Savaş Ay’ın cenazesi düzenlenen törenin ardından cenaze namazı için Fatih Camisi’ne getirildi. Ancak Savaş Ay’ın cenazesi haricinde Fatih Camisi’nde 3 cenaze daha vardı. Cami bahçesini Savaş Ay'ın son yolculuğunu haber yapmak isteyen gazeteciler doldurdu. Bu sırada diğer bir cenazenin yakınları, kendilerini rahatsız ettikleri gerekçesiyle gazetecilere saldırdı. Gazetecilerin bazılarının kamera ve fotoğraf makineleri kırıldı. Kavga, diğer cenaze yakınlarının araya girmesiyle son buldu.
Cumartesi günü kanser tedavisi gördüğü Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybeden usta gazeteci Savaş Ay'ın cenazesi saat 10.00'da çalıştığı Sabah gazetesi binasının önüne getirildi. Savaş Ay için ilk tören Sabah Gazetesi önünde yapıldı. Gazete girişindeki törende Savaş Ay'ın tabutuna, kendisiyle özdeşleşen 'A' yazılı şapkası ve boynundan hiç çıkartmadığı fotoğraf makinesiyle çekilmiş bir fotoğrafı kondu.
Savaş Ay için düzenlenen Cemal Reşit Rey'deki tören ise Can Dündar'ın seslendirdiği, Savaş Ay'ın hayat hikayesiyle başladı.
Kız kardeşi Işıl Ay, törende yaptığı konuşmanın ardından, Ay'ın vasiyetini yerine getirdi.
Hürriyet'te yer alan habere göre, Işıl Ay, "Sanatçı bir ailenin oğluydu, 55 yıllık abimdi.. Hastane odasında otururken, bana bir vasiyeti oldu. Bu vasiyeti burda herkesin huzurda söylemek istedim. 'Yine O Menekşe Gözler Aralı' şarkısını çok severdi, annem bizi o ninilerle büyüttü. 'Lütfen, mezarımın başında bana bu ninniyi mırıldanır mısın?' dedi. Şimdi bu üzüntümle çok zor olacak, ama onun için söyleyeceğim" dedi ve gözyaşları içinde sesi titriyerek söyledi.
Tören öncesi gazeteci arkadaşları Savaş Ay'ı anlattı.
Korcan Karar, "Savaş Abi'yi anlatmak için uzun bir program lazım. Sevgili Savaş o tabutun içinde, muhabir olarak ölen bir gazeteci. Kan kusarak, son dönemine kadar habere giden bir gazeteciydi. Haberle yaşayan, haberle kalkan bir meslek büyüğümdü benim. Aslında Savaş Abi haberle bütünleşmiş bir adamdı, Dolmabahçe'de gazetecilerin toplandığı kafeyle bütünleşmiş biriydi. Uyumazdı, soluğu orada alırdı. Arka sokakları iyi bilirdi, tek derdi haberdi.Bugün Türk televizyonlarına, A Takımı gibi bir program hediye etti. Arka sokakların programıydı. Bilmediklerimizi oradan öğrendik. Son anına kadar haberin, hastalığı insanlara nasıl anlatırımın peşindeydi.
Halit Kıvanç, "Utanıyorum. Ondan kaç yaş büyük bir abisi olarak ben burda... Konuşmakta zorlanıyorum. Nur içinde yatsın, diyecek bir şeyim yok. Öz evlatlarından birini kaybeden baba gibiyim."
Tayfun Talipoğlu, "Masa başı programcılığından, olay yeri programcılığına geçirdi. Hiç "gazete ya da televizyon yönetici olayım" demedi, "beni sokaktan almayın" dedi. Bir insan hastaneye yatana kadar elinde fotoğraf makinesiyle dolaşıyorsa, bu başka bir sevdadır. Ben, onu ölüme uğurlamıyorum, meslek hayatındaki 40'ıncı yılını kutlamak için burdayım."
Cemal Reşit Rey'de düzenlenen tören; ailesi, sevenleri ve meslektaşlarının sahneye çıkarak Savaş Ay'a verdiği son selamın ardından sona erdi.