Genelkurmay’ın İnternet Andıcı davasına bakan mahkemeye gönderdiği hard diskte çok önemli detaylar var. 30 Ağustos 2007’de Harekât Başkanlığı için hazırlanan bilgi notunda hükümete müdahale şartlarının olgunlaşmadığı belirtiliyor. Bu sebeple muhtemel bir darbe için siyasî istikrarsızlık ve ekonomik gerilemeye ihtiyaç olduğu vurgulanıyor.
Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine Genelkurmay tarafından gönderilen hard disklerde önemli bilgiler yer alıyor. Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nın Harekât Başkanlığı için hazırladığı bilgi notunda AKP hükümetine müdahalenin şartları analiz ediliyor. Mevcut durumda silahlı veya silahsız bir müdahalenin yapılamayacağı vurgulanıyor. “Muhtemel bir darbe için ülke ekonomisinin gerilemesi ve istikrarsızlığın oluşması beklenmeli.” ifadeleri kullanılıyor.
Kara propaganda yöntemiyle hükümeti devirmeyi amaçlayan ‘İnternet Andıcı’ davasına girecek yeni deliller çok çarpıcı. Ülke gündemi, hükümet politikaları ve Ergenekon terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturmaya dair değerlendirmelerin yer aldığı bilgi notunda siyasete müdahalenin yol haritası çizilmiş. AKP’nin yüzde 47 oyla ikinci defa iktidara geldiği 22 Temmuz 2007 seçimlerinden 1,5 ay sonra hazırlanan bilgi notunda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) mevcut durumda hükümeti hedef alan yaklaşımlardan uzak durması tavsiye ediliyor. AK Parti’nin toplum desteğini kaybetmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca “Merkezî güçlerle uyum içerisinde bulunmadan yapılacak bir müdahalenin faturası ağır olur.” uyarısı yapılıyor.
Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ‘İnternet Andıcı’ ile ilgili talebi üzerine Genelkurmay tarafından gönderilen hard disklerin incelemesinde ilginç detaylar ortaya çıktı. Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nın Harekât Başkanlığı’na hazırladığı bilgi notunda muhtemel bir darbenin yapılabilmesi için ülke ekonomisinin gerilemesi ve istikrarsızlığın oluşması için beklemek gerektiği ileri sürülüyor. Söz konusu bilgi notunda şu ifadeler yer alıyor: “Silahlı veya silahsız olmayan yöntemlerle (28 Şubat tarzı) AKP’nin yönetimden uzaklaştırma koşulları mevcut değildir. 22 Temmuz seçimleriyle AKP biçimsel demokrasinin kurallarına uygun olarak (meşru yöntemlerle) iktidara gelmiştir.”
Naip Hakim Hüsnü Çalmuk tarafından hazırlanan raporunun ‘Dönemsel İnceleme Raporları, Hükümet Politikaları ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütü Soruşturmalarına Yönelik Hazırlanan Bilgi Notları’ başlıklı 6. bölümde hard disklerden çıkan 15 belge incelenmiş. Raporun eklerine giren ve Naip Hakim Çalmukoğlu’nun 35 numaralı belge diye rapora eklediği bilgi notunun Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi’nde hazırlandığı belirtiliyor. Belgenin hangi bilgisayardan çıktığı bilgisi de yer alıyor. Buna göre belge, Hazir_Sol/611492_0301/611492_0301\\611492_0301_03Nis/ Kisisel/Kisisel/ Diger değerlendirmeler/30.8.2007 çalışması isimli belgede kayıtlı.
Genelkurmay Karargâhı’ndaki bilgisayarların hard disklerinde yapılan incelemede ortaya çıkan diğer bilgi notlarında da, darbe şartlarının olgunlaşması için AKP hükümetinin toplum desteğini kaybetmesi gerektiği vurgulanıyor. Bunun için de ekonomik istikrarsızlığa ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.
TSK’nın, dönem itibarıyla merkezî güçlerle uyum içerisinde bulunmadığı ve ittifak ederek hareket etmediği üzerinde duruluyor. Merkez güçlerle ittifak edilmeden yapılacak bir müdahalenin TSK’ya çok ağır bir şekilde fatura edileceği ve toplumsal desteği kaybedeceği vurgulanıyor. “Türkiye’de ekonominin yönetimi, merkezî güçlerin kontrolündedir. Ekonomik yapının kendini savunma mekanizması bulunmamaktadır. Merkezî güçlerle uyum içerisinde bulunulmadan yapılacak bir müdahale durumunda bir günde tüm ekonomik veriler altüst edilebilir. Böyle bir ortamda TSK’nın arkasında gibi görünen toplumsal destek kendiliğinden yüzde 5 düzeyine indirilebilir.” ifadeleri dikkat çekiyor.
Psikolojik harekât açısından ilerleyen dönemlerde gerçekleştirilecek en uygun stratejinin, “AKP yönetiminin merkezi güçlerle olan uyumunun bozulmasını ve dünya genelinde gerileyen küresel sermayenin, Türkiye’de de gerilemesini beklemek’ olduğu kaydediliyor. AK Parti hükümetinin toplumsal desteği kaybedeceği bu süreçte TSK’nın mevcut gücü ve yapısını muhafaza etmesi gerektiği üzerinde duruluyor. Bilgi notunda, TSK’nın bazı söylem ve davranışlarının ‘siyasete müdahale ediliyor’ şeklinde algılandığı, bu algının etkisiz hale getirilmesi için gerekli tedbirlerin alınmadığı anlatılıyor. Geçiş döneminde sadece güvenlik ve savunma konularına yoğunlaşarak görüş ve değerlendirmelerin bu konular üzerinden yapılması tavsiye ediliyor. Bu tavsiyeler ise bilgi notunda şu şekilde yer alıyor: “Türbanın bulunduğu resmî ortamlara gidilmemeli, hukukî geçerliliği olan mazeretler belirtilmelidir. Gidilen sosyal faaliyette türbanlıların olduğunun görülmesi durumunda mazeret bildirerek toplantı terk edilmelidir. Türban içerikli provokatif girişimlerle karşılaşılmaması için sivillere açık davet, toplantı gibi faaliyetlere eşsiz olarak katılım yapılmalıdır.”
AKP içerisinde dinci referansa sahip, fakat TSK karşıtı olmayan kişilerin de tespit edilmesi isteniyor. Bu kişilerle kurulacak iletişim sonucunda TSK lehine hareket etmelerinin sağlanması öneriliyor. Psikolojik harekâtta en etkili yöntemin, “Karşı tarafın kanaat önderlerinin taraf değiştirerek içinden çıktığı gruba karşı kullanılmasıdır.” deniliyor. Ayrıca TSK’nın savunduğu görüşleri, AK Parti’nin dışındaki partilerin de savunması için bu partilerin karar verme mekanizmalarına etki edecek dolaylı kişilerle temas kurulması üzerinde duruluyor. Buna örnek olarak ise, “MHP’nin yönlendirilmesinde Adana Milletvekili emekli Tuğgeneral Kürşat Atılgan kullanılabilir.” notu yer alıyor.
‘Önümüzdeki Dönemde Bilgi Destek Açısından Uygulanabileceği Değerlendirilen Bazı Tedbirler’ başlıklı bilgi notunda şu ifadeler yer alıyor: “Silahlı veya silahlı olmayan yöntemlerle (28 şubat tarzı) AKP’nin yönetimden uzaklaştırılma koşulları mevcut değildir. 22 Temmuz seçimleriyle AKP ‘biçimsel demokrasi’nin kurallarına uygun olarak (meşru yöntemlerle) iktidara gelmiştir. Türkiye üzerinde güç ve etki sahibi bulunan merkezi güçlerle (Bunlar küresel sermaye, ABD devleti ve yönetimi, AB ve AB’nin lokomotif gücü Almanya-Fransa ekseni) AKP’nin uyumu yüksektir ve her merkezi güç kendi küresel çıkarlarına uygun olarak AKP’yi gönüllü veya gönülsüz olarak desteklemektedir. TSK, dönem itibarıyla merkezî güçlerle uyum içerisinde bulunmamakta ve merkezî güçlerle ittifak içerisinde hareket edememektedir. Merkezî güçlerle uyum içerisinde bulunulmadan gerçekleştirilecek bir müdahale TSK’ya çok ağır şekilde fatura edileceği açıktır. (Türkiye’de ekonominin yönetimi merkezî güçlerin kontrolündedir ve ekonomik yapının kendini savunma mekanizması bulunmamaktadır. Merkezî güçlerle uyum içerisinde bulunulmadan yapılacak bir müdahale durumunda bir günde tüm ekonomik veriler alt üst edilebilir, ABD Dolar 2-3 katına çıkarılabilir, faizler 2-3 kat yükseltilebilir. Böyle bir ortamda TSK’nin arkasında gibi görünen toplumsal destek kendiliğinden yüzde 5’ler düzeyine indirilebilir.) Bu koşullar altında psikolojik harekat açısından önümüzdeki dönemde uygulanabilecek en uygun strateji; ‘AKP yönetiminin merkezî güçlerle olan uyumunun bozulması, dünya genelinde gerileyen küresel sermayenin Türkiye’de de gerilemesini beklemek, (Bu gerçekleştiğinde AKP’nin toplumsal desteği de kendiliğinden kaybolacaktır.) Bu geçiş döneminde (strateji) TSK’nın mevcut gücünü ve yapısını muhafaza etmek. şeklinde belirlenebilir.” (Mustafa Gürlek/zaman.com.tr)