Uzun süre AKP'nin hukukçu heyetinde yer alan Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün, seçim kanunundaki yapılan değişikliğe ilişkin olarak, “Seçim kanunlarında yapılan değişiklik anayasaya aykırı. AYM'nin üye yapısına rağmen ihlalleri tespit edeceğini ümit ediyoruz" yorumunu yaptı.
Independent Türkçe'den Cihat Arpaçık'a konuşan Üstün, "Demokrasinin ve siyasal hakların ileriye gitmesi, teminat altına alınması gibi genel hedefleri olmalıdır. Ancak iktidar partilerinin, bütün bu temel değerleri ve hedefleri göz ardı ederek, hiçbir uzlaşı arayışına girmeden, tamamen ‘siyasi mühendislik, siyasi çıkar ve siyası hesaplaşma' saikiyle bu teklifi yasalaştırdıklarını gördük" dedi.
Seçim kanunlarının değiştirilmesine ilişkin teklifler, anayasa zikredildiği şekliyle, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma haklarının iyileştirilmesi, demokrasinin niteliklerinin arttırılması gibi kamu yararını önceleyen saiklerle hazırlanmalıdır" diyerek, bu saiklerle hazırlanmadığını düşündüğü kanunun öncelikle bu yönüyle anayasaya aykırı olduğunu savundu.
Kabul edilen kanun teklifinde, anayasada belirtilen "Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak şekilde düzenlenir" hükmüne aykırı düzenlemeler içerdiğini ifade eden Üstün, şunları söyledi:
"Zira 2017 referandumu ile başkanlık sistemine geçildi. Yürütmenin belirlenme süreci, ayrı sandık ve ayrı seçim usulü ile doğrudan seçmen tercihi ile yapılır hale geldi ve Meclis'le ilişkisi kalmadı. Başkanlık sisteminde anayasanın emrettiği 'yönetimde istikrar' ilkesi, başarılı ya da başarısız olduğu değerlendirmelerini bir kenara bırakırsak başkanlık sistemi ile göreceli olarak zaten sağlandı.
Yeni kanunla yüzde10 genel seçim barajı yüzde 7 olarak değiştiriliyor. İlk bakışta iyi bir şeymiş gibi algılansa da bu yanıltıcı bir durum. Yüzde 10 barajı, 12 Eylül 1980 askeri darbesi şartlarında ve parlamenter sistemin ihtiyaç duyduğu 'yönetimde istikrar', 'temsilde adalet' ilkeleri dengesi içerisinde geliştirilmiş ve üzerinde çokça tartışmalar yaşanmış bir oran. Her ne kadar iptali için Anayasa Mahkemesi'ne dava açılmışsa da 12 Eylül atmosferi ve yönetimde istikrar endişesi, Anayasa Mahkemesi'nin bu oranı iptal etmesini engelledi. Oysa bugün için 12 Eylül darbe şartları olmadığı gibi yönetimde istikrar göreceli olarak sistem değişikliği ile sağlanmış olduğundan, baraj sıfır olmalıdır. Türkiye' de var olan tüm siyasi fikirlerin mecliste temsil edilmesini engelleyen barajlar olmamalı.
Herhangi bir genel seçim barajına ihtiyaç olmadığı halde yüzde 7 gibi bir seçim barajı düzenlemesi yapmak anayasamızın 67. maddesinde belirtilen, seçim kanunlarının 'temsilde adalet' ilkesine aykırılık teşkil ediyor. Bu kanunun getirdiği yüksek baraj oranının uygulanması durumunda, yüzde 7'nin altında oy almış çok sayıda partinin toplam oy oranının karşılığı olan seçmenin mecliste temsil edilememesi tehlikesi ile karşı karşıya kalınacak. Bu da 'temsilde adalet' ilkesini yok eden bir sonuç doğuracak.
Mevcut sistemde artık oylar çöpe gitmiyor ve Meclis'te temsil edilebiliyor. İktidar sözcüleri daha düne kadar bu yöntemin uygulanmasıyla, mecliste seçmen temsilinin yüzde 96'ya kadar çıktığını övücü sözlerle ifade ediyorlardı. Getirilen düzenleme ile bundan böyle artık oylar milletvekili dağılımında hesaba katılamayacak ve artık oylar yönünden 'temsilde adalet' ilkesini ortadan kaldırılacak. Dolayısıyla kanun, bu yönüyle de anayasaya aykırılık içeriyor"