Wall Street Journal
Türkiye'den Brezilya'ya ve Çin'e kadar gelişmekte olan ülkeler; ekonomilerin yavaşlaması, yatırımcıların nakitlerini piyasalardan çekmesi, emtia fiyatlarının sert şekilde değer kaybetmesi ve protestocuların sokaklara dökülmesi gibi olaylardan ciddi şekilde etkilendi. Tüm bu gelişmeler, bu piyasalara yatırım yapmanın zor olabileceğini bir kez daha gösterdi.
ABD'de genişleme yanlısı para politikalarının sonuna yaklaşılmış olabileceğine dair beklentilerin artması ile gelişmekte olan piyasalarda yaşanan sermaye çıkışı son bir ay içinde hız kazandı.
Çin'de başlayan kredi sıkışması sorunu Çin ekonomisinin daha da yavaşlayacağı kaygılarını artırdı ve bu kaygıların etkileri, diğer ülkelerde de hissedilmeye başlandı. Likidite krizinin etkisinin azaldığına dair işaretler gelse de imalat verisinin zayıf gelmesi endişeleri bir kez daha gündeme getirdi. Önceleri daha yukarı yönlü beklentilere sahip olan ekonomistlerden Hongbin Qu, Çin'e ilişkin büyüme beklentisini yüzde 7,4'e düşürdü. Çin son on yıl içinde genellikle yüzde 10 civarında büyüme kaydetmişti.
Gelişmekte olan piyasalarda sermaye çıkışı geçtiğimiz hafta 5,6 milyar dolara ulaşarak bir önceki haftaya kıyasla neredeyse iki katına çıktı. EPFR verilerine göre gelişmekte olan piyasalarda son beş haftadır aralıksız olarak sermaye çıkışı yaşanıyor.
77,7 milyar değerinde varlık yöneten Ashmore Investment Management'tan araştırma bölümü başkanı Jan Dehn konu ile ilgili olarak, "Nisan ayı öncesinde gelişmekte olan piyasalar el üstünde tutuluyordu. Yalnızca iki hafta önce ise durum tersine döndü" diye konuştu.
Gelişmekte olan piyasaların elde ettiği büyüme, finansal kriz döneminde ABD ile Avrupa'daki zayıflığı dengelemeye yardımcı oluyordu. Yüksek getiri oranı arayışındaki yatırımcılar, son dört yıldır bu piyasalara yatırım yapıyordu.
Gelişmekte olan piyasalardaki sermaye miktarı henüz 2008 krizindeki kadar azalmadı ancak çıkışların, algının daha da kötüye gitmesi nedeniyle devam etmesi bekleniyor.
Bu gelişmelere rağmen sermaye çıkışının yeni bir küresel panik yaratacağını düşünenlerin sayısı oldukça az. Gelişmekte olan piyasalar, sahip oldukları yüksek miktardaki yabancı rezervler ve döviz cinsinden borçlanma oranlarının azalmış olması nedeniyle artık ekonomik şoklara karşı daha dayanıklı.
Londra merkezli araştırma grubu Capital Economics'in tahminine göre gelişmekte olan piyasalar ikinci çeyrekte yüzde 4 civarında büyüyecek. Son on yılda kaydedilen ortalama büyüme ise yüzde 7 idi.
Çin, Brezilya'nın en büyük ticaret ortağı. Demir cevheri ve petrol fiyatlarındaki gerileme de Brezilya'nın büyümesinin düşük olmasında önemli rol oynadı. Brezilya'da borsa, yıl başından bu yana yüzde 22 değer kaybetmiş durumda.
Hindistan'da ise yavaşlama, atılan ekonomik adımlardan kaynaklanıyor. Enflasyonun inatçı bir şekilde devam etmesinin yanı sıra ticaret açığının da artması, büyümeye zarar verdi. Hindistan para birimi rupi Haziran ayında dolar karşısında tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi.
Türkiye ise Avrupa'da büyümenin zayıflamasından oldukça olumsuz etkilendi. Bununla beraber Fed'in parasal genişleme programına son vereceği beklentilerinin yanı sıra Gezi Parkı protestoları da Türkiye ekonomisine zarar verdi. BIST 100, geçtiğimiz çeyrek dönemde yüzde 11 değer kaybetti. Aynı dönemde dolar ise lira karşısında yüzde 9 yükseldi.
Bir diğer gelişmekte olan piyasa Güney Afrika ekonomisi ise, işçi grevleri ile altın fiyatlarındaki gerilemeden dolayı sorun yaşıyor. Güney Afrika rantı bu yıl dolar karşısında yüzde 20 değer kaybetmiş durumda. Bu gelişme de süregelen enflasyon problemini artırırken merkez bankasının büyümeyi canlandırmak amacıyla faiz oranlarını düşürme yetkinliğini sınırlıyor.
Standard Chartered Afrika ülkeleri araştırma bölüm başkanı Razia Khan, "Cazip koşullarda finansman yaratma imkânı muhtemelen sona erdi. Mevcut şartlar altında Afrika ülkeleri, bağımlı oldukları dış borç oranını daha gerçekçi bir pencereden değerlendirmek zorunda kalacak" diye konuştu.