Emekli Org. Şener Eruygur’dan ele geçirilen Genelkurmay görüşme zabıtlarında, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Org. İlker Başbuğ’un Ömer Dinçer ve Ömer Çelik hakkında sert eleştiriler getirdiği, Erdoğan’ın da ‘Sizinle görüşsünler, orta yolu buluruz’ dediği görülüyor Milliyet'in haberine göre; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2004 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve kuvvet komutanlarıyla Genelkurmay’da yaptığı görüşmenin zabıtları, Ergenekon ek klasörleri arasından çıktı. Emekli Orgeneral Şener Eruygur’dan ele geçirilen belgeler arasında bulunan tutanaklar, “Başbakan’la yapılan görüşmenin zabıtları, 15 Ocak 2004” başlığını taşıyor. Zabıtlara göre komutanlar adına konuşan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, hükümetin icraatlarını ve Erdoğan’ın söylemlerini değerlendiriyor. Başbuğ, ayrıca Başbakan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan tarafından yazılan “Muhafazakâr Demokrasi” kitabına, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’e ve AKP milletvekili Ömer Çelik’e ağır eleştiriler yapıyor. Daha sonra söz alan Erdoğan da Başbuğ’un eleştirilerine cevap verdikten sonra kendi şikâyetlerini dile getiriyor. “Bazı konularda bizi üzen ifadeler oldu. Mesela siz devamlı AKP dediniz. Halbuki partinin kuruluş kayıtlarındaki ismi AK Parti’dir” diyen Erdoğan, Çelik ve Dinçer ile ilgili eleştirilerle ilgili olarak da, “Size gelsinler, görüşsünler, orta yolu buluruz” diyor. ‘Muhafazakâr Demokrasi’ kitabı Tutanaklarda, Başbuğ’un Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan tarafından yazılan ve “AKP’nin siyasi manifestosu” olarak değerlendirilen “Muhafazakâr Demokrasi” isimli kitaba çok ağır eleştiriler yönelttiği görülüyor. Tutanaklara göre Başbuğ, kitabın çeşitli sayfalarında yer alan ve AKP’nin laiklik anlayışını belirten bölümlerle ilgili olarak, “Anayasa’daki laiklik anlayışı ile AKP’nin laiklik anlayışı arasında fark vardır” diyor. Başbuğ ayrıca, AKP’nin laikliği “dindarları esas alacak şekilde” yorumladığını da ifade ediyor. Başbuğ: Demokrasi araç mı? Tutanaklara göre Başbuğ, Erdoğan’ın danışmanı ve AKP milletvekili Ömer Çelik’in 2003’te yayımlanan bir yazısından da alıntı yaparak Çelik’in ifadelerinin ABD’nin “ılımlı İslam” tanımı ile paralellik gösterdiğini vurguluyor. Başbuğ, “Ilımlı İslam modelindeki, Anayasa’nın laiklik anlayışı ve cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı olduğunu düşünüyor ve sınırsız demokrasiyi bir araç olarak mı gördüğünüzü merak ediyoruz” diyor. Başbuğ, Ömer Dinçer’in makalesiyle ilgili ise şöyle konuşuyor: “Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer bir makalesinde, ‘İslam bir hayat tarzıdır ve hayatın bütün yönlerini kapsayan bir sistemdir’ şeklinde tanımlamakta ve iki İslami hareketi kültürel öncelikli İslami hareketler ve siyasi öncelikli İslami hareketler olarak ifade etmektedir. Siyasi öncelikli İslami hareket olan Refah Partisi ile kültürel öncelikli İslami hareket olan Fethullah Gülen, Nurculuk, Süleymancılık gibi tarikatların birleşerek, laikliğin İslam’la bütünleşmesini ve cumhuriyetin İslami bir düzene sokulmasını siyasal İslam modelinin gerçekleşmesini öngörmektedir. Dinçer’in bugünkü uygulamaları da bu düşüncelerinin geçerli olduğunu doğrulamakta olup, ‘Ömer Dinçer’in arkasındayım’ şeklindeki açıklamanız düşündürücüdür, bu açıklama sizin ‘Değiştim’ açıklamanızla bir çelişkidir.” Tutanaklara göre Başbuğ’un ardından söz alarak eleştirilere cevap veren Erdoğan, Dinçer’i savunarak, “Kendisi bir bilim adamıdır. Yorumları o açıdan ele alınmalıdır. Kendisinden millet istifade etmektedir” diyor. Erdoğan ayrıca bir öneride bulunarak, “Ömer Dinçer ve Ömer Çelik size gelsinler, sizinle görüşsünler, orta yolu buluruz” diyor. ‘Dinçer’in konuşması korkunç’ Erdoğan’ın ardından tekrar söz alan Başbuğ, Dinçer’le ilgili eleştirilerini tekrarlayarak, “Siz yaptığı konuşmanın tamamı olan 7 sayfayı okudunuz mu? Kabul edilemez korkunç hususlar ihtiva ediyor. Bilim adamı vasfının çok ötesinde bir söylemdir. ‘Düşüncelerimin arkasındayım’ ifadesi çok düşündürücüdür. Genelkurmay olarak düşüncelerimizi sunduk, takdir sizindir” diyor. ‘Erdoğan’la yemeğe gittik, işi sulandırdık’ Tutanakların sonunda ise görüşmeye katıldığı anlaşılan bir komutanın şöyle bir notu bulunuyor: “Biz adama ‘Bakın Sayın Başbakan, biz sizi dinci bir parti olarak görüyoruz. Yaptığınız her işlemde de bu faktörü arıyoruz, bu nedenle size itimadımız yok’ diyemedik. Bence bir gün önce aldığımız konuşmama kararı yanlıştı. Adam bize kendi bildiklerini anlattı ve tartışmadık bile. Bu toplantıdan çıkınca yemeğe gittik. Böylece işi de iyice sulandırmış olduk. Yemekte doğal olarak sohbete başladık ve adam da yemekten ayrılırken bizim sorunlarımızı dinleyip ve onlara çözüm bulmayı vaat eden bir siyasetçi kimliğiyle ayrıldı.