Genelkurmay: Kozmik odada suikast planı çıkmadı

Genelkurmay: Kozmik odada suikast planı çıkmadı

T24- Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı birimlerinden Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki ''kozmik oda''da yapılan aramalarda, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı hedef aldığı öne sürülen suikast planı iddialarıyla ilgili bir bulguya rastlanmadığı açıklandı.Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, ''basın bilgilendirme'' toplantısında, ''güvenlik prensibi ihlal edildiği için'' hazırlanması yıllar süren planların deşifre olduğunu söyledi. Çubuklu, şunları söyledi:“Seferberlik Bölge Başkanlığı kurumsal olarak kendisine verilen görevi yapmaktadır. Devlet sırrı niteliğinde olan bazı planlarla ilgili olarak güvenlik prensibi ihlali olmuştur. Mevcut usuller gereği uzun yıllar büyük emek verilerek hazırlanan ve geliştirilen söz konusu planlar geçerliliğini kaybetmiştir. Bu nedenle bu planlar iptal edilecektir."

'Görev alanı dışında faaliyete rastlanmadı'Çubuklu, ''Arama tutanağındaki bilgiler doğrultusunda Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nın görev ve yetki alanı dışında bir faaliyetinin tespit edilemediğini ifade etmemiz mümkündür'' dedi.

'Dosyalar askeri mahkemelere gönderilmeli'Çubuklu, askere sivil yargı yolunu açan düzenlemenin iptali ile ilgili olarak ''Savcılıklarda soruşturması devam eden ve dava aşamasında olanlarla ilgili değerlendirme mahkemelerince yapılıp askeri mahkemelere gönderilmesi gerekiyor'' dedi.

Genelkurmay brifinginin detayları

Genelkurmay Başkanlığı basın bilgilendirme toplantısı, Genelkurmay Karargâhı'nda yapıldı.

Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda 25 Aralık 2009 tarihinde başlayan aramanın 20 Ocak 2010 saat 15.30'da bittiğini anımsattı.

Kamuoyuna 19 Aralık 2009'da "suikast iddiaları" olarak yansıyan olaya ilişkin bilgi veren Tuğgeneral Çubuklu, bu tarihte Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne "iki araç içerisinde şüpheli şahıslar bulunduğu ve Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç'a saldırıda bulunabilecekleri" şekline ABD üzerinden ihbar geldiği şeklinde haberlerin basında yer aldığını, terörle mücadele ekiplerinin olay yerine intikal ettiğini ve araç içindeki kişilerin "asker olduklarını ifade etmelerine ve kimlik göstermelerine imkan verilmeden" üst aramasının gerçekleştirildiğini anlattı.

Cumhuriyet Savcısı bulunmadan arama

Araçtaki 2 kişinin asker olduklarını ifade etmeleri üzerine, konunun Merkez Komutanlığı'na iletildiğini ve Cumhuriyet savcısının yazılı arama talimatı sonrasında şahıslarda ve araçlarda arama yapıldığını ifade eden Çubuklu, Cumhuriyet savcısının hazır bulunmadığı aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığını kaydetti.

İlgili savcının talimatıyla bu asker kişilerin evlerinde Cumhuriyet savcısı nezaretinde Merkez Komutanlığı ekiplerinin arama yaptığını, konutlardaki bilgisayar, cep telefonları, bazı CD ve notlara el konulduğunu belirten Çubuklu, buradaki kontrollerde de gözle tespit edilen herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığını, bu aşamada şüpheli olan asker kişilerin iş yerlerinde arama yapmaya yönelik talebin Cumhuriyet savcısı tarafından gelmediğini söyledi.

Çubuklu, yaşananların ardından iki subayın serbest bırakıldığını ve günlük yaşamlarına döndüklerini belirterek, 19-20 Aralık 2009 gecesi yaşanan gelişmelerden 5 gün sonra olayın "medyada farklı şekilde yer alması, yeterli bilgiye sahip olmadan verilen demeçlerdeki maksatlı saptırmalar nedeniyle" Genelkurmay Başkanlığının 23 Aralık 2009 tarihinde bir açıklama yaptığını hatırlattı.

'Bu süreçte belli bir algının oluşmasına çalışılmıştır'

Konuya ilişkin yapılan çeşitli değerlendirmelerin ardından "sürecin, şüpheli gözüken personelin çalıştığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nın sorgulanmasına zemin hazırlayacak bir istikamete yönlendirilmeye çalışıldığını" ifade eden Tuğgeneral Çubuklu, "Bu konuda çok sayıda abartılı, saptırılmış haber ve yorum basın-yayın organlarında yer almıştır. Bu haberlerle, özellikle kamuoyunda belirli bir algının oluşmasına çalışılmıştır. Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda görevli sekiz personelin gözaltına alındığına dair ilgili savcılık talimatı Merkez Komutanlığı'na ulaşmış, daha sonra ise bu kişilerin görevli olduğu askeri mahalde arama yapılacağı faks ile bildirilmiştir" dedi.

Çubuklu, "Bu savcılık talimatı doğrultusunda gerekli hazırlıklara başlanmıştır. 25 Aralık 2009 Cuma günü saat 19.30'da ilgili Cumhuriyet savcısı diğer savcılar ile birlikte Seferberlik Bölge Başkanlığı'na gelerek özel bölümler hariç aramaya başlamışlardır. Arama bölgesinde sadece Merkez Komutanlığı yetkilileri, askeri savcı, arama yapılan Bölge Başkanlığı sorumluları bulunmuş, bunun dışında ne Genelkurmay, ne de Emniyet Müdürlüğü'nden hiç kimse bulunmamıştır. Bölge Başkanlığı'nın diğer bütün odalarında ve müştemilatında 5 savcı nezaretinde arama yapılmış ancak sıra özel odalara geldiğinde Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 125. maddesi gündeme gelmiştir" diye konuştu.

Hâkimin özel odalarda arama yapma ısrarı

Tuğgeneral Çubuklu, asker hukukçuların arama yapan savcıya CMK'nın 125. maddesi gereği "devlet sırrı niteliğindeki evraka kimin hangi şekilde bakabileceğini" hatırlatması üzerine ilgili savcının özel odaya girmediğini belirtti. Bunun üzerine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla nöbetçi hâkimin arama mahalline geldiğini ve "hâkimin aramadaki ısrarını sürdürmesi ve yeni bir mahkeme kararı alınması üzerine" özel odalarda aramanın başladığını kaydetti.

Tuğgeneral Çubuklu, "Silahlı Kuvvetler'in çekinecek ve saklayacak hiçbir şeyi olmadığını göstermek, art niyetli kişi ve grupların, özellikle de bilinen bazı medya organlarının 'bazı şeylerin üzeri örtülüyor, bilgi-belge kaçırılıyor' tarzı hezeyanlarına fırsat vermemek maksadıyla, mahkeme kararına hemen itiraz edilmeyerek hâkimin inceleme yapmasına karşı çıkılmamıştır" dedi.

Seferberlik Bölge Başkanlığı'ndaki aramanın "suikast girişimi" iddiasıyla başlayıp gözaltına alınan kişilere "silahlı örgüt kurmak ve yönetmek, örgüt faaliyeti çerçevesinde hükümete karşı suça teşebbüs ettikleri" suçlamasının yöneltildiğine işaret eden Çubuklu, gözaltına alınan 8 askeri personelin 5'inin savcılık tarafından, 3'ünün de çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldıklarını anımsattı.

Aramanın durdurulması talepleri

Çubuklu, Genelkurmay Başkanlığı'nın, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin aramaya ilişkin kararına itiraz ederek, "devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belge-kayıtların hâkim tarafından incelenmesine yönelik arama kararının hukuka aykırı olduğu nedeniyle, bu kararın kaldırılması, devam etmekte olan incelemenin derhal durdurulması, inceleme işlemlerinde elde edilen belge ve evrak, elektronik ortamdakiler dahil hazırlanan tutanağın imhasına karar verilmesini" talep ettiğini söyledi.

Tuğgeneral Çubuklu, "Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'ndan gelen itirazları incelemiş ve verdiği kararla, hâkimin özel bölümlerde arama yapabileceğini ancak inceleme yapamayacağını, bu arama işleminin sadece CMK'nın 119. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak soruşturma konusu fiille sınırlandırılması ve soruşturmanın niteliği, arama yapılan yerin özelliği ve yapılacak işlemlerin kapsamı gibi nedenler de gözetilerek aramanın en kısa sürede tamamlanarak sonuçlandırılması, arama tamamlandığında tutulacak tutanağın sadece soruşturma konusu delillerle ilgili bilgi ve belgelerle sınırlı tutulması karara bağlanmıştır. Ancak bu karar da sorunu tam olarak çözememiştir. Genelkurmay Adli Müşavirliği tarafından tekrar bir yazı ile mahkemeden 'arama' ile 'inceleme' arasındaki farkın ne olduğu sorulmuştur. Eş zamanlı olarak hâkime, özel odada arama daveti yapılmış ve böylece bir engelleme olmadığı ortaya konulmuştur. Hâkim tarafından 4 Ocak 2010 Pazartesi günü arama/incelemeye kaldığı yerden devam edilmiştir. İkinci itiraz üzerine mahkemece 'verilen karar açıktır' gerekçesiyle ayrıca bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir" dedi.

'Güvenlik prensibi ihlal edildi, planlar iptal'

Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nın kurumsal olarak kendisine verilen görevleri yaptığını vurgulayan Tuğgeneral Çubuklu, aramalar nedeniyle "devlet sırrı" niteliğindeki bazı planların "güvenlik prensibi"nin ihlal edildiğini, bu nedenle geçerliliğini yitiren planların iptal edileceğini söyledi.

Olayların abartılarak, çarpıtılarak ve ön yargılı ifadelerle kamuoyuna verildiğini, "amacın Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı oluşturulmaya çalışılan olumsuz algıyı güçlendirmek ve toplunun geneline yaymak" olduğunu ifade eden Tuğgeneral Çubuklu, konunun "karargâha baskın" gibi abartılı ifadelerle aktarıldığını, tüm birlik ve karargâhlarda rutin bir işlem olan evrak imha işleminin de "tüm belgeleri yaktılar" şekilde kamuoyuna sunulmaya çalışıldığını belirtti.

Tuğgeneral Çubuklu, aramayı yapan hâkimin de takip edildiğine ilişkin haberlerin de dikkat çekici olduğunu ifade ederek, "Olayın oluş şekli görüntülü olarak medyada yer almıştır. Buradaki en önemli husus ise durdurma işlemiyle birlikte haberin bir kısım medyada anında görüntülü haber olarak yer almasıdır. Yine 19 Aralık'taki olayda olduğu gibi bir haber ajansı, olay yerine herkesten önce gelmiş ve görüntüleri çekerek medyaya dağıtmıştır. Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan inceleme sonucunda, söz konusu askeri personel, aynı gün saat 22.00 civarında serbest bırakılmıştır. Olay, yine bazı basın-yayın organlarında çarpıtılmış ve söz konusu personelin 'kamufle edilmiş askerler olduğu' gibi gülünç iddialara yer verilmiştir. Bu olaya askeri yargının görev alanı kapsamında bakıldığında, yargı sürecinin işleyişine karışmamakla beraber, özellikle arama tutanağındaki bilgiler doğrultusunda Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nın görev ve yetki alanı dışında bir faaliyetinin tespit edilemediğini ifade etmemiz mümkündür. Bu süreçte yaşananlar, TSK'nın hukuka olan saygısının en açık göstergesidir. TSK, önümüzdeki süreçte de bu kirli oyunları tezgahlayanların ve kendisini bir suç örgütüymüş gibi göstermek isteyenlerin, kafalarındaki ön yargılardan sıyrılamayarak mesnetsiz suçlamalarına devam edeceklerinin bilincindedir. TSK'nın hiçbir birimi kurumsal olarak yasa dışı bir faaliyetin içinde olmamıştır ve bundan sonra da olması mümkün değildir. Her kurumda olabileceği gibi, eğer bireysel hata yapan ya da suça bulaşanlar varsa, yetkili yargı mercileri gereğini yapacaklardır. Bu inançla, TSK eskiden olduğu gibi gelecekte de tüm faaliyetlerini kendisine verilen yetki ve yasalar çerçevesinde sürdürmeye devam edecektir" dedi.