Gazze'de zafer kazanan var mı?

Gazze'de zafer kazanan var mı?

Kevin Connolly BBC Orta Doğu muhabiri - Kudüs

 

Her ateşkes bozulana kadar geçerlidir. Ancak Gazze’de tarafların üzerinde anlaştığı son ateşkes önceki haftalarda sürekli olarak bozulan kırılgan ateşkeslere kıyasla daha sağlam temellere oturuyor.

Savaşı kimin kaybettiğini söylemek hiç zor değil. Yakınlarını kaybetmiş, evleri harabeye dönmüş binlerce Gazzeli ve çocuğunu kaybeden bir sürü İsrailli anne baba var.

Kimin kazandığını söylemek ise o kadar kolay değil.

Gazze ve güney İsrail’deki siviller en azından saldırı tehdidi olmadan sokaklarda dolaşabilecek.

Ancak silahların susması her ne kadar memnuniyetle karşılansa da bu aşamaya gelmek için ödenen bedeller sorgulanacaktır.

Ateşkes açıklamasının hemen sonra Hamas’ın stratejisi ‘Zafer’ ilan etmek oldu.

 

Hamas zayıfladı

 

Gazze’de haberin duyulmasıyla birlikte kalabalıklar sokaklarda toplanıp kutlamalara başladı.

Hamas da bu kutlamaları teşvik etti. Örgütün sözcüsü Sami Ebu Zuhri “Filistin halkının taleplerinin tam olarak karşılanmasını ve zaferimizi kutlayın” çağrısını yapıyordu.

Oysa ki gerçekler hiç de o kadar açık ve net değil.

Hamas gizemini korumaya devam ediyor. Ancak örgütün son haftalardaki İsrail saldırıları sonucunda çok ciddi bir askeri darbe aldığını söylemek mantık dışı olmaz.

Yüzlerce Hamas üyesi öldürüldü.

İsrail daha önce basınla paylaştığı istihbaratta Hamas’ın elinde 10 bin füze olduğunu söylemişti. Eğer bu varsayım doğruysa örgüt füzelerinin de 3’te 2’sini kaybetmiş durumda.

Bunlar herhangi bir askeri yapılanmanın altından kalkması zor kayıplar.

Mısır ve İsrail’in sınır kapılarındaki sıkı kontrolü devam ettikçe Hamas’In kaybettiği silahların yerine yenilerini koyması da çok zor olacak.

 

Tartışmalı kararlar

 

Örgüt birçok üst düzey yöneticisini de son saldırılarda kaybetti.

Üç üst düzey askeri kanat yöneticisinin yanı sıra “Hamas’ın kasası” olarak bilinen Muhammed El Gul bombalamalarda öldürüldü.

Hamas’ın askeri kanat lideri Muhammed Deif ise kendisini hedef alan bir bombardımandan kıl payı kurtulabildi. Deif’in karısı ve çocuğu saldırıda öldürüldü.

Hamas Deif’in yaşadığını söylüyor. İsrail ise ‘Emin değiliz’ diyor.

Gazze’de herhangi bir demokrasi işlemiyor. O yüzden Hamas kendisini halka hesap vermek zorunda da hissetmiyor.

Ancak yine de birçok kişi örgütün iki hayati konuda verdiği kararları sorgulayacaktır.

İlki kanlı bir çatışmaya girdikten sonra neredeyse hiçbir somut taviz almadan ateşkesin kabul edilmesi.

Gazze’de şu an çatışmalar öncesi statükoya geri dönüldü. Hamas’ın talepleri için de ‘Gelecek ay bakarız’ dendi.

İkinci konu ise sadece masaya oturmak için Gazze limanının açılması gibi çok büyük tavizler istemesi.

Hamas’ın izlediği yöntemler ateşkesin sağlanmasını daha zor hale getirmiş ve geciktirmiş olabilir.

Filistinliler için belirleyici unsur sıkı kontrol altındaki sınır geçişlerinin ne kadar gevşeyeceği olacak.

İsrail tarafında da hükümetin ‘Zafer’ iddialarına karşın ne gibi hedeflere ulaşıldığına dair ciddi şüpheler var.

İsrailli bir köşe yazarı durumu “Ne bir zafer ne de bir mağlubiyet. Yaşadığımız şey sıkıntılı bir beraberlik” diyerek tanımlıyor.

Herkes bu çatışmanın askeri anlamda asimetrik olduğunu görüyor ve kabul ediyor.

Ancak İsrail’in fazlasıyla üstün askeri kabiliyetini ‘Zafer’ olarak paketleyerek sunması birçok İsrailliyi de kızdırıyor.

Batı ülkelerinde Başbakan Binyamin Netanyahu daha çok milliyetçi ve katı tutumlu bir lider olarak tanınıyor. Ancak İsrail’de Başbakan için ‘temkinli stratejist’ algısı hakim.

Netanyahu’nun hükümetin daha milliyetçi üyeleri tarafından eleştirileceğine şüphe yok. Hamas’ın su götürmez biçimde yenilgiye uğratılmasını isteyen birçok kişi vardı.

Bunun yerine şimdi Hamas İsrail ile masaya oturup taleplerini bir bir sıralama şansı yakalamış durumda.

Ayrıca Filistinli örgüt tüm dünyaya “İsrail’in askeri gücüne karşı kafa tuttuk” propagandasını yapma imkanını da yakaladı.

Söylem Hamas’ın itibarını sadece Filistin’de değil tüm Arap dünyasında artıracaktır.

Haaretz gazetesi köşe yazarlarından Amir Oren şöyle diyor:

“Julius Sezar ‘Veni, Vidi, Vici (Geldim, gördüm, yendim) demişti. Biz ise Benny, Bibi, Bogie dedi. Gittiler, gördüler ve yenildiler.”

“Benny, Bibi, Bogie” sırasıyla İsrail ordu komutanı Benny Gantz, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Moshe Yaalon’u temsil ediyor.

İsrail ordusu geleneksel silahlarla yürütülen savaşlara girmek üzere tasarlanmış bir yapıya sahip.

Ancak Hamas’ın tünel sistemine ve havan topu atışlarına karşı yeni taktikler geliştirmesi gerekiyor.

 

Tavizler

 

İsrail müzakereler başladığında nasıl bir strateji izleyeceğine de şimdiden karar vermeli.

İsrail’in son istediği şey Hamas’ı galip gibi göstermek olur. O nedenle müzakerelerde fazla taviz vermemek için çabalayacaklar.

Ancak müzakereler her zaman planlandığı gibi gitmeyebilir ve en az İsrail kadar kararlı olan Hamas önemli tavizler alabilir.

Her ne olursa olsun dolaylı yolla da olsa tarafların müzakereye yanaşmaları çok önemli bir aşamaya gelindiğini gösteriyor.

Görüşmelerde her iki tarafın da tavizler vermesi gerekecek. Temaslar zorlu geçecek ve taraflar hiçbir zaman yüz yüze gelmeyecek.

Ancak bu görüşmelerin çatışmalardansa çok daha olumlu bir aşamaya gelindiğini gösterdiğini de belirtmek gerek.

Maalesef sonucu net olmayan çatışmalar yine sonucu belli olmayan bir anlaşmayla noktalanacak ve bir gün yine tekrarlanması an meselesi olacak.

 

BBCTürkçe