Gazeteci Ender İmrek, "Hermes çanta" başlıklı yazısı nedeniyle Emine Erdoğan'a hakaretten hâkim karşısına çıktı

Gazeteci Ender İmrek, "Hermes çanta" başlıklı yazısı nedeniyle Emine Erdoğan'a hakaretten hâkim karşısına çıktı

Gazeteci Ender İmrek, "Parıl parıl parlıyordu Hermes çanta" başlıklı yazısı nedeniyle Emine Erdoğan'a "Güzel vasıf atfetmeyerek hakaret" iddiasıyla hâkim karşısına çıktı. Duruşma 8 Ekim'e ertelendi. Duruşmada savunma yapan Erdal İmrek, "Savcı da bir tek sözcük ya da bir cümle gösterememiştir. Bundan dolayıdır ki savcı 'Emine Erdoğan’a güzel vasıflar atfetmeyerek hakaret' diye bir suç yaratmıştır" ifadelerini kullandı.

 
Evrensel yazarı Ender İmrek, 29 Haziran 2019'da yayımlanan "Parıl parıl parlıyordu Hermes çanta…" başlıklı yazısı nedeniyle hâkim karşısına çıktı. Yazıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın fahiş fiyatlı çantasına gönderme yaparak eleştiriler sunan İmrek, Emine Erdoğan'a “güzel vasıf atfetmeyerek hakaret” ile suçlanıyor.

29 Haziran 2019'da Evrensel'de yayımlanan yazıda CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Çağlayan Adliyesi’nde mahkemeye çıkması ile aynı tarihlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın Japonya’daki G20 Zirvesi’ne 50 bin dolar değerindeki timsah derisi Hermes çanta ile katılmasını eleştiren İmrek “İki Türkiye fotoğrafı… Biri ünlü markanın çantasıyla zenginliği, ihtişamı, gösterişiyle gündem olan Emine Hanım, diğeri uyduruk bir iddianameyle hakim karşısına çıkarılan blucinli Canan Hanım… Emine Hanım tüm dünyaya çantasıyla tanıttı Türkiye’yi… Canan Hanım duruşmasıyla, duruşuyla…

Tarihe ayakkabılarıyla, çantalarıyla, gardıroplarıyla geçenler, saraylarıyla, sarayın itibarıyla övünenler halklar nezdinde hiç de iyi intiba sahibi olmadılar. Tarihten ders çıkarmakta yarar yok mu?” diye sordu.

Bu yazı gerekçe edilerek İmrek'e Emine Erdoğan’a, “güzel vasıf atfetmeyerek hakaret etmek” suçlaması yöneltildi ve dava açıldı. Bakırköy Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya Ender İmrek ve avukatları ile Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, gazeteciler ve çok sayıda izleyici katıldı. Emine Erdoğan'ın avukatlarının mazeret dilekçesi göndererek katılmadığı duruşma kimlik tespiti ile başladı.

İmrek: Neden burada olduğum sorusuna yanıt arıyorum

Evrensel'in haberine göre ardından İmrek söz aldı. "Aslında neden burada olduğum sorusuna yanıt arıyorum" diyen İmrek, "21. yüzyılın Türkiye’sinde, ne yazık ki bugünün Sarayından gelen bir talepname ile mahkeme karşısında bulunuyorum. Sarayın avukatlarının sunduğu dosyaların, savcılar tarafından hiçbir hukuki süzgeçten geçirilmeden iddianamelere dönüştürülmesi artık olağan bir durum halini aldı. Bugün aynı zamanda İstanbul Çağlayan Adliyesinde de gazeteciler, yazarlar yargılanıyor. Yüzden fazla tutuklu gazeteci var. Türkiye’nin hemen tüm adliyelerinde sadece gazetede veya sosyal medyadaki bir yazısı nedeniyle binlerce insan yargılanıyor" dedi.

"Politikaya atılırken, milyonlarca insandan oy isterken 'ben bu yola çıkarken sadece parmağımdaki şu alyansım var' diyen, ancak bugün dünya zenginleri arasında gösterilen cumhurbaşkanının ailesinin durumunu yazmak, dünyanın her yerinde bir gazetecilik görevidir" diyen İmrek,  "Çocuğuna okul kıyafetleri, okul çantası alamadığından dolayı intihar eden babaların, kucağındaki bebeği açlıktan ölen annelerin, çöplerde ekmek arayanların, pazar sonu atıkları arasında meyve sebze ayıklayanların bulunduğu bir ülkede, Cumhurbaşkanı eşinin 50 bin dolarlık bir çanta taşıyor olmasının haber ve eleştiri konusu olmasından daha doğal ne olabilir ki!" diye sordu.

"Hakaret yok, eleştiri var"

Beyanı sırasında sözü sık sık mahkeme başkanı tarafından kesilen İmrek şöyle devam etti: "Pandemi döneminin başında, işsizliğin yüzde 13-14 civarında ve genç nüfusta bunun yüzde 24-25’leri bulduğu bu ülkede, IBAN numarası verilerek her yurttaştan 10 TL yardım istendi. Milyonlarca yoksul, işsiz ve açın olduğu gerçeği bir yerde dururken, yine milyonlarca asgari ücretli açlık sınırının altında bir gelirle geçinmeye çalışırken, 50 bin dolarlık Hermes çanta, elbette eleştiri konusudur. O çantanın gündem olduğu dönem; çantanın fiyatı, asgari ücretle çalışan 144 işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği aylık ücrete denk geliyordu. Dolayısıyla konuşulacak ve tartışılacaktır.

Dolayısıyla benim Evrensel gazetesindeki köşe yazısında yazdığım gerçeğin dile getirilmesidir. Hakaret yoktur. Bu bir suç değil, kendi değer yargılarıma uygun bir davranıştır. Ayrıca 50 bin dolarlık çantayı konu eden yalnız ben değilim. TBMM’de de konuşuldu bu çanta. Google’da Emine Erdoğan Hermes çanta yazdığınızda 231 bin haber çıkıyor karşınıza. Çantayla ilgili haberlere birkaç gün önce erişim yasağı konulsa da milyonlar bundan haberdardır."

"İddianameye göre Emine Erdoğan'ı övmemek suç"

Kedisine yöneltilen suç isnadına ilişkin de konuşan İmrek, "Yazıda dikkat çekilen konulardan biri Erdoğan ailesinin vatandaşa sıkça tavsiyelerde bulunduğu “israf” meseledir. İsraf ve kul hakkı kavramlarını dilinden düşürmeyenlerin bu söylemleri ile 50 bin dolarlık çanta taşıyor olmaları arasında bir tezat yok mu?

Aynı yazıda İzlanda’ya maç izlemeye giden Bakan Kasapoğlu’nun beraberindeki gazetecilerle tarifeli uçak yerine devletin özel uçağı ile gitmesi de bu kapsamda eleştiriliyor. “Bak falan devletin cumhurbaşkanı, diğer başbakan, öbür bakan tarifeli uçaklar kullanıyor” demek Spor Bakanına 'güzel vasıflar atfetmeyerek hakaret' suçu sayılamaz" ifadelerini kullandı.

Yazıda Emine Erdoğan’a herhangi bir hakaret olmadığını söyleyen İmrek, "Zaten savcı da bir tek sözcük ya da bir cümle gösterememiştir. Bundan dolayıdır ki savcı “Emine Erdoğan’a güzel vasıflar atfetmeyerek hakaret” diye bir suç yaratmıştır. Yasada olmayan, savcının ürettiği bir suç! Yani Emine Erdoğan'la ilgili övgü dolu sözler sarfetmemek bizatihi hakaret oluyor iddianameye göre. O halde bu iddianame, bize aslında basın özgürlüğünün, kanaat özgürlüğünün olmadığını anlatıyor. İddianamenin verdiği mesaj; Saray efradı hakkında eleştiri yapamayacağımız, sadece övme özgürlüğümüz olduğu, aksi halde cezalandırılacağımız üzerinedir. Bu takdirde demokratik hukuk devletinden söz etmek de mümkün değildir" dedi.

"Derhal beraat kararı verilmelidir"

Mahkemeninin bu iddianameyi kabul etmemesi gerektiğini söyleyen İmrek sözlerini şöyle noktaladı: "Eğer yargı bağımsızlığının, hukukun bir parça esamesi varsa, ilk cümlesinden son cümlesine kendini tekzip eden, suçsuzluğumu ikrar eden bu belgedeki ceza talebi reddedilmeli ve derhal beraat kararı verilmelidir."

Avukat Yıldız İmrek: Savcı kendi kanaatini suç diye yazmıştır

Ardından Avukat Yıldız İmrek söz aldı. Sözlerine "Yargılama konusu olan bir gazete yazısı. Bu gazete yazısında yazar kendi görüş açısından bir değerlendirme yapmıştır. Bu değerlendirme düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır. Aynı zamanda basın özgürlüğü kapsamındadır. Bu hak Birleşmiş Milletler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından güvence altına alınmıştır" sözleri ile başlayan İmrek, "Savcı yazıyı okuyup yazarın karşısına kendi değer yargısını koymuştur. Savcının suç tipini somut olarak tarif etmesi gerekirdi, bu yorumdur kişisel yargıdır. İddianame ayrıca usüle aykırıdır basın davası olduğu takdir edilememiştir. Taraflara eşit mesafede olmak olayı kişiyi olgusal olarak değerlendirme savcılık makamının görevidir. Suçun ne olduğu eylemin ne olduğu tarif edilmediği için derhal beraat talep ediyoruz" dedi.

Duruşma ertelendi

Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti Emine Erdoğan'ın vekilinin davaya katılmasına, Ender İmrek'in duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 8 Ekim 2020 günü saat 9.30'da görülecek.