Yunanistan halkı, gösterilerde polisin kullandığı kimyasalların sağlık üzerinde olumsuz etkileri olduğu iddiaları nedeniyle endişeleniyor. Bu anlamda gaz bombalarının, kimyasalların solunum yolu hastalıklarından kansere kadar pek çok sağlık sorununa neden olabileceğini belirtildi.
AA muhabirine, kullanılan kimyasalların insan sağlığına etkisini anlatan Atina Doktorlar Derneği Başkanı Yorgos Patulis, göz yaşartıcı gazın da aralarında bulunduğu kimyasalların insan sağlığına ciddi etkileri olduğunu vurguladı.
Gösterilere gönüllü olarak, özellikle kimyasallar atıldığı anda solunum sorunları olanlara yardım edebilmek için katıldıklarını ve şimdiye kadar başarılı olduklarını belirten Patulis, atılan gaz bombalarının orto-klorobenilidin-malononitril (CS) olduğunu fark ettiklerini, bir kovan alıp onu devletin laboratuvarında incelettiklerini kaydetti.
Bu kimyasalların solunum yolu hastalıklarından kansere kadar pek çok sağlık sorununa neden olabileceğini belirten Patulis, şu şekilde konuştu:
"CS'yi oluşturan maddeleri inceledikten sonra atıldığı anın dışında uzun vadede de sağlık problemleri yarattığını fark ettik. İlk atıldığı an nefes darlığı ve göz sızlaması yapıyor, tabii nefes darlığı kişinin solunum sorunu olduğu takdirde hayati tehlike oluşturuyor.
CS'yi oluşturan maddelerin bazılarının kanserojen olması, uzun vadede vücudun farklı organlarında çok büyük problemler yaratabilir, o problemlerden biri de kanser."
Patulis, bu nedenlerle hükümete, "bu maddelerin nefes darlığı, göz ağrısı, cilt problemlerinin dışında uzun vadede büyük sorunlar yarattığı için kullanılmamaları” çağrısında bulunduklarını belirterek, "birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi tazyikli su veya zarar verici olmayan teknikler kullanılmasını hükümete önerdik" dedi.
Kamu Güvenliği ve Vatandaşı Koruma Bakanı Nikos Dendias'dan olumlu yanıt aldıklarını, Dendias'ın "artık gösterilerde kullanılmak için böyle kimyasalların sipariş edilmeyeceğini, tazyikli su ve boya kullanılacağını" söylediğini bildiren Patulis, "Son protesto gösterilerinde tazyikli su kullanıldığını gördük, fakat yine kimyasal da kullanıldı. Umuyoruz ki hükümet kimyasal kullanmama kararı alır" diye konuştu.
Yunan polisinin attığı bombanın yanında patlaması sonucu kalıcı işitme kaybı yaşayan gazeteci Manolis Kipreos (44), 2008 yılından itibaren gösterilerde polisin alışılmadık şekilde şiddet içeren taktikler uygulamaya başladığını, 15 Haziran 2011 tarihinde protesto gösterilerinde bu taktiklerin açıkça ortaya çıktığını anlattı.
"O gün fotoğraf çektiğim için çevik kuvvet polisinin saldırısına uğradım. Bu olay tesadüfen olmadı, çünkü daha önce polislere kimliğimi ve basın kartımı göstermiştim. Başlarındaki polis emir verdi, bulunduğum kapalı alana bomba atıldı. Bu saldırı sonucu işitme yeteneğimi yitirdim" diyen Kipreos, işitebilmek için iki kez ameliyat geçirdiğini, yine de çare olmadığını kaydetti.
Ses bombasının patlamasının yarattığı etkiden dolayı vücut dengesini de kaybettiğini anlatan Kipreos, şöyle konuştu:
"Sağırlığa alışmak çok zor, özellikle şiddet yüzünden oluşan sağırlığa. Bence bu bir travma. Hayatını değiştiriyorsun. Müzik, radyo, televizyon dinleyemiyorum, iletişimim artık yalnızca görsel oluyor. Artık değneksiz yürüyemiyorum, toplu taşıma araçlarını kullanamıyorum.
Durumun en tehlikeli tarafı artık herkes hedef olarak gösteriliyor. Yunan halkı sadece ekonomik baskı değil, şiddet de görüyor. Bir milletin 'bu yaptıklarınız hoşuma gitmiyor' deme hakkını kullandığında, politikacılar oturup dinleyecekleri yerde, çevik kuvveti kullanarak karşı çıkıyorsa, ben 'burada bir demokrasi sorunu var' derim.”
Olaya neden olan polislerin hala bulunamadığını anlatan Kipreos, olayı araştırması için kurulan komitenin de polislerden oluştuğuna dikkati çekti.
Manolis Kipreos, gazeteci olduğu için yaşadığı olayın ön plana çıktığına işaret ederek, "Fakat benimkine benzer çok olay var.
Fotomuhabirleri Derneği Başkanı Marios Lolos'a copla yapılan saldırı gibi veya yangın söndürücü ile Yannis Kafkas'a, Tatiana Bolaris'e yapılan saldırılar gibi birçok olay var. Bunları yapanlar cezasız kalıyor" diye konuştu.