HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, ırkçılığın olmadığı tek partinin HDP olduğunu savunarak “Bende de belki bir miktar ırkçılık vardı, ben HDP'de iyileştim. HDP ırkçılığın panzehri” dedi. Paylan, “Bizler bugünlerde Kürt’üz, ben de Kürt’üm çünkü Kürtlere saldırılıyor bugün” ifadelerini kullandı.
Zete'de yer alan habere göre; TBMM Genel Kurulu 2015 yılının son oturumunda tutanaklara yansıyan ve AKP’lilerin tepkisine neden olan konuşmasında, Ermeni okulundaki eğitim hayatını da anlatan Garo Paylan, “İsmail Hakkı diye bir hocamız vardı. Her sabah geldiğinde ‘Sizler Türksünüz’ derdi ve ‘Türk olmakla övünün’ derdi. Her sabah bize tekrar ve tekrar İstiklal Marşı’nı 10 kere okuturdu, yetmez bir daha, boğazlarımız yırtılıncaya kadar” diye konuştu.
Paylan’ın konuşması şöyle:
“Bizler bugünlerde Kürt’üz, ben de Kürt’üm çünkü Kürtlere saldırılıyor bugün. On yıl önce, dokuz yıl önce bütün HDP’liler Hrant Dink’ti, hepsi Ermeni’ydi. Sokakta biri LGBT kimliğinden dolayı öldürüldüğünde hepimiz LGBT’yiz. Bir başörtülüye eğer ki saldırılırsa hepimiz başörtülüyüz. Bizi bir arada tutan değer insanlık değerlerimiz ve hepimizin birbirimizin kimliğine saygı duymamız. Ve ırkçılığın olmayacağı tek parti HDP’dir çünkü bizler bir arada birbirimizin kimliklerine saygı duyarak ve onlara sahip çıkarak mücadele veriyoruz. Dediğim gibi, ben bugün Kürt’üm çünkü Kürt mahallesine saldırılıyor, Kürtler öldürülüyor.
O açıdan, “iyileşmek” dediğimiz şey, hepimizin arzusu, ben de iyileşmek istiyorum, hepimiz iyileşelim hapsolmuş kimliklerden ve HDP bütün bu iyileşmenin adresi. Bütün radikalliğin, bütün ırkçılığın panzehri HDP’dir. O açıdan, bu mücadelemizde hepimiz…
Irkçılığın panzehri HDP’dir, sizler kimliğinize… Meclis’te de, burada kimliklerine hapsolmuş gruplar var, AKP belli bir kimliğe hapsolmuş, MHP belli bir kimliğe hapsolmuş.
O anlamda, bütün bu kimliklerden kurtulmanın yolu HDP’dir. Hepinizi iyileşmek için HDP’ye saygı duymaya, HDP’nin çoğulcu kültürüne, çok kimlikli, çok kültürlülüğüne ve insanlık değerlerine davet ediyorum.
Türkiye’de bir Ermeni okulunda okudum. Bir müdür yardımcısı atar devlet, hâlâ da vardır o müdür yardımcısı. “İsmail Hakkı” diye bir Hocamız vardı. Her sabah geldiğinde “Sizler Türk’sünüz” derdi ve “Türk olmakla övünün” derdi.
Ve her sabah bize tekrar ve tekrar İstiklal Marşını on kere okuturdu, yetmez bir daha, boğazlarımız yırtılıncaya kadar.
Ve daha sonra andımızı on kere, yirmi kere okuturdu. Bakın bunları hepimiz yaşadık.
O çoğulculuğun farkında olmayan, ben barışa inanan demokrasiye inanan öğretmenlerimi tenzih ederim ama eğitim fakülteleri faşizan anlayışlarla kurulmuştur, eğitim fakültelerinde çoğulculuk anlatılmaz.
Dine saygı, inanca saygı, etnisiteye saygı anlatılmaz. O açıdan eğitim fakültelerinde ayrımcılık dersleri olsun, nefret söylemi dersleri olsun, insanlık değerlerine saygı dersleri olsun ve bu tarzda öğretmenler atayalım ki insanlarımız bu şekilde eğitilsin, çocuklar bu insanlık değerlerine daha fazla dokunsunlar. Ve şunu söyledi Sayın Bostancı: İşte “HDP ırkçılığın olmadığı tek partidir” dedim. Evet, altına imza atarım, gurur duyuyorum bununla.
Ama bu tabii ki retorikle öyle anlama gelmiyor çünkü yüzyıllık çamur hepimize az veya çok bulaştı. Bende de belki bir miktar ırkçılık vardı, ben HDP’de iyileştim. HDP ırkçılığın panzehri. (AKP sıralarından gürültüler)
Çünkü hepimiz birbirimizin derdiyle dertleniyoruz, hepimiz birbirimizin dertleriyle…”