Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından AHBAP Derneği’ne çadır sattığı ortaya çıkan Kızılay’ın genel müdürlüğü önünde açıklama yapmak istemesine polis izin vermedi. Özdağ, “İnsanlar depremin ilk saatlerinden itibaren yardım beklerken, donmamak için başını sokacakları bir çadır beklerken varını yoğunu bir an evvel depremzedelere ulaştırması beklenen Kızılay ne mi yapmış? Nebbaşlığa soyunmuş" dedi.
Özdağ, beraberindeki bir grup partiliyle birlikte, Kahramanmaraş merkezli depremlerin üçüncü gününde AHBAP Derneği’ne 46 milyon lira karşılığında 2 bin 50 adet çadır sattığı ortaya çıkan Kızılay’ı, Ankara’daki genel müdürlüğü önünde protesto etmek istedi. Özdağ, polisin izin vermemesi üzerine, Kızılay’a yakın bir noktada açıklama yaptı.
Özdağ, Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık’ı telefonla aradığını belirterek, “‘Kamuoyunda konuşulan yemek, çadır ve kumanya satışıyla ilgili sizin bilgilerinizi almak istiyorum. Kendinizle ya da bir yetkilinizle görüşelim. Daha sonra bir açıklama yapalım’ dedim” diye konuştu. Özdağ, Kınık’tan, “Hiç kimse yok. Hepimiz sahadayız” yanıtını aldığını söyledi.
Özdağ, şunları söyledi:
“Bugün, büyük bir deprem felaketi yaşadığımız şu günlerde insanlar gözlerini, ellerini açmış şu kırmızı hilalin bir an önce gelmesini beklerken ne oldu da her yere anında yetişen Kızılay ortalıkta yoktu? Yoktu; çünkü daha önemli işler için kendisine yeni bir misyon edinmiş. Yoktu; çünkü iktidar, her kurumumuzun içini boşalttığı gibi Kızılay’ın da içini boşaltmış. Yoktu; çünkü birileri, PR yapmak için başka kurumlar kurmuş. Yoktu; çünkü adı olsun, ancak kendisi olmasın istenmişti. Yoktu; çünkü birilerine bol keseden maaşlar, yönetim kurulu üyelikleri, makam araçları ve bol sıfırlı huzur hakları verilsin istenmişti. Halkımızın devlet kurumlarına güvenini sıfırlayan bu iktidar, Kızılay’ı, insanların görece güveneceği bir kurum olarak yedekte tutmuştu sadece. Şeytan bile şeytanlığından utandı be.
İnsanlar depremin ilk saatlerinden itibaren yardım beklerken, donmamak için başını sokacakları bir çadır beklerken varını yoğunu bir an evvel depremzedelere ulaştırması beklenen Kızılay ne mi yapmış? Nebbaşlığa soyunmuş. Birilerine ellerindeki çadırları parayla satma derdine düşmüş. Depremde Kızılay’ın afetzedelere neden çadır göndermediğini tartıştığımız sırada, Haluk Levent’in AHBAP’ına çadır satmakla meşgulmüş bunlar. Sadece bu da değil; bölgeye yardım götüren Eczacılar Birliği’ne de çadır satmış bunlar. Yahu sizin işiniz, yaşadığımız böyle bir afette ticaret yapmak mı, yoksa acil olarak insanlara yardım ulaştırmak mı? Sen, yardım kuruluşu musun, fırsatçı bir ahlaksız mısın?
Yapması gerekeni yapma, mezar soyguncusu gibi hareket et, sonra ‘Biz kanunsuz bir iş yapmadık’ diye üste çık. Yok öyle yağma. Hesap vereceksiniz. 18 Haziran’da seçim olacak, sonra sizin ‘kamu yararına’ diye isimlendirdiğiniz vakıflarınız, derneklerinizi; tek tek hibelerini, projelerini inceleyeceğiz. Denetleneceksiniz, onu da öyle bilin. Senin ticari şirket kurmana kimsenin itiraz ettiği yok Kızılay. Ama bunu ahlaklı yapacaksın. Olağan zamanda çadır da satabilirsin, kiraya da verebilirsin. Ama afet ve olağanüstü durumlarda illaki yeter miktarda malzemen depoda olacak arkadaş. Afet zamanı bütün bu çadırları ve malzemeleri ücretsiz vermek zorundasın arkadaş.
'Vatandaş bana kan bağışlıyor, sonra ben bunu hastanelere bağışlıyorum, Sosyal Güvenlik Kurumu bana paramı gönderiyor’ diyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun parasını UFO’lar mı veriyor? Kim veriyor? Milletin parası o para. Kanımızı satanlar, yarın neyimizi satmazlar ki. ‘Kızılay'ın AHBAP'a çadır satması ahlaki, akılcı ve yasaldır’ diyen Kızılay Başkanı Kerem Kınık’a sesleniyorum; ‘Bırak bu yasaldı, ahlaki idi mavralarını, zırvalarını ki zırva tevil götürmez ve bir an önce, hemen şimdi istifa et ve milletimizden özür dile. Şimdi senin devri iktidarın olduğu için sana kimse soruşturma açmayacak biliyorum ama aldığın bu ahların, muhatabı olduğun bu ihmal ve yolsuzluk iddialarının gereğini yapacak bir yargı, bir basın, çok değil birkaç ay sonra, 19 Haziran’dan itibaren yakanıza yapışacak. Adalet önünde tek tek hesap vereceksiniz.” (ANKA)