"Gazeteci, 2009 yılında Cemil Çiçek'e 'Bunlar sizi dinliyor' dedi, belgesini gösterdi"

"Gazeteci, 2009 yılında Cemil Çiçek'e 'Bunlar sizi dinliyor' dedi, belgesini gösterdi"

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, A. adlı yazarın 2009 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'e "Sizi dinliyorlar" dediğini, H. adlı birinin kendisine tapeler getirdiğini söylediğini iddia etti. Öztürk, Cemil Çiçek'in, A. adlı yazara "Ben, Başbakan Yardımcısı olarak Terörle Mücadele Kurulu Başkanlığı'nı da yürütüyorum. Bu konuşmalar gayet normal. Herhangi bir olay olduğunda bunları ararım. O tapelere baktığınızda benim neredeyse her sabah aradığım kişiler devlet yöneticileri. Bu konuşmalara dayanarak beni ‘Derin devletin adamı' göstermek istiyorlar. Bunun için de Fetullahçılar bir kampanya yürütüyor" karşılığını verdiğini ileri sürdü. 

Saygı Öztürk'ün "Gazeteciden bakana: İşte belgesi, bunlar sizi dinliyor" başlığıyla yayımlanan (26 Temmuz 2017) yazısı şöyle:

2009 yılında Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı'ydı. 1989 yılından bu yana bakan-gazeteci ilişkisiyle tanıştığı gazeteci-yazar A.ile zaman zaman Ankara ve İstanbul'da görüşmeleri de oluyordu. Yazar, telefonla Çiçek'i aradı, “Bugünlerde İstanbul'a gelecek misiniz?” diye sordu. Çiçek, önündeki programa baktı, “Bir program gözükmüyor” karşılığını verdi. Yazar A., “Sizinle ilgili bir konu var. Mutlaka görüşelim” dedi. Çiçek, bu sözlerden, konunun önemli olduğunu düşündü. İstanbul'a gelince görüşebileceğini belirtti. Birkaç gün sonra İstanbul üzerinden başka bir kente uçakla gidecekti. Yazarı telefonla aradı. İstanbul'dan yapacağı uçuştan iki saat önce Atatürk Havalimanı'na gelen Cemil Çiçek, gittiğinde yazar da havalimanına gelmişti.

“Konuşmalarınızı dinliyorlar”

Cemil Çiçek ile gazeteci baş başa oturdu. Gazeteci, “Bana, cemaatin önemli isimlerinden H. isimli birisi gelip gider, Irak'la ilgili bilgi de getirirdi. Bir gelişinde naylon torbanın içinde bir klasör dolusu telefon tapeleri getirdi. Baktım, sizin yaptığınız telefon konuşmaları. Örneğin … ile konuşmanızda siz şöyle diyorsunuz, o böyle diyor. Tapeleri okuyunca bunların sizi dinlediğini anladım” dedi. İkili arasındaki konuşma şöyle devam etti: Çiçek: Ne var bu konuşmaların içinde? Okudun mu? Yazar: Okudum, okudum. Genelkurmay, MİT, emniyet yetkilileri, eşiniz, çocuklarınızla yaptığınız bütün konuşmalardan örnekler var. Bu yaptığınız konuşmalar nedeniyle sizi ‘Derin devletin adamı' gibi gösteriyorlar.

– Ben, Başbakan Yardımcısı olarak Terörle Mücadele Kurulu Başkanlığı'nı da yürütüyorum. Bu konuşmalar gayet normal. Herhangi bir olay olduğunda bunları ararım. O tapelere baktığınızda benim neredeyse her sabah aradığım kişiler devlet yöneticileri. Bu konuşmalara dayanarak beni ‘Derin devletin adamı' göstermek istiyorlar. Bunun için de Fetullahçılar bir kampanya yürütüyor.

– Peki, bunlar yayımlanırsa?

– Yayımlanmasında benim için hiçbir mahsur yok. Yaptığım görevin tercihi bana ait değil. Bu görev verildi. Terörle Mücadele Kurulu'nun başkanı olarak arayacağım kişiler terörle mücadele eden, istihbarat sağlayan kuruluşlar olur. Her gün Meteoroloji Genel Müdürü'nü arayacak halim yok. Tarım bakanı olsam tarımcıları, sanayi bakanı olsam arayacağım sanayiciler olur. Bunları yayınlayabilirler.

– Sizi dinlediklerini öğrenince ürktüm, endişe ettim. Bu durumdan sizin haberinizin olmasını istedim.

– Terörle Mücadele Kanunu benim istediğim gibi çıkmadı. O tasarıyı hazırladığımız günden beri bana ‘derin devletin adamı' yaftası yapıştırılmaya çalışıldı. ‘Derin devletin kurumları' denilince akla Genelkurmay Başkanlığı, MİT Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü gelir. Yaptığım konuşmalar da olaylarla ilgili arayıp-sormadır.