Gara şehidi Semih Özbey’in babası: Bu işin çözümü siyasilerdi, ben değildim

Gara şehidi Semih Özbey’in babası: Bu işin çözümü siyasilerdi, ben değildim

Rize'den dönerken, 18 Eylül 2015'te Tunceli-Erzincan karayolunda alıkonulan Gara şehitlerinden Başçavuş Semih Özbey’in babası Gürsel Özbey, “Siyaset bunu çözecekti. Bu işin çözümü siyasilerdi, ben değildim. Ben devlet değilim. Devleti yöneten siyasiler. Buna bütün partiler dahil.” açıklamasını yaptı.

Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz’a konuşan baba Özbey, “Nasıl geçirilir, söyleyeyim. Her gün ölen bir insan… Her gün çocuğunun ne olduğunu, ne yiyip ne içtiğini… Eğer anlatılanlar doğruysa bu çocuklar her gün işkence görmüşler ya! Var mı böyle bir adalet, var mı böyle bir dünya ya! (Ağlıyor) Var mı? Bu sözün bittiği yer. Bu insanlık dışı bir şey. Eğer doğruysa çocukların cesetleri üzerinde işkence gördükleri, ayaklarının kırıldığı… Nedir bu ya! Var mı böyle bir şey! İnsan hakkı kutsal değil mi?” dedi.

Temas kurmak için çok çabaladıklarını belirten Özbey şunları söyledi:

"Hiç yaklaşabildiniz mi?

Asla! Bir iki defa yaklaşma ihtimalimiz oldu. Ama onun önünde de engeller oldu. İki defa bu çocukların görüntülerini yayınladılar. Daha sonra mektup gönderdiği söylendi. Başka hiçbir temas yok. Ben altı yıldır çocuğumun ne sesini duymuşum, ne yüzünü görmüşüm.

-Çok girişimde bulundunuz diye hatırlıyorum.

Siz ne diyorsunuz? Ben bütün gruplara, iki başbakana, HDP milletvekillerine… Birisi diyor ki: “Devlete git.” Birisi diyor ki: “HDP'ye git. Onlar yalan söylüyor, onlar samimi değil.” Velhasıl bizi oyaladılar. Ben çok doluyum.

-Siyaset kurumundan aradığınızı bulamadınız.

Siyaset bunu çözecekti. Bu işin çözümü siyasilerdi, ben değildim. Ben devlet değilim. Devleti yöneten siyasiler. Buna bütün partiler dahil.

-Eşiniz nasıl?

Ben erkek olarak bu haldeysem, annesini siz düşünün…

- Nasıl kaçırılmıştı oğlunuz?

Benim çocuğum Rize'de görev yapıyordu. Rize'den özel arabasıyla gelirken Pülümür yolunda alıyorlar çocuğu. Sivil halde… Oradaki insanlar diyor ki: “Bu çocuk 22 yaşında. Bundan ne istiyorsunuz!” Diyorlar ki: “Bunu misafir edeceğiz, bu bizim misafirimiz.” Misafirlik altı yıl sürdü. Biz bu arada her gün öldük, dirildik.

-Kavuşacağınızı umuyordunuz.

Evet, bize hep derlerdi ki: “Toprağın altında olacağına dağın ardında olsun. Bir gün gelir.” Bunu niye yaptılar, bilmiyorum.