Milliyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan, Genelkurmay'ın kuvvet komutanlıklarının ve hastanelerin bakanlıklara bağlanmasına dair iki çekincesi olduğunu, bunların uluslararası görevler ve terörle mücadele olduğunu belirtti. Çevikcan, 'TSK'da sivillleşme adımları' olarak yorumlanan kuvvet komutanlıklarının lojistik ve personel yönünden Milli Savunma’ya, hastanlerin de Sağlık Bakanlığı'na bağlanmasına dair, "Genelkurmay'da yapılan değerlendirmede terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlarda lojistik unsurların önemi ve vazgeçilmezliğine işaret edildi. NATO kapsamındaki görevlerde de askeri hekimliğin uhdesindeki temsil meselesi. Bunun sivil doktorlarla yapılmasının mümkün olmadığı vurgulanıyor" diye yazdı.
Serpil Çevikcan'ın Milliyet gazetesinin bugünkü (16 Ağustos 2016) nüshasında yayımlanan "Pazar toplantısında konuşulanlar" başlıklı yazısı şöyle:
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Meclis Milli Savunma Komisyonu üyelerinin ziyareti sırasında, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlık-larının Milli Savunma Bakanı’na bağlanması kararına ilişkin çekinceleri olduğu mesajını vermişti.
Org. Akar, “Bu şekilde orduya nasıl komuta edeceksiniz? Adeta birliksiz bir komutan gibisiniz” diyen bir üyeye, “Bizim dışımızda siyasi otoritenin kararı” demiş ancak “Bu konular üzerinde bir çalışma yapıyoruz, hükümete rapor edeceğiz. Ortak yol bulunabilir” ifadelerini eklemişti.
Aynı şekilde, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık da bir hata ya da eksiklik varsa düzeltileceğini, çalışma yaptıklarını ve Meclis’e getireceklerini söylemişti.
Komisyon üyelerinin Akar’ı ve Işık’ı ziyaretlerinde başta Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) olmak üzere askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na bağlanması konusu da gündeme gelmiş, bazı üyeler bu kararı da eleştirmişlerdi.
Dün Beştepe’de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısında 15 Temmuz darbe girişimi sonrası alınan önlemler gözden geçirildi, yeni KHK’lara son şekilleri verildi.
Org. Akar da toplantıya katıldı. Akar’ın elinde, kuvvet komutanlıklarının ilgili bakana, askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na bağlanmasına ilişkin iki dosya vardı. Ancak dosyalar bununla sınırlı değildi.
TSK’nın harbe hazırlık durumu, Güneydoğu’da yeniden artış gösteren PKK saldırılarıyla mücadeleye dönük son durum ve Menbic’deki son tablo başta olmak üzere kuzey Suriye’deki sıcak gelişmelerin sınır boyunda yaratacağı olası tehditlere karşı TSK’nın önlemleri de diğer dosyaları oluşturuyordu.
Org. Akar ve komuta kademesi, 16 Temmuz’dan bu yana, zorunlu ziyaret ve programlar dışında günlerinin büyük bölümünü karargâhta geçiriyorlar.
Geride bıraktığımız pazar günü de Genelkurmay Başkanlığı karargâhında çok yoğun bir toplantı trafiği vardı.
Org. Akar başkanlığında bir seri toplantı yapıldı. Toplantılara kuvvet komutanları ve Genelkurmay Harekât Başkanı ile birlikte Lojistik ve Personel Başkanlığı yetkilileri olmak üzere karargâh başkanlarının tamamı katıldı.
Askeri hastanelerin devri konusuyla ilgili olarak TSK Sağlık Komutanı Tümamiral Hayati Bilgiç’in de katıldığı toplantılarda, bugün Org. Akar’ın Bakanlar Kurulu’na sunacağı dosyalara son şekli verildi.
Genelkurmay karargâhında, kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanı’na bağlanması konusunun sadece emir-komuta zincirinin sağlıklı işlemesi açısından değil, komutanlıkların ana karargâhla ve ilgili bakanla ilişki biçiminin modalitesi konusundaki görüşler de oluşturuldu.
Genelkurmay karargâhının, kuvvet komutanlıklarının bakana bağlanması konusuna “Askerlik ve harekât bir bütündür” yaklaşımıyla baktığını söyleyebiliriz.
Genelkurmay’ın, kuvvet komutanlıklarının harekât-planlama ve istihbarat yönünden Genelkurmay’a, personel ve lojistik yönünden de bakanlığa bağlanması orta yolu konusunu da bu çerçevede ele aldığı belirtiliyor.
Yapılan değerlendirmelerde, örneğin terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlarda lojistik unsurların önemi ve vazgeçilmezliğine işaret ediliyor.
Kuvvet komutanlıklarının özlük hakları odaklı idari konularda bakana bağlı olması, harekât, istihbarat, lojistik ve bağlantılı konularda ise emir-komuta zincirinin bozulmaması gerektiği görüşü öne çıkıyor.
Siyasi otoritenin vardığı nihai kararı, açıklandığında öğreneceğiz.
Askeri cenahın, hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devri konusundaki çekinceleri ise üç başlıkta toplanıyordu.
Bu başlıklar dün Bakanlar Kurulu toplantısının da gündemindeydi.
Çekincelerin iki ortak noktası terörle mücadele ve uluslararası görevler.
Kara Kuvvetleri’nde sağlık hizmetinin askerliğin icabından ayrılmasının mümkün olmadığı, 24 saat aralıksız süren terörle mücadelenin önemli unsurlarından birinin de askeri doktorlar olduğuna işaret ediliyor.
Keza Deniz Kuvvetleri’nde de başta uluslararası uzun seferler olmak üzere askeri hekimliğin sistemin bir parçası olduğuna vurgu yapılıyor.
Bu konudaki ikinci başlık, NATO kapsamındaki görevlerde askeri hekimliğin uhdesindeki temsil meselesi. Bunun sivil doktorlarla yapılmasının mümkün olmadığı vurgulanıyor.
Üçüncü başlık ise özellikle GATA’daki askeri tıbbi personelinin spesifik olarak üstün olduğu alanlar konusunda. Örneğin genel cerrahi, yanık üniteleri ve ortopedi gibi. Bu alanlardaki askeri doktorların terörle mücadele bölgelerinde görevlendirilmesi konusunun önemine dikkat çekiliyor.
TSK’da FETÖ ile mücadele, kuvvet komutanlıklarındaki yeniden yapılanma ve PKK’nın artan eylemlerine karşı alınacak önlemlerin yanı sıra bütün bu başlıklar dün Org. Akar tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki toplantıda aktarılmış ve konuya ilişkin hazırlanan KHK’nın şekillenmesine ışık tutmuş oldu.
Toplantıya katılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da FETÖ konusunun yanı sıra, 15 Temmuz girişiminin ardından yaşanan sürecin farklı örgütlerin “asimetrik” bazı terör eylemlerini doğurabileceği, PKK’nın da vur-kaç eylemlerine yönelebileceği yönündeki istihbari bilgileri paylaştığını not edelim.