Akkuyu Nükleer Santralı’na 2013’te başlanacak. Rusların 20 milyar dolara mal edeceği santralın reaktörü ilk kez Türkiye’de denenecek. Çevreciler ise itiraz ediyor.
Türkiye, Mersin Akkuyu’da inşa edilecek Nükleer Santral Projesi’nde son kulvara girdi. Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin, Akkuyu’da nükleer santral kurulmasına ilişkin anlaşmanın uygun bulunduğuna dair hükmünün iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebini reddetmesiyle Türkiye’de nükleer santral yapılmasıyla ilgili herhangi bir engel kalmadı.
Önder Çelik'in Taraf'ta yer alan ahberine göre, çevrecilerin ve yöre sakinlerinin yoğun eleştirilerini alan proje tamamlandığında 4.800 MW kapasitesi olacak. Bu da 40 milyar kWh enerji üretimi demek. Türkiye, geçen yıl 192 milyar kWh enerji tüketmişti. Nükleer santral bununla beraber enerji ithalatını da azaltacak. Akkuyu’nun bitmesiyle Türkiye’nin yaklaşık 8 milyar metreküp doğalgaz karşılığı yıllık olarak 3.5 milyar dolar ithalattan kurtulacağı öngörülüyor.
Yaklaşık 20 milyar dolara mal olacak ve 2021’de hizmete girmesi planlanan santral sadece parasal getirileriyle konuşulmuyor tabii, çevreye vereceği zarar ve eksiklikleriyle de konuşuluyor.
Greenpeace’e göre Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer reaktörün ‘WWER-1200’ modeli daha önce hiçbir nükleer santralde denenmedi ve daha yüksek oranda radyoaktivite içeriyor.
Nükleer atık yakıt çubuklarının reaktör çevresindeki havuzlarda saklanması halinde bile en az 100 yıl geçse de canlılar için tehlikeli olabileceği belirtiliyor.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Cenk Levi, santralın en büyük zararı deniz ekosistemine vereceğini söyleyerek, “Ovacık Körfezi, Kuzeydoğu Akdeniz Bölgesi’nin verimli üreme ve beslenme alanlarından birisidir. Pek çok farklı balık türünün yumurta ve larvası akıntılarla o bölgeye taşınıyor. Nükleer santralda kullanılan arıtmanın ekosistem üzerinde büyük etkisi olacak” dedi. Levi ayrıca, Aktif olan Ecemiş Fay Hattı’nın jeolojik riskinin artığını belirterek, olası bir kazanın sadece Türkiye’yi değil, Doğu Avrupa’yı, Rusya’yı hatta Afrika’yı bile önemli derecede etkileyebileceğini söyledi.
Mersin’in toplam gelirinin yüzde 30’unu tarımdan ve tarıma dayalı sanayiden elde edildiğine işaret eden Cenk Levi, “Akkuyu’da kurulacak olan nükleer santral tarım ve tarıma dayalı endüstriye darbe vuracağı aşikâr. Nükleer santralda 2000-2500 kişi istihdam edilecek ama Mersin nüfusunun yüzde 30’u geçimin tarımdan karşılıyor” diye konuştu.
Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralde Rosatom şirketinin ÇED başvuru dosyasında yayımlanan verilerine göre, en yüksek istihdamın 2017 yılında 9620 personel olduğunu belirten Levi, “Projenin bitim yılı olan 2021 de ise 2138 kişi olarak belirlemiş. Yine aynı belgede 2017 yılında 9620 personelin 4528’in Rus uzman personeli olacağı ve 2021 yılında 2138 personelin, 1416 personelin Rus uzman olacağı öngörülüyor” dedi.
2021 yılında santralde sadece 722 Türk personelin çalışacağını ifade eden Levi, “Akkuyu’ya kurulacak 4.8 GW’lık -net 4 GW diyelim- nükleer santralin yerine 4 GW güneş paneline teşvik verilse, nükleer santralın –tüm yan hizmetleriyle birlikte– istihdam edeceği azami 2500 kişiye karşı 120 bin kişiye iş sağlanıyor. Almanya’da son on yılda yenilenebilir enerji sahasında 340 bin yeni iş yaratıldı. Nükleerde ise sadece 30 bin kişi çalışıyor” dedi.
Türkiye’de kurulması planlanan Akkuyu nükleer güç santralı dâhil olmak üzere diğer tüm nükleer santralların Türkiye’de düzenleyicisi ve denetlemekle yükümlü olan kurumun Türkiye Atom Enerji Kurumu (TAEK) olduğunu belirten Levi, “2002 yılına kadar Başbakanlık’a bağlı olan TAEK, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlandı. TAEK’in bağımsızlıktan uzak olan yapılanması ise hem nükleer santralın inşa aşamasında hem de kritik olan süreçlerinin güvenilirliğini şaibe altında bırakıyor. TAEK nükleer santral inşasında ne deneyimi ne de bu denetimi yapabilecek insan gücüne sahip” ifadelerini kullandı.
Küresel Eylem Grubu Sözcüsü Nuran Yüce, nükleer santralı inşa edecek Rosatom şirketinin şu anda Rusya Federal Savcılığı’nın soruşturması altında olduğunu söyledi. Yüce, “Şirketin teknolojik, ekonomik ve politik skandalları ayyuka çıkmış durumda. Şirket yolsuzlukla ve nükleer reaktörler için âdi malzeme satmakla suçlanırken, şirketin satın alma müdürü, makine yapım tesisi için düşük kalitede hammadde satın almak ve geriye kalan parayı kendinde tutmakla suçlanarak tutuklandı” dedi.
Dünyada yapılan çalışmalar doğrultusunda 1100 Mw’lık bir nükleer reaktörün maliyetinin asgari 6 milyar dolar olduğunu vurgulayan Nuran Yüce, “Rosatom şirketi Akkuyu’da inşa etmeyi planladığı dört adet 1200 Mwlik nükleer reaktörü 20 milyar dolar gibi gerçekçi olmayan bir bütçe ve her reaktör için beş sene gibi dünya ortalamalarının çok altında olan inşaat sürelerinde gerçekleştirmeyi planlıyor” dedi.
Nükleer santralın çalıştığı sürede en fazla 2000-2500 kişinin çalışabileceğini belirten Yüce, “Bu çalışacak kişilerin büyük bölümü kalifiye (mühendis) olmak zorunda. Çok büyük bölümü de Rusya’dan gelecek. Santralın çalışma süresi olarak belirlenen 50-60 yıl içinde en fazla 400 ila 700 kişiye istihdam sağlanmış olacak” diye konuştu.
Yüce, Eylül 2008’de ABD Kaliforniya eyaleti tarafından hazırlanan resmî rapora göre, Diablo Canyon nükleer santralının kurulduğu okyanus kıyısında 74 kilometre uzunluk ve 3 kilometre açıklıktaki yaklaşık 225 kilometrekarelik deniz alanında yaşayan balık türlerinin yüzde 10.8’ nin öldüğünün saptandığını belirtti.
» Almanya hükümeti yedi santralını kapattı ve 2022’ye kadar tüm nükleer santrallarını kapatacağını açıkladı.
» İsviçre, üç yeni nükleer reaktör planını iptal etti ve 2034 yılına kadar nükleer santrallarını kapatacağını açıkladı.
» Japonya, yeni reaktörlerin inşaatını iptal etti.
» Fukişima’da 250 milyar dolar zararı ödeyemeyen Tepco kamulaştırıldı.
» Çek Cumhuriyeti nükleer planlarından vazgeçti.
» Geçtiğimiz yıl İtalya’da yapılan referandumda halkın yüzde 95’i nükleere hayır dedi.
» Fransa ve Rusya’da nükleer istemeyenlerin oranı yüzde 83, Japonya’da yüzde 84.
» Şubat ayı içinde Tokyo’da binlerce nükleer karşıtı gösteri yaptı.
» Greenpeace’in Nisan 2011’de yaptırdığı araştırmaya göre Türkiyelilerin yüzde 64’ü nükleer santral istemiyor. Nükleeri güvenli bulmayanlar da yüzde 73.