Türkiye’nin 81 ilinde binlerce genç tarafından kurulan Genç Meclis, Türkiye’nin “Gençlik Durumu Raporunu hazırladı. Rapora göre, kayıt dışı çalışanların büyük bir bölümünün gençler olduğu, özellikle hizmet, tekstil gibi bazı sektörlerin kayıt dışı çalışan işçilerin neredeyse tamamını gençlerin oluşturduğu ortaya çıktı. Genç Meclis, çalışmalarına hızla başlarken Türkiye’nin 81 ilinde yaptığı araştırma sonucunda Türkiye’nin Gençlik Durum Raporu’nu hazırladı. Söz konusu rapora göre gençlik, önündeki problemler nedeniyle geleceği düşünemez hale getirilirken, aldığı eğitim de yetersiz bulunuyor. Rapora göre, 15 yaşındaki gençlerin yüzde 32’sinin okuduğunu anlamadığı, yüzde 52’sinin basit matematiksel problemleri dahi çözemediği belirtilerek, bu durumun nedeni olarak ÖSS mantığıyla “şıklardan giderek matematik sorusu çözmeye çalışan “lise gençliğinin yetiştirilmesi olduğu kaydedildi. Liselileri zorlayan durumun matematik ya da bilim olmadığı belirtilen raporda, verilen eğitimin “öğrenmeye değil, yarışmaya dönük olduğu ifade edildi. Sanatsal beceriler ‘karın doyurmuyor’ Oyuncu, heykeltıraş, müzisyen, dansçı gibi mesleklerin “meslek olarak kabul görmediği kaydedilen raporda, bu durumu yaratan en önemli unsurun hükümetlerin sanata önem vermemesinden kaynaklandığı vurgulanıyor. İşsizliğin yüksek olduğu bu dönemde meslek olarak sanatçılığı seçmenin “zor ve cesur bir durum olarak gösterilen raporda, sanatçıların üretim imkânları olmadığı gibi güvencelerinin olmadığı kaydedildi. Politikalar nedeniyle sanatsal becerilerin daha da önemsizleştiği ifade edilen raporda, gençlerin de “karın doyurmaması nedeniyle sanatçılık mesleğine ilgisinin azaldığı belirtiliyor. Söz konusu politikalar nedeniyle de kültürel anlamda ilerleme kaydedemeyen Türk toplumunun, gün geçtikçe resme, heykele, baleye ve birçok sanat yapıtına daha duyarsız olduğu vurgulandı. Raporda kültürel, sanatsal ve sportif gelişimin de ortaöğretim okullarında çok düşük kaldığı belirtilerek, “Birçok lisede resim ve müzik dersleri verilmiyor. Ya da bu dersler, gençlerin ‘100 tane daha ÖSS sorusu’ çözmelerine yarayan bir ‘etüt saati’ olarak görülüyor denildi. Lise son sınıflarda okuyan öğrencilerin ikinci dönemin son iki ayında türlü yollarla okula gitmediğine de dikkat çekilen raporda, dershaneye gitmenin ise bir zorunluluk haline geldiğine dikkat çekildi. “Gençler sınavlarla kuşatıldı” Eğitimde önemli eşitsizliklerin olduğu kaydedilen raporda şu tespitlerde bulunuldu: “En düşük sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin yüzde 51’i meslek liseleri ve çok programlı liselere devam ederken yüzde 5’i Anadolu Lisesi’ne gidebiliyor. En yüksek sosyo ekonomik düzeydeki öğrencilerin sadece yüzde 3’ü meslek liseleri ve çok programlı liselere giderken, yüzde 49’u Anadolu liselerinde eğitim görüyor. Annenin tek ebeveyn olduğu hanelerde kız çocuklarının ilköğretime katılım oranı yüzde 38, ortaöğretime katılım oranı yüzde 69 daha düşük. Babası bir yıl daha fazla eğitimli erkek çocuklarının ortaöğretimde eğitime katılım olasılık oranı yüzde 15, kızlarınki yüzde 10 daha yüksek. Gelirinin yarısından fazlası tarımdan gelen hanelerde kızların eğitime katılım olasılığı yüzde 19 daha düşük. Zorunlu ilköğretimde yüzde 100 okullaşma hala sağlanabilmiş değil. Bölgeler arası farklar artıyor. Güneydoğu Anadolu’nun kırsal kesiminde yaşayan bir kız çocuğunun ilköğretime erişim olasılığı yüzde 48-52. Üniversiteden mezun olan öğrenciler kendi alanlarında iş bulamamak gibi sorunlardan muzdaripken aslında iş arama hakkına dahi sahip olamayabiliyor. Yetkin mühendislik, stajyer avukatlık uygulamaları bir taraftan, Tıpta Uzmanlık Sınavı, KPSS başka bir taraftan mezunları kuşatmaktadır." ‘İşsizlik öğretmen adaylarını vuruyor’ Eğitim Fakülteleri ve Fen Edebiyat Fakülteleri öğrencilerinin en büyük sorununun işsizlik olduğuna dikkat çekilen raporda, iki yüz bin öğretmen adayının işsiz olarak atama beklediğine işaret edildi. Genç öğretmenlerin yoğun işsizlik nedeni ile hiçbir güvencesi ve geleceği olmayan sözleşmeli öğretmenliğe “razı" bırakıldığı vurgulanan raporda, “Fen Edebiyat fakültelerinin bazı bölümlerinin mezunları ise formasyon alarak yani iki yıl daha öğrenciliğe devam ederek öğretmenlik hakkı kazanabilmektedir. Başka bir iş bulma şansı olmadığı içinde genelde bu yola başvurulmaktadır. Böylelikle yükselen işsizlik rakamlarının bir parçası olarak öğretmenler özel dershanelerde çok ağır koşullarda düşük ücretle çalışmak zorunda bırakılmaktadır" denildi. Gençlerin önünde engel: Harç İlk olarak 1984 yılında alınmaya başlanan öğrenci “katkı paylarının başlarda cüzi bir miktarda olduğu anımsatılan raporda, 2008 yılına gelindiğinde ise bu katkı paylarının çok yüksek miktarlara ulaştığı ve gençliğin yüksekokul okumasının önünde büyük engel teşkil ettiği belirtildi. 2005 yılında Manisa Celal Bayar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencisin harç parasını ödeyemediği için intihar ettiği, geçen ay da Gaziantep Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü öğrencisinin harç parasını ödeyebilmek için Gaziantep’te bir kuyumcuyu soyduğu anımsatılan raporda, harcını ödeyemediği için üniversiteden atılan veya fiili olarak okuyan ancak üniversite hizmetlerinden yararlanmayan öğrencilerin de olduğuna işaret edildi. Öğrencilerin indirimli harç ödemesini sağlayan katkı kredilerinin ise kısa vadeli bir çözüm olduğu kaydedilen raporda, kredi almaya başlarken imzalanan binlerce TL’lik senetlerin öğrencileri büyük bir borcun altına soktuğu belirtildi. Yurtkur’dan düzenli olarak öğrenim ve katkı kredileri alan bir öğrencinin okulu bitirdiğinde devlete yaklaşık 9 bin TL borçlu olduğu anımsatılan raporda, ödenmeyen her yıl bu borcun “diplomalı işsizler" düşünüldüğünde ciddi bir oranda artarak sıkıntı yarattığı vurgulandı. Genç işçiler kayıt dışı Raporda, askerliğini yapmadan çalışma yaşamına giren işçilerin kayıt dışı çalışmaya mahkum edildiği, bekar kızların ise sadece çeyiz parasına çalıştırıldığı ifade edilerek, bu durumun toplumda yaygın olarak kabul gördüğüne de dikkat çekildi. Genç işçilerin, hizmet, tekstil gibi bazı sektörlerde kayıt dışı çalışan işçilerin neredeyse tamamını oluşturduğu belirtilen raporda, “İşsizlerin sayıca fazla olmasının kayıt dışı çalışmayı kolaylaştırması, çalışma yaşamına ilk kez giriş yaparken kayıtlı çalışmanın işçiler açısından önemsenmemesi, günlük çıkarlarını düşünen işçiler açısından telafisi mümkün olmayan gelişmeleri barındırıyor" denildi.