T24 - Genelkurmay Başkanlığı, AKP Hükümeti'ne karşı komploya varan girişimler öngören “İrticayla Mücadele Eylem Planı”yla ilgili olarak, belgede Albay Durmuş Çiçek'in ıslak imzasının saptanmasının ardından ikinci bir soruşturma başlatıldığını açıkladı. Belgenin basına sızdırılması konusunda soruştuma makamlarını eleştiren ve yargısız infaz yapıldığını belirten Genelkurmay ''yeni delil mi yaratılmaya çalışılıyor'' kuşkusunu da dile getirdi.
Genelkurmay Başkanlığı, 12 Haziran'da Taraf gazetesinin manşetinde ''AKP ve Gülen'i bitirme planı'' başlığıyla yayımlanan "İrticayla Mücadele Eylem Planı" belgesinin orijinalinin Ergenekon savcılarına gönderildiği ve konuyla ilgili 6 askerin ifade vermeye çağrıldığı yönündeki haberler üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan açıklamada, "Şayet ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğu" vurgulanarak, "Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanmasının dahi mümkün olduğuna" dikkat çekildi.
"Bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz" denilen açıklamada, "Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılması, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemlerinin önlenmesi ve faillerinin cezalandırılmalarının" gereği üzerinde duruldu. 'Gelinen nokta vahimdir'
"Belirtilen bu hususların, hukuk devletinin olmazsa olmazlarından" olduğu ifade edilen açıklamada, "Bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir" değerlendirmesine yer verildi.
Genelkurmay Başkanlığı'nın duyurusunda, 23 Ekim'den itibaren medyada, "İrticayla Mücadele Eylem Planı"na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başladığı belirtildi.
Söz konusu planın 12 Haziran'da medyada gündeme getirilmesinin ardından aynı gün Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nca soruşturmaya başlanıldığı anımsatılan duyuruda soruşturmanın 24 Haziran'da sonuçlandığı ve sonuçların kamuoyuna açıklandığı kaydedildi.
"Soruşturmanın, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki cumhuriyet başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütüldüğünün" ifade edildiği açıklamada, askeri savcılığın yasalar çerçevesinde tüm hususları incelediği ve hükme bağladığı bu karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşıldığı belirtildi. 'Albay Çiçek Genelkurmay'dan uzaklaştırıldı'
Genelkurmay açıklamasında şunlar kaydedildi: "Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur. Soruşturma devam ettiği sırada, Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek, bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargâhı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu'nda geçici olarak görevlendirilmiş, 4 Eylül 2009 tarihinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhına atanmıştır.
Sayın Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009 tarihindeki iletişim toplantısında şu açıklamaları yapmıştır; 'Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır.' 'Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz.' 'Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta (26 Haziran 2009) iddia edilenin bir belge olmadığını bize göstermektedir.' 'Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir." 'Ne amaçla sızdırıdı, yeni delil yaratma çabası mı?'
Açıklamada, 'bugün gelinen süreçte ise konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığı'nca, bugün saat 13.30'da soruşturmaya başlanılmasının sağlandığı" belirtilerek şöyle devam edildi:"Şayet ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir.
Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz.''
'Sızdıranlar cezalandırılmalı'''Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır. Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir. Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir."
TSK'nın internet sitesinden yapılan açıklamanın tam metni şöyle:1. 23 Ekim 2009 tarihinden itibaren medyada, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başlamıştır.
2. Söz konusu planın 12 Haziran 2009 tarihinde medyada gündeme getirilmesini müteakip, hemen aynı gün saat 10:50’de Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca soruşturmaya başlanılmıştır.
3. Başlatılan soruşturma, 24 Haziran 2009 tarihinde, 12 gün sonra sonuçlanmış ve sonuçlar kamuoyuna açıklanmıştır.
4. Soruşturma, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür.
Askeri Savcılık, yasalar çerçevesinde tüm hususları incelemiş ve bir karara ulaşmıştır.
Askeri Savcılık tarafından verilen karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşılmıştır. Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur.
5- Soruşturma devam ettiği sırada, Dz.P.Kur.Alb. Dursun ÇİÇEK; bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargahı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu’nda geçici olarak görevlendirilmiş, 4 Eylül 2009 tarihinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına atandırılmıştır.
6. Sayın Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009 tarihindeki iletişim toplantısında aşağıdaki açıklamaları yapmıştır:
a. "Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır."
b. "Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz."
c. "Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta (26 Haziran 2009) iddia edilenin bir belge olmadığını bize göstermektedir."
ç. "Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı vermiştir. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir."
7. Bugün gelinen süreçte ise, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13:30’da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır.
8. Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir.
Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz.
Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır.
Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir.
9. Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir.