Gaziantep'te referandum: İç siyasetin ve dış gerilimlerin aynası

Gaziantep'te referandum: İç siyasetin ve dış gerilimlerin aynası

"'Hayır' çalışmamızda bir baskı yok ama Türkiye genelinde yoğun baskı var" diyor İlerici Kadınlar Derneği üyesi Sibel Altıntaş, elindeki "Hayır" gazetesini Gaziantep'te dağıtırken.

Suriye'deki savaşın başlamasından bu yana kentin yaşadığı krizleri anımsatarak devam ediyor:

"Burası sınır kenti olduğu için IŞİD'in, El Nusra'nın bütün gericilerin cirit attığı bir yer. Patlamaların olduğu, patlayıcıların olduğu bir şehir. İnsanlar artık normale dönmek istiyor. Bunun (referandumun) rejim değişikliği olduğunun, cumhuriyet ile tek adam sisteminin farklı olduğunu biliyorlar. Biz de olumlu tepkiler alıyoruz."

Altıntaş sözlerini bitirmeden, gazete dağıtan gençlerden biri ile meydanda oturan bir Gaziantepli arasında tartışma yaşanıyor.

Kıbrıs gazisi olduğunu söyleyen Ahmet Akıllı, gencin gazete dağıtmasına engel olmaya çalışırken, "Neyiniz eksik de karşı çıkıyorsunuz" diye tepki gösteriyor gençlere:

"Bana komünist ülkelerden bahsediyorlar. Diyorum benim sizin yaşınızda oğlum olduğu dönemde gaz yoktu, tüp yoktu, çağ atladı bu ülke, tank yaptı, uçak yaptı, tüfek yaptı. Ben Reis'in arkasından gitmem de kimin arkasından giderim?"

Çok yoğun geçmediğini gözlemlediğim referandum kampanyasında tartışmalar kentin çeşitli kesimlerinde bu eksende gelişiyor.

Dikkat çekici olanlardan biri de hükümeti eleştirenlerin çok görünür olmaması, seslerinin çok yüksek çıkmaması.

Gaziantep'te referandum kararında etkili olacak faktörler aslında son birkaç seçimde gündemde olanlardan farklı değil: Suriye savaşı, mülteciler, Türkiye'nin Suriye politikası, ekonomideki gidişat ve "terörle mücadele".

Bakırcılar Çarşısı'nda, "Ben esnafım, fikrimi söylemeyeyim fişlenirim" diyen de var, "Düzeni bozmak istemiyoruz, Tayyip Erdoğan'dan memnunuz o yüzden 'Evet' " diyen de.

Baharatçı Mehmet Özkaya'ya göre "İşsizlik var" eleştirisi de doğru değil:

"Masraflarımız arttı ondan, her bir çocuğun telefonu var, bunlar masraf."

"Evet" oyu vereceğini, bunun gerekçesinin de 'Avrupa'nın Türkiye'nin ilerlemesini istememesine tepki' ve 'çalışkan, dirençli Tayyip Erdoğan'a olan sevgisi' olduğunu söylüyor.

Özkaya, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) ilk dönem oy verip daha sonra Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) geçen seçmenlerden.

Bakırlar Çarşısı esnaflarından Ahmet Durucu da "Evet"çi. "Terör olaylarından esnafımız çok olumsuz etkilendi ama cumhurbaşkanımızdan daha iyisini göremeyiz" diyor.

Durucu'nun şikayeti ise Suriyelilerin varlığı. Kamplardan şehrin içine yerleşmemeleri gerektiğini savunuyor:

"Başıbozukluk var, iş yeri açıyorlar ucuz iş gücü oluyorlar. Kontrol edilmeliydiler."

Gaziantep Esnaf ve Sanatkarlar Odası'nın verilerine göre kendilerine bağlı Suriyeli iş yerlerinin sayısı 146.

Sanayi Odası'na ve Ticaret Odası'na bağlı açılan işletmelerle Suriyelilere ait iş yerlerinin sayısının 900'u bulduğu belirtiliyor.

Esnaf ve Sanatkarlar Odası'ndan bir yetkili, başlarda Suriyelilere daha fazla imtiyaz tanındığını, şimdi dozu azalsa da yine de Gaziantepli esnafın haksız rekabetten şikayetçi olduğunu söylüyor.

Savaşa kadar Suriyeliler Gaziantep esnafı tarafından hep memnuniyetle karşılandılar. Kent ekonomisini canlandıran gelir kaynaklarından biriydi.

Gaziantepli Gazeteci Ökkeş Özekşi de bunu hatırlatıyor. "Burada çok mağdur edilenler var" diyor Özekşi ve ekliyor:

"Cuma günleri buraya Suriyeliler Halep'ten gelir, Antep'te lokantaları, alışveriş merkezlerini doldururdu, esnafın işi mahvoldu. Esnaf çabuk etkileniyor" diyor.

Gaziantep, ekonomisi sınır ticaretine dayalı bir kent değil.

Küçük esnaf gücünün yanı sıra bölgenin "para kasası" tanımlamasının da yapıldığı büyük bir sanayi kenti.

Türkiye'nin ihracat performansı en güçlü şehirlerinden, bununla da övünülürdü.

Ama son dönemde, Türkiye'nin iç ve dış krizlere karşı kırılgan yapısının Gaziantep'te de hissedildiği anlaşılıyor.

Gaziantep Sanayi Odası Genel Sekreteri Kürşat Göncü de Suriye'de krizin patlak vermesi, Irak ve İran'la olan ekonomik siyasi gerginliğin Gaziantep'te olumsuz etki yarattığı görüşünde.

Ama kent, kriz yaşayan pazarlara alternatifler bulmakta pek sıkıntı yaşamamış.

Orta Doğu'da sorun yaşandığında Avrupa, Rusya ve ötesine ulaşabilmiş Gaziantepli sanayiciler.

Göncü bunun kentteki yatırımcının ve ihracatçının esnekliğinden kaynaklandığını söylüyor:

"Gaziantep'in Anadolu Kaplanları olmasının en büyük avantajı, kriz dönemlerinde elastik bir yapıya sahip olması, yönümüzü çabuk döndürebiliyoruz. Hangi ülkede ihracat tıkanırsa, bir diğer tarafa yönelebiliyoruz."

Gaziantep, dışa dönük, ekonomik yapılanması ihracata yönelik bir şehir.

Kentin ekonomik başarısında önemli rol oynayan aktörlerden biri yakın zamana kadar Adalet ve Kalkınma Partisi'yle (AKP) işbirliği içinde olan Fethullah Gülen Cemaati'ydi.

Özellikle, Cemaat'in yurtdışı yatırımları ve okullarıyla kurduğu ağ, AKP hükümetinin dış politikasında kolaylaştırıcı bir rol oynamakla kalmadı, ayrıca hükümetin ihracat ve dış ticaret atağında ciddi bir itici güç oldu.

Bu işbirliği kentteki siyaset açısından da dönüştürücü faktörlerden biri olarak sayılıyor.

Gaziantep birkaç dönem öncesine kadar sol siyasetin egemen olduğu kentlerden biriydi.

Son 15 yılda ise kent, sağ ve muhafazakar tavrıyla AKP'nin kalesine dönüştü.

Bunda, kentin pragmatik, tercihlerini iktidar partisinden yana kullanma anlayışının etkili olduğunu düşünenler var.

Bu benzerlik, Gülen Cemaati'nin mensubu olmasalar bile, Cemaat'le işbirliği yapan siyasetçi ve iş çevreleri için de kuruluyor.

Konuştuğum bir iktisatçı bu benzerlikle ilgili şu yorumu yapıyor:

"Pragmatizm vardı. Cemaat'in yükselişe geçtiği bir dönem vardı. İnsanların bu düşünceyi ne kadar benimsediği tartışma konusu. Ama iş yapabilen, bu ağ içerisine dahil olmayı fırsatlar kümesi olarak görüyor, bu da hızla yayılmasına yol açıyordu."

Bir iş adamı da, "CHP de Cemaat'i dini bütün bir Müslüman topluluk olarak görüyordu. Dolayısıyla kimileri AKP'ye yakın görünmek yerine, işlerinin süreklilik kazanması ve geleceklerini inşa etmek için, ağı güçlü ve geniş olan Cemaat'e yakın duruyordu" diyor.

Ama AKP ile Gülen Cemaati arasındaki işbirliği son yıllarda ortaklıktan düşmanlığa dönüştü. Hükümet, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Gülen Cemaati'ni "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" olarak nitelendiriyor.

Gaziantep, oran olarak üniversiteden yapılan ihraçların en yüksek olduğu kentlerden.

Gülen Cemaati'yle bağlantılı olduğu bilinen çok sayıda okul, üniversite, hastane kapatıldı ve aralarında iş adamlarının bulunduğu yüzlerce kişi de gözaltına alındı, tutuklandı, haklarında dava açıldı.

Bütün bu olanlara rağmen, dikkat çekici olan bu gelişmelerin referandum kampanyasında çok yüksek sesle konuşulmuyor olması.

Gaziantep'ten 16 Nisan akşamı "Evet" oyunun ağırlıkta çıkması kimse için şaşırtıcı olmayacak. Ama farkın büyüklüğünü, kampanyaların kararsızlar üzerindeki ikna gücü belirleyecek.