Galatasaray Üniversitesi'nin Ortaköy'deki tarihi binası, henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangınla kül oldu. Çatısında çökme meydana gelen bina, kullanılamaz hale geldi. Tarihçi İlber Ortaylı'nın kurucusu olduğu ve 6 bin kitap bağışladığı kütüphanedeki hasar ise henüz tespit edilemedi.
İstanbul Ortaköy'deki Galatasaray Üniversitesi'nin tarihi binasında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Saat 19.00 sıralarında 3. katında başladığı tahmin edilen yangın, kısa sürede büyüyerek binanın çatısını sardı.
Binada bulunan az sayıdaki öğretim görevlisi dumanların yükselmesinin ardından kısa sürede binayı tahliye etti. Ahşap binadaki yangının söndürülmesi için bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Yangına 110 itfaiye personeli, 47 araç ve 2 yangın söndürme gemisi ile müdahale edildi.
Yaklaşık 4 saat süren müdahalenin ardından yangın, büyük ölçüde kontrol altına alındı ve soğutma çalışmalarına geçildi. Yangına kolay müdahale edilebilmesi için Çırağan caddesi trafiğe kapatıldı.
Alevlerin neden olduğu yoğun duman bulutu, bölgeyi kapladı. Dumandan etkilenen bir itfaiye erinin de hastaneye kaldırıldığı kaydedildi. Çatısında çökme meydana gelen bina, kullanılamaz hale geldi.
Yangın sırasında binada olan Doç. Dr. Özlem Yüce, yangın anını canlı yayında NTV'ye anlattı. Yüce şunları söyledi:
"3. katta öğretim üyelerinin odaların bulunduğu katta, bir öğretim üyemizin odasından dumanlar yükseldi. Dumanları görünce binayı tahliye ettik. 5-6 dakika içerisinde itfaiye ekipleri geldi. Soğutma çalışmaları yaptıklarını düşünürken, bina birden alev aldı. Tahmin edersiniz ki ahşap bina ve içerisinde kitaplar var. Binada bulunan az sayıdaki öğrenci de tahliye edildi. Panik yaşanmadı, düzgün bir şekilde tahliye işlemleri yapıldı. Yangının elektrik kontağından çıktığı tahmin ediliyor. Maalesef binamızın yanışını hüzünle izliyoruz."
NTV Tarih Yayın Kurulu Üyesi Necdet Sakaoğlu ise başka bir tehlikeye işaret etti.
NTV'ye verdiği demeçte Dolmabahçe Sarayı'nın da bu tür bir yangınla karşılaşma riskine işaret eden Sakaoğlu, şunları dile getirdi:
"Bu tür yangınlar bizim eski saraylarımızda veya sarayken başka amaçla kullanılan binalarımızda her an, hergün beklenebilir. Yarın başkasının haberini alabiliriz. Bunlar yangından gereği gibi korunamıyor. Korunması da mümkün değil. Hergün yüzlerce öğrencinin girip çıktığı, faal biçimde kullanılan binaların ahşap yapısı ve tarihi dokusu dikkate alınmıyor, alınamaz da...
Böyle afetlere maruz kalmaması için üniversitelere yeni binalar yapılmalı. 21. yüzyılda üniversite ne arıyor, o binalarda işi ne? Üniversite işlevi o binalara nasıl uydurulur, şaşılacak bir şey. Ben asıl daha büyüğünden korkuyorum. En büyük korkum Dolmabahçe Sarayı'nın yanmasıdır. Ora da tehlike altında. Bu tür binaların hepsi günün birinde bu tür afetlere açık.
Bu binalar saray olarak yapılmış. Bunların işlevi ancak, eski saraylık konumlarına uygun bu çağın gerektirdiği faaliyetler olabilir. Buralarda sergiler açılabilir, basit müzeler yapılabilir. Bazı basit eğitim işlevlerine tahsis edilebilir. Üniversite olarak kullanılması son derece gereksiz ve fuzulidir, bir an önce kurtarılmalıdır."
Galatasaray Üniversitesi Rektörü Ethem Tolga yangının çıkış nedenine ilişkin NTV'ye bilgi verdi. Yangının elektrik kontağından çıktığını tahmin ettiklerini söyleyen Tolga şunları kaydetti:
"19.00 civarında bir öğretim üyemizin odasında elektrik kontağı nedeniyle bir duman söz konusu oluyor. Yangın alarmı çalıyor, güvenlik görevlileri hemen gelip yangını söndürüyor. Daha doğrusu ortada alev bile yok, dumanlı yere köpük sıkarak müdahale ediliyor.
İhbar üzerine gelen itfaiye, yangın söz konusu olmadığı için, yanı bitti kabul ederek zabıt tutuyor. Bu sırada çatıdan dumanlar çıkıyor ve alevler büyüyor. Bina büyük ölçüde ahşap bina, çok eski kuru tahtalarımız var, bu nedenle söndürülmesi zor oluyor.
Umarım sadece çatı ve altındaki kat zarar görmüş olur, diğer katlara sıçramaz. Burası öğrencilerin olduğu kısım değil, idari personelin ve öğretim üyelerinin olduğu kısım. Öğrenciler yolun karşısındaki binada öğretim görüyor."
Eski İstanbul İtfaiye Müdürü Metin Demir, bu tür tarihi binalardaki yangınlara uzun yıllar sonucu biriken tozların neden olduğunu söyledi.
Demir şu ifadeleri kullandı: "Tarihi binalarımızın yaklaşık yüzde 70'i ahşaptır. Bu tür binaların iç kısımlarında yangın başlamışsa binayı sarmadan belli olmaz ve yangın anlaşıldığında iş işten geçmiş olur. Tarihi binaların özellikle çatı katı ve ara bölümlerinde yılların verdiği toz birikmesi olur. Bu tozların birikmesi sonucu barut gibi olur ve en ufak bir kıvılcımda alev alır.
Tarihi binalarımızın bakımları ve yangınla ilgili güvenlik önlemleri maalesef alınmıyor. İtfaiye tüm gücüyle müdahale ediyor. Rüzgar, müdahale çalışmalarını zorlaştırıyor. En büyük korkum yangının diğer binalara sirayet etmesi. Böyle bir durumda sahildeki bütün binalar yanabilir. Bu saatten sonra bina kontrol altına alınsa bile o binadan hayır gelmez. Çok sayıda tarihi binamız var. En azından bundan sonra onları korumalıyız."
Üniversitenin eski rektörlerinden Erdoğan Teziç ve tarihçi İlber Ortaylı ise arşivde bulunan kitaplara dikkat çekti. Binada kendi bağışladığı 6 bin kitabın olduğunu söyleyen Ortaylı, bu kitaplardan bazılarının bulunamayacak nitelikte olduğunu söyledi.
Binanın onarımı için Galatasaray kurumu mensuplarına büyük iş düştüğünü söyleyen Teziç ise, "Bina bir şekilde restore edilebilir. Ancak çok zengin bir kitap malzemesi vardı orada. Ben 50 yıllık kitaplarımı oraya bağışlamıştım. Başka yerlerde bulunma imkanı olmayan nadide eserler bulunuyordu. Bunların hepsi heralde kullanılamayacak hale geldi. Bunların telafisi çok zor" diye konuştu.