Hükümetin dershanelerin kapatılmasına yönelik düzenleme kararının ardından kamuoyuna yansıyan AKP –cemaat gerginliği, Gülen hareketinin içinde yer alan isimler arasında özeleştiri ve sorgulamaya yol açtı.
Taraf gazetesi yazarı Amberin Zaman bugünkü yazısında, Gülen hareketine yakın isimlerin, ‘Oda TV davasının cemaatin imajına darbe indirdiğini’ söylediğini belirterek, görüştüğü bir cemaat mensubunun Biz AKP’yi koşulsuz destekleme gafletinde bulunduk şimdi de yüce Allah bize bunun cezasını çektiriyor” ifadesine yer verdi.
Amberin Zaman’ın Taraf gazetesinin bugünkü (13 Aralık) sayısında “Genç Cemaatçiler Rahatsız” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Milliyet yazarı Kadri Gürsel 9 Aralık’ta yayımlanan köşesinde Oda TV davasını bir “operasyon” ve “fason bir Cemaat prodüksiyonu” olarak tarif etmiş “Cemaati hedef almak, birbirine benzemez bu sanıkların aralarındaki tek ortak hususiyet idi ” tespitinde bulunmuştu. Oda TV sanıklarından Ahmet Şık tutuklanırken “dokunan yanar” haykırışıyla durumu zaten gayet güzel özetlemişti. Hanefi Avcı, Nedim Şener ve daha niceleri, Fethullah Gülen Cemaati’ne “dokunan” bir şekilde “yanıyordu”.
Benzer görüşlere özellikle yabancı yayınlarda yer verdiğim için Cemaat’e yakın medyada sanki birileri düğmeye basmışçasına aleyhimde peş peşe yazılar çıkmaya başladı. Maksat sanki beni itibarsızlaştırarak, görüşlerimi değersiz kılmaktı.
Kırgınlığımı yakın bildiğim Cemaat üyeleriyle paylaşmıştım. Ancak o günlerde özellikle medyada görev alan Hareket’e yakın bazı isimler burunlarından kıl aldırmıyordu. Kibirlerinden geçilmiyordu. “Bizim kendimizi hiç kimseye anlatmaya ihtiyacımız yok” diyorlardı.
Hükümet ve kendi deyişleriyle “Hizmet hareketi” arasındaki kavganın gittikçe alevlendiği bugünlerde bakıyorum Hizmet mensupları kendilerini anlatma ihtiyacını yeniden duymaya başladılar.
Genç kuşak isimlerinden bazılarıyla görüşme fırsatım oldu. Şu kadarını söyleyebilirim; varılan noktadan son derece rahatsızlar. 99 yılından beri aşina olduğum Hareket’te ilk kez bu kadar açık ve samimi bir özeleştiriye, sorgulamaya tanık oldum. Oda TV davasının Cemaat’in imajına indirdiği darbeyi rahatlıkla itiraf edebiliyorlar.
“7 Şubat krizine, yani Hakan Fidan’ın ifadeye çağırılmasından sorumlu savcının bizimle alakası olduğunu kim nereden bilebilir, öyle olduğunu varsayalım, bu Hizmet hareketinin tüm bireylerini bağlamaz ki ” diyor birisi. Ve ekliyor: “Yüz binlerin gönül verdiği bir Hareket’ten söz ediyoruz. Arada çürük elma çıkması kaçınılmaz.”
“Erdoğan’a asla bir daha” oy vermeyeceklerini belirten bazı genç kuşak isimler AK Parti’yle birlikte artık anılmamanın Hizmet için çok da faydalı olacağını savunuyorlar. İçlerinden birinin ifadesiyle “2010 yılından sonra AK Parti’nin otoriterliğe doğru savruluşları, dış siyasetteki vahim hataları bir şekilde bizlere de mal oluyordu ”. Bana en ilginç gelen cümlelerden biri şu oldu: “Biz AK Parti’yi koşulsuz destekleme gafletinde bulunduk şimdi de yüce Allah bize bunun cezasını çektiriyor.”