Gazeteci ve yazar Murat Yetkin, Siyasi, Ekonomik ve Toplumsal Araştırma Vakfı’nın (SETA) “yeni medya andıcı” olarak nitelendirilen ve tepki çeken “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” raporunu değerlendirdi. Yetkin, SETA’nın kurucu başkanlığını da yapmış olan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ı hatırlatarak “SETA’nın kuruluşunu bilirim; İbrahim Kalın yönetiminde fena işler yapmazdı, zaman zaman bizler de katılırdık, ciddi çalışmalardı. Düştüğü durumla herhalde o da gurur duymuyordur” dedi.
(SETA), “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlığıyla yayımladığı ‘rapor’da gazetecileri fişleme niteliği taşıyan izleme paylaşımlarını bir araya getirerek yayımladı. Raporda, BBC Türkçe, DW Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkçe, Independent Türkiye ve CRI Türk (Çin Uluslararası Radyosu) çalışanlarının özgeçmişleri ve daha önce çalıştıkları kurumlar listelenirken, gazeteciler “mesleki kriterler”le ilgisi olmayan ölçütlerle yargılandı, “basın/ifade özgürlüğü”ne vurgu yapan sosyal medya paylaşımları üzerinde bile kuşku yaratmaya yönelik ifadeler kullanıldı. Pek çok gazeteci ve siyasetçi rapora tepki gösterirken ‘internet andıcı’ benzetmesi yaptı.
Söz konusu raporu Gazete DuvaR’a değerlendiren gazeteci Murat Yetkin, şöyle konuştu:
Yayınlanan rapor ne bir akademik, ne bir düşünsel amaca hizmet etmektedir; sadece medya üzerindeki baskının arttırılmasını teşvik amacıyla yapılan bir kışkırtma operasyonu saymak gerekir. Herhalde medya sahipliğinin ezici çoğunluğunun hükümet yörüngesindeki iş insanlarına geçmesi yetmedi, pek çok nitelikli habercinin, programcının, yazarın, yapımcının, basın emekçisinin işsizlikle sınanması yetmedi, şimdi onların işlerini ve seslerini ellerinin uzanamayacağı mecralarda duyurmasını da engellemek istiyor birileri. Hükümeti, diğer hükümetler üzerinde baskı kurarak bu yayınları engellemeye kışkırtmak istiyorlar sanırım.
Son seçimler halkın vergilerinden kesilen paralarla suni teneffüste yaşatılan bu yavuz hırsız medyasının AK Parti’nin artık hiçbir işine yaramadığını kanıtladı; Erdoğan’ın bunu görmediğini ümit ederek hâlâ farklı sesler çıkaran ve onlardan çok daha fazla izlenen kurumları, isimleri şikayet ve ihbar ediyorlar. Belki de böylece halkın haber alma hakkından vazgeçip kendi sığlıklarını izlemeye mecbur kalacağını düşünenler var.
Cevapsa belli: Neden “sizin medyayı” izlesinler? Hangi akşam, hangi ekrana, kimin konuk olarak alınacağının neredeyse günlük bildirimlerle belirlendiği tek tip göze girme programlarını izlemek için mi? Yoksa tek ehliyetleri editörlerin gelen talimatlara uymasını sağlamak olan yayın yönetmenlerinin çıkardığı gazetelerde tek amacının Erdoğan’ın bir sonraki uçağında da yerini korumak olduğu bilinen yazarların köşelerini okumak için mi?
Bu SETA raporu bir başka yönüyle de “Halkın vergilerini bize aktarmaya devam edin ama bu yetmez, çatlak sesleri tamamen susturun” anlamına gelen bir dilekçe gibi. SETA’nın kuruluşunu bilirim; İbrahim Kalın yönetiminde fena işler yapmazdı, zaman zaman bizler de katılırdık, ciddi çalışmalardı. Düştüğü durumla herhalde o da gurur duymuyordur.