HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Geçici Tehcir Kanunu’nun sonuçlarının ve dönemin hükümeti ile kamu görevlilerinin sorumluluklarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na araştırma önergesi sundu.
Paylan, 27 Mayıs 1915’te çıkarılan ve 1 Haziran 1915 tarihinde dönemin resmi gazetesi Takvim-i Vekâyi’de yayımlanarak yürürlüğe giren Geçici Tehcir Kanunu’nun akabinde Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermeni nüfus tehcire tabi tutulduğunu belirtti.
Tehcir Kanunu başta Ermeniler olmak üzere Süryani, Keldani, Ezidi ve Rum halklarında büyük yıkımlara yol açtığını vurguladı:
“Bu kanunun sonuçları, üzerinden 102 yıl geçmesine rağmen bugüne kadar TBMM tarafından araştırılmamıştır. Tehcir Kanunu nedeniyle çok büyük sayıda can kayıpları yaşandığı bilinmektedir. Kanunun uygulamaları sonucunda çok sayıda kültürel varlık ve mülkiyet gasp edilmiş veya kamu iradesiyle el konulmuştur.”
Paylan, tehcir edilen nüfusun yok edilmesinde, dönemin hükümetinin ve kamu görevlilerinin sorumluluklarının araştırılması, tehcirin yarattığı sonuçların günümüze kadar olan etkileri, ülkede toplumsal barışın bir bütün olarak sağlanmasında geçmişle ve hakikatle yüzleşmenin yararları, bu konunun her yönüyle istismarının önüne geçebilmek için, "hakikatin" ortaya çıkarılmasına katkı sunulması, gelecek nesillerin Türkiye'de bir arada, özgürce ve barış içerisinde yaşayabilmesine daha fazla olanak sağlanması için Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Paylan, önerge gerekçesinde Gazeteci Murat Bardakçı’nın 2008 yılında, Osmanlı Dâhiliye Nazırı Talât Paşa’nın şahsi evraklarını, Ermeni tehciri konusundaki belgeleri ve yazışmaları kapsayan kitabına yer verdi.
Paylan, “Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi - Sadrazam Talât Paşa'nın özel arşivinde bulunan Ermeni tehciri konusundaki belgeler ve hususî yazışmalar” kitabında yer alan Talat Paşa’ya ait olan raporda Osmanlu vilayetlerindeki Ermenilerin dağılımının gösterdiğini anlattı:
“Osmanlı Ermenileri’nin 1914 ve 1917’deki sayılarını gösteren özet hesaplarla başlayan rapor, hem Ermenilerin 1914’te birçok vilayet ve mutasarrıflığa nasıl dağıldığını göstermekte hem de 1917’de Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı kesimlerinde bulunup da sayımı yapılan Ermenilerin hangi yerlerden geldiğini göstermektedir. Talât Paşa’nın rakamlarına göre, 1914 ile 1917 arasında, yaklaşık 1 milyon 150 bin 000 (veya toplam Ermeni nüfusunun yüzde 77’si) civarında Osmanlı Ermenisi ‘yok olmuştur.’”
“Talât Paşa’nın raporu, Osmanlı Ermenilerinin 1915’teki tehcirinin, askeri amaçlardan ziyade Ermenilerin ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir uğraşın parçası olduğunu açıkça göstermektedir. Tehcir edilen Ermenilerle, 1917’de yeniden iskân mıntıkasında bulunan Ermeni sürgünlerinin sayısı arasındaki fark, bu politikanın nasıl yürütüldüğünü ve sonuçlandırıldığını göstermektedir. “
Paylan, önergede “Dönemin hükümeti ve kamu görevlileri, kanunun belirlediği sınırları aşan uygulamalarda bulunmuşlardır. Gayri insanı sonuçlar doğuran hadiseler yaşanmıştır” dedi.
“Bu Tehcir Kanunu başta Ermeniler olmak üzere Süryani, Keldani, Ezidi ve Rum halklarında büyük yıkımlara yol açmıştır. Bu kanunun sonuçları, üzerinden 102 yıl geçmesine rağmen bugüne kadar TBMM tarafından araştırılmamıştır.
“Tehcir edilen nüfusun yok edilmesinde, dönemin hükümetinin ve kamu görevlilerinin sorumluluklarının araştırılması, tehcirin yarattığı sonuçların günümüze kadar olan etkileri, ülkemizde toplumsal barışın bir bütün olarak sağlanmasında geçmişle ve hakikatle yüzleşmenin yararları, bu konunun her yönüyle istismarının önüne geçebilmek için, "hakikatin" ortaya çıkarılmasına katkı sunulması, gelecek nesillerin Türkiye'de bir arada, özgürce ve barış içerisinde yaşayabilmesine daha fazla olanak sağlanması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyorum.”