İzmir Aliağa’da “aşk gemisi” olarak da bilinen “Pasific” adlı geminin sökümü sırasında 2 işçinin yaşamını yitirmesi güvenlik tedbirlerini yeniden gündeme getirdi. İşçiler, “Her gün gelen cenaze arabalarına alıştık. 3 liralık maskesi olmadığı için ölen işçiler var burada” diyerek isyan etti.
Dünyanın dört gemi söküm tesisinden birine ev sahipliği yapan Aliağa son olarak, “Quail Cruises” adlı firmanın işlettiği “Pacific” adlı kruvaziyerdeki 11 işçinin gazdan zehirlenmesiyle gündeme gelmiş, işçilerden Doğan Balcı ve Davut Özdemir hayatını kaybetmişti.
Hayatını kaybeden işçilerden Balcı’nın Bozköy’deki evi acının en yoğun yaşandığı ev. Tesislerde bakımcı olarak çalışan Balcı’nın 14 yaşındaki kızı Sevgi, babasıyla çekildikleri fotoğrafa her baktığında gözyaşlarına hâkim olamadı. Babasını geri istediğini söyleyen acılı kızı yakınları sakinleştirmeye çalıştı.
Baba Yalçın Balcı, oğlunun ölümüne sebep olan kazanın ihmaller sonucu geldiğini belirterek, “Ne olursa olsun oğluma bunu reva görenler karşılığını ödeyecek. Oğlum 1.500 lira maaşla çalışıyordu. Hukuki mücadelemizi vereceğiz” dedi.
Balcı’nın eşi Hatice Balcı ise, eşinin hayatının en güzel zamanlarında aralarından ayrıldığını ifade ederek, “Çalıştığı yerde hiçbir güvenlik tedbiri yoktu. Bunu defalarca kendisi de dile getiriyordu” diyerek eşinin 80 liralık bir gaz maskesi olmadığı için hayatını kaybettiğini söyledi.
Oğlunun bir gün öncesinde de zehirlendiğini söyleyen anne Saadet Balcı da “Hastaneye götürmeye bile gerek görmemişler. Bayram günü ocağımıza ateş düştü. Şimdi ne arayan var ne soran. Başsağlığı bile dileyen olmadı” sözleriyle anlattı acısını.
Aliağa’da bir söküm tesisini inceleyen ve işçilerle konuşan Milliyet gazetesinden Arif Balkan ve Yunus Dalgıç’ın haberi şöyle:
İçine girme şansı bulduğumuz bir gemi dönüşüm tesisinde işçilerin iş güvenliğinden yoksun çalışma koşullarıyla karşılaşıyoruz. Konuşma şansı bulduğumuz işçiler kendi ekipmanlarını kendileri almak zorunda kaldıklarını söyleyerek yaptıkları işin tehlikesinin farkında olduklarını belirtiyor. Konuştuğumuz bir işçi, 24 yıldır gemi söküm tesislerinde çalıştığını belirterek, “Gözümün önünde onlarca arkadaşımın öldüğünü gördüm. Gemi sökümü çaresiz kalanların yaptığı bir iş. Her gün gelen ambulanslara cenaze araçlarına alıştık artık. İş güvenliği diyorlar. Hiçbir işçi kendi güvenlik ekipmanlarını kendisi alır mı? Maskemi kendim aldım, eldivenimi kendim aldım. 3 liralık maskesi olmadığı için ölen işçiler var burada” diyor çaresizliğini anlatırken. Şantiyede kaynak işi yapan bir diğer işçi de taşeron işçi olarak çalıştıklarını belirterek, “Normalde 2 bin lira kazanıyorum. Ancak şirket bankaya asgari ücret yatırıyor, geri kalanını da elden veriyor. Geçtiğimiz mayıs ayında geminin iç kısımlarında çalışırken gaz sıkışması sonucu yüzüm yandı. Patronumun yanına gittim. ‘Kaza raporu alma, aramızda halledelim’ dedi. İşimden olma tehlikesi var. Tehdit eder gibiydi. Kabul etmek zorunda kaldım” diye konuştu.
Aliağa’da gemi söküm işçiliği işsizlerin hayata tutunabileceği belki de son çare. Tesislerde çalışan bin 500 işçinin büyük bir çoğunluğu ya işini kaybedenler ya da Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinden daha iyi bir hayat hayaliyle buraya gelenler. Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu temsilcisi Hasan Küçükşahin, memleketlerinden eş, dost, ahbap ilişkileriyle getirilen işçilerin işverenlerine karşı her zaman minnet duygusu güttüklerini belirterek, “Feodal ilişkilerin doğal yansıması sonucu meydana gelen kazalarda hayatını kaybedenlerin yakınları ya da uzuvlarını kaybedenler haklarını aramakta ısrarcı olmazlar. Yaşanan kazaların görmezden gelinmesine sebep olan en büyük etken budur” dedi.
22. dönem İzmir milletvekili ve bir dönem Aliağa Belediye Başkanlığı yapan Hakkı Ülkü, gemi söküm işçilerinin çalışma şartlarının uluslararası sözleşmelerle belirlendiğini belirterek Aliağa’nın bunların çok uzağında olduğunu söyledi. Ülkü, Ege Bölgesi’nin en büyük sanayi alanı olarak gösterilen Aliağa’da yaşanan kazalara müdahale edebilecek tam teşekküllü bir hastane bile yok. Dikkat ederseniz hayatını kaybeden birçok işçi hastaneye ulaştırılmaya çalışılırken yolda son nefesini veriyor” diye konuştu. Ülkü, ölümlü kazalar sonrası ailelere verilen paraların işverenler üzerinde kurulabilecek hukuki yaptırımların önüne geçtiğini vurguladı.