AFP ajansının haberine göre, Kremlin'den yapılan açıklamada Devlet Başkanı Putin'in Tahran ziyaretinde “ikili ilişkilerin, nükleer enerji, petrol ve doğalgaz gibi konuların yanı sıra askeri-teknik işbirliğinin de ele alınacağı” belirtildi. Ancak, diplomatik görüşmelerin çoğunda olduğu gibi görüşmenin esas odak noktasını oluşturan konuya yer verilmemiş. Oysa görüşmede Suriye diplomasisi, bir başka deyişle Suriye krizine çözüm bulunabilmesi için uluslararası çabaların arttığı bir ortamda İran ile Rusya'nın anlaşmalı hareket etmesinin öne çıkması bekleniyor. Zira İran ve Rusya, Esad rejiminin yurtdışındaki en önemli iki müttefiki konumunda.
Esad'a ne olacak?
Ancak İran ve Rusya, Esad'a verdikleri destekle, uluslararası toplumun geri kalanını karşısına almış durumda; çünkü, - Çin'in olası istisnai tutumu bir kenara bırakılırsa- Başkan Obama Suriye'nin geleceğinde Esad'ın yerinin olmadığını geçen hafta bir kez daha açıkça dile getirdi. IŞİD terörüne karşı mücadele nedeniyle şimdilik Esad tartışması gündemin arka sıralarına itti. Ancak Esad'ın halka yönelik işkence ve bombardımanlarla ayakta tuttuğu iktidarının, radikal İslamcı terörün ana kaynağı olduğu konusunda Batı'da görüş birliği hakim; hatta öyle ki Esad'ın iktidardan düşmesi ile IŞİD'le mücadele birbirini tamamlayan unsurlar gibi görülüyor.
Tahran ise bu yaklaşımı eleştiriyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, “Suriye'deki hükümetin reformu konusu düşünülebilir, ancak buna öncelik verilmemeli, birincil öncelik terörle mücadele” demişti. Ruhani'ye göre, bu konuda da Esad'ı ve Suriye'deki merkezi hükümeti güçlendirmekten başka çare yok.
Tahran Suriye'deki nüfuzunu korumak istiyor
İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü'nü Esad'ın ordusunun yanında savaşmak üzere Suriye'ye gönderen İran'ın tutumunu DW Farsça yayınlar sorumlusu Cemişd Farugi şu sözlerle açıklıyor: “İran Esad'ı destekliyor, çünkü Esad rejimi İran'ın Suriye'deki nüfuzunun garantisi. Seçimlerden sonra Suriye'nin başına Sünni bir yönetim gelirse, bu İran'ın Suriye'deki askeri, ekonomik, siyasi yatırımlarının boşa gitmesi ve İran'ın saf dışı kalması anlamına gelir” diyor. Farugi gelecek dönemde de İran'ın bu tutumunda bir değişiklik beklemiyor. İran'ın uluslararası toplumdaki konumunun nükleer anlaşma ve yaptırımların gevşetilmesi ile güçlendiğini belirten DW Farsça Yayınlar Sorumlusu, bu nedenle İran'ın Suriye politikasının değiştirmesi için bir neden de kalmadığını söylüyor.
Moskova'nın İran'a kıyasla daha esnek bir tutum sergileyerek, Esad'ın iktidarı için bir süre koyup koymayacağı şimdilik bir muamma. Amerikan medyasında yer alan bazı haberlere göre bu yönde işaretler var; özellikle de Rusya'ya uygulanan yaptırımlar yüzünden Putin'in Esad karşıtı Suudi Arabistan'ın da aralarında bulunduğu Körfez ülkelerini karşısına almak istememesi buna gerekçe gösteriliyor.
Tahran Doğalgaz Zirvesi
Tahran'da aynı zamanda bir doğal gaz zirvesi de düzenleniyor. Zirve, Putin'in Tahran'a ziyaretinin resmi gerekçesini de oluşturuyor. Alman Dış Politika Derneği'nin çalışanlarından enerji uzmanı Behruz Abdolvand, iki ülkenin farklı doğalgaz stratejilerinin Suriye konusundaki işbirliğine gölge düşürmeyeceği görüşünde. Uzman, “Moskova Akdeniz'deki askeri birliğine güvenerek Suriye'deki Çeçenlerle savaşabilir. İran ise Şiileri IŞİD'in saldırılarından korumak ve teröristleri kendi sınırlarından uzak tutmak istiyor. Bu stratejik hedefler, gelecekte doğalgaz piyasasının bölüşümünden daha önemli.”
Uzman doğalgaz ihracatçısı iki ülkenin birbirinin rakibi olduğunu teslim ediyor. Ancak İran'ın daha alınacak uzun bir yolu olduğunun altını çizen uzman, “İran'ın uluslararası doğalgaz piyasasına entegrasyonu için 100 milyar dolarlık yatırım gerekli" şeklinde konuşuyor. Ancak Abdolvand İran'ın Rusya'ya kıyasla sermaye piyasasında daha avantajlı durumda olduğunu, zira Rusya'nın yaptırımlarla boğuşurken İran'a uygulanan yaptırımların yakında kalkacağını bunun da yatırımların finansmanını kolaylaştıracağını belirtiyor.