2008 Türkiye Güzeli Leyla Lidya Tuğutlu, yolunu çizdi ve yapımcılığını Tims Productions’ın üstlendiği “Es-Es” adlı diziyle oyunculuğa adım attı. Yolun henüz çok başında olan ve usta oyuncular karşısında kendini ispatlamaya çalışan Tuğutlu, bu zorlu süreçte yaşadıklarını Hafta Sonu dergisine anlattı.Geçen yıl Türkiye güzeli seçilmiştiniz. Yarışmadan sonra hayatınızda neler değişti? - Çok fazla şeyin değişmemesi için dikkatli olmaya çalıştım. Sabırla istediğim, ısındığım projelerin gelmesini bekledim.
Ve nihayet “Es-Es” geldi. Bu sizin ilk diziniz, nasıl hissediyorsunuz kendinizi? Heyecanınızı yenebildiniz mi biraz? - Evet, bu benim ilk dizim, ilk oyunculuk tecrübem... Açıkçası ilk zamanlar “Başarabilecek miyim acaba?” diye kendimi çok sorguladım. ılk çekim günümde nedense hiç heyecanım yoktu, ama sonraki çekimde heyecanlanmadım desem yalan olur. Neyse ki zamanla biraz azaldı, eskisi gibi değil artık duygularım.
İrem'le benzer yönümüz çok Set ortamınız nasıl? - Oyunculuk -ki ben henüz işin çok başındayım- güzel bir deneyim. ılk dizi projemde başarılarını kanıtlamış oyuncularla bir arada olmak benim için büyük bir şans. Umarım onlardan bir şeyler öğrenebilirim. Dizi çekmenin çok yorucu ve özveri isteyen bir iş olduğunu düşünüyorum. Ben de bu tempoya ayak uydurmaya çalışıyorum. Elbette zaman zaman zorlanıyorum da...
Dizide İrem adında bir genç kızı canlandırıyorsunuz. Bu karakterle aranızda ortak noktalar var mı?- Evet, var. Aynı yaşta olmamız ve o yaşın getirdiği bazı içsel çatışmalar, yani iniş çıkışlar benziyor... Ben insan ilişkilerinde daha sakinimdir, o kadar kolay sinirlenmem. Yine de benzer yanların fazla olduğunu söyleyebilirim.
İrem iki aşk arasında kalacak gibi... Bir yanda zengin ama “huysuz” bir genç, diğer yanda fakir ama “gururlu” biri... Ya bu seçimi ırem değil de siz yapmak zorunda kalsaydınız?- Şu an için bir şey söyleyemem. Çünkü başıma gerçek hayatta böyle bir olay gelmedi. O durumda kimi seveceğiniz, kimi seçeceğiniz hiç belli olmaz.
İyi bir aile kurmak istiyorum Sizce gençliğin en önemli sorunu nedir?- Biz gençlerin sorunlarının başında “gelecek kaygısı” geliyor. Ayrıca istediğiniz okulda okuyamamak, istemediğiniz bir işte çalışmak, hiçbir şeyden mutlu olmamak, her şeyi çabuk tüketmek gibi daha pek çok sorunu var gençlerin.
Bize biraz kariyer hedeflerinizden bahseder misiniz?- Pek gelecek planları yapan biri değilimdir. Hayatın ne getireceği belli olmuyor çünkü... Bunu çok erken yaşta fark edebildiğim için de mutluyum. ısteğim tabii ki yaptığım her işte çok iyi olmak, iyi bir aile kurmak ve sonrası için daha sakin bir iş hayatı...
Gereksiz eleştiriler heyecanımı tüketiyor Elinize sihirli bir değnek verilse, ne değiştirmek istersiniz?- İnsanlara ve hayvanlara karşı kötü, acımasız davranışlara tahammülüm yok. Bunları değiştirmek için elbette sihirli bir değneğe ihtiyaç olabilir ama ben o değnek olmadan da elimden geleni yapıyorum, yapmaya devam edeceğim.
Sizi en çok heyecanlandıran ve heyecanınızı en çok öldüren şey nedir?- Beni en çok heyecanlandıran şeylerin başında işlerim geliyor. ıçime sinmeyen ve sevemediğim hiçbir işi zaten yapmıyorum. Gereksiz eleştiriler ve disiplinsiz çalışma ortamları ise heyecanımı öldürmeye yetiyor.
Örnek aldığınız biri var mı?- Tek bir kişi olarak tanımlayamam. ışini iyi yapan, sempatik, doğruları ve prensipleri olan, hayata dair temellerimi oluşturan annem ve babam diyebilirim ancak...
Paris'in sözlerini hiç hatırlamıyorum Size tacınızı yarışmanın jüri üyelerinden Paris Hilton takmıştı. O an neler hissetmiştiniz?- Türkiye güzeli olmak onur ve mutluluk verici bir olay tabii... Paris Hilton’un tacımı takması ise belki ülkemde o kadar olmasa da dünya basınında büyük ilgi uyandırdı. Tacımı takarken o kadar heyecanlıydım ki bana neler söylediğini bile tam olarak hatırlamıyorum!
Galeri için tıklayınız