Zonguldak’ta, 1940’ta kömür havzasında yaşayan erkeklere kanunla çalışma zorunluluğu getirilen maden ocakları, günümüzde işsizlerin en önemli umut kaynağı oldu. Türkiye Taşkömürü Kurumunun (TTK) alacağı 3 bin maden işçisi için 35 bin 942 kişinin başvurduğu kentte, 1940’ta silah zoruyla girilen madenlere alınacaklar kurayla berilenecek. Ggeçmişten itibaren kömür işçisi olmakla mükellef bırakılmış yöre insanının, kanunlarla zorla girdiği maden ocakları, günümüzün en önemli istihdam kaynağı durumuna geldi. İkinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı ekonomik güçlüklerin aşılması için 28 Şubat 1940’ta çıkarılan Milli Koruma Kanunu ile kente yaşayan ailelerin çalışma yaşındaki ve hiçbir işi olmayan erkeklerinin zorla madene sokulduğu bölgede, şimdi ise aynı madenlerde çalışabilmek için işsizler uzun kuyruklar oluşturdu. İş mükellefiyetine tabi kişileri iş yerlerine kolluk kuvvetleriyle sevk etme yolu açılan Milli Koruma Kanunu ile güvenlik güçlerinin zorlamasıyla madene giren nesillerin torunları, 1500 artı 1500 olmak üzere gruplu çalışacak 3 bin işçi için, TTK başvuru merkezlerine 6 Ekimden itibaren yoğun başvuru yaşanıyor. Geçmişte mükellefiyetten kaçan köylüleri yakalayarak ocaklarda çalıştırmak için özel jandarma ekiplerinin yer aldığı Tahkimat Komutanlığı kurulan kentte, yeni işçi alımına yönelik 17 Ekime kadar olan sürede 35 bin 942 kişi madenci olabilmek için müracaatta bulundu. Mükellefiyetin 1942’de kalktığı bildirilen bölgede, zorunlu işçilikten umut kapısı haline gelen madenlere, adayların TTK Beden Gücü Yönetmeliği’ne uygunluklarının belirlenmesinin ardından noter huzurunda çekilecek kurayla alımı gerçekleştirilecek. Rekor talepZonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ) Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi ve Maden Mühendisleri Odası (MMO) Zonguldak Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Erdoğan Kaymakçı, madenciliğin dünyanın en zor işi olduğunu, geçmişte silah zoruyla işçilerin sokulduğu madenler için rekor başvuru yapıldığını söyledi. Kömür ocaklarında emek yoğun çalışıldığını, mekanizasyonun da kullanılmadığına dikkati çeken Kaymakçı, şunları kaydetti: "İnsanlar, işsizliğin yaşanmadığı ortamda asla madenlere girmeyi düşünmezler. Geçmişte de bölgede yaşayanlar iş güvenliği ve işçi sağlığı adına ortamın çok kötü olduğu madenlerde çalışmak istemiyorlardı. Bundan dolayı da yasalarla ocaklarda çalışmaya zorlanıyorlardı. Mükellefiyet döneminden günümüze iş koşullarının düzelmesine karşın madencilik herkesin yapmak isteyeceği iş değildir. Kömür damarlarına kazma vurulan yerin metrelerce altında grizu, göçük ve kömür tozu patlaması ile gazdan boğulmanın yanı sıra zehirlenme her an karşılaşılabilecek kazalardır. Bunları göze alarak insanların madenlere koşması işsizlikten kaynaklanmaktadır. Bundan 50 yıl önce silahla madene giren nesillerin torunları, kazmacı olabilmelerine yönelik kurada isimlerinin çıkması için dua ediyorlar." Kaymakçı, madenlere girmek isteyen çok sayıda üniversite mezununun da olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Yöre insanı için her zaman ocaklar, istihdam umudu olmaya devam edecektir. Ülke ekonomisine yerin metrelerce altından katkı sağlayan havza insanı 4 bine aşkın şehidiyle önemli bir tarihe imza atmıştır." Bir işçinin anısıGazeteci-Yazar Sina Çıladır’ın "Taşkömürü Havzasının Devletçilik Dönemi" adlı kitabında mükellefiyet döneminde ocaklarda çalışan Ali Şen adındaki maden işçisi, anılarını şöyle anlatıyor: "Mükellefiyete göre ocağa girdim. Çalıştığımız ocakta hava pervanelerini elle çevirirlerdi. Bu yüzden içerisi çok sıcak olurdu. Çıplak çalışırdık. Madene girişimden bir hafta kadar sonra kaçtım. Çok bunalmıştım. Köye gidip saklandım. Aradan bir iki gün geçmeden 6 jandarma geldi. Beni bulamayınca eşimi karakola götürdüler. Ben teslim oluncaya kadar da bırakmadılar."