* TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik,
\"Anayasa Mahkemesi\'nin, tutuklu gazetecilerin tutukluluk hallerinin kalkması için verdiği karar alt mahkeme tarafından maalesef uygulanmadı. Önde gelen hukukçularımızın, hatta siyasi yönü ne olursa olsun hukuku ve anayasal düzene aykırı buldukları bu kararla, aslında Türkiye\'nin AB üyeliğini, demokrasinin yetersizliği üzerinden engellemek isteyenlerin eline tırnak için güzel bir koz verdiğimizden şüphe yoktur\"
\"Türkiye\'nin hem dünyada hak ettiği saygın konumu koruyabilmesi hem de gelişmesi, kalkınması için yakın tarihin hepimizi sarsan bu travmalarından kurtulup hızla normalleşmeye başlaması gerekir. Bu nedenle atılması gereken ilk adımın, daha öncede başka vesilelerle gündeme getirdiğimiz OHAL\'in sonlanması ve bir daha tekrarlanmaması olduğuna inanıyorum.\"
Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Harun UYANIK / İstanbul DHATÜSİAD\'ın 48. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, \"Tüm bu gelişmelerin etkisiyle, 2018\'in ilk günlerinde ülkemizin genel havasında bir miktar ağırlık hissediyoruz. Ülkemizde toplumsal kutuplaşmanın keskinleşmesi, 21. yüzyılın gereklerine ve modern bir toplumun yaşam anlayışına uygun olmayan yaklaşımlar, başta kadınlarımızı ve çocuklarımızı olmak üzere hepimizi rahatsız ediyor. 21. yüzyılda artık toplumsal cinsiyet eşitliği Türkiye\'nin gurur duyduğu bir başarı alanı olmalıdır. Ayrıca, özellikle siyasetin iletişim dilinin tonu çok önemli bir role sahiptir. Dil, toplumun bilinçaltıdır. Diplomasi ise mümkün kılma sanatıdır. Toplumumuzu ayrıştırıcı değil birleştirici söylemlerle, bizi üzen her problemin çözümünü sağlayabiliriz. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve yapıcı iletişim dili, bu toprakların başarısı öyküsünü birlikte yazmalıdır\" dedi.
\"ACİLEN OLAĞAN DEMOKRASİ ORTAMI VE REFORM GÜNDEMİNE DÖNMEMİZ DOĞRU OLUR\"Bilecik, \"2017\'nin iyi haberi, ekonomimiz dünya ortalamalarının üzerinde büyüdü. Senenin belirleyici siyasal olayı ise Anayasa referandumuydu. Şimdi Türkiye için toplumsal dayanışma içerisinde olmanın ve vakit kaybetmeden geleceğe bakmanın zamanıdır. Burada önemli olan şudur; Herkesin fikirlerini bir araya getiremezsiniz ama herkesi bir amaç uğrunda bir araya getirebilirsiniz\'. Bugün, Türkiye için toplumsal özgürlük, çoğulculuk ve dayanışma içinde ilerleme zamanıdır. Geçtiğimiz yıl ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konularında yaşanan sıkıntılar nedeniyle AB ile ilişkilerimiz gerildi. ABD ile ihtilaflarımız, ilişkimizi tarihin en dip noktalarına itti. Rusya ve İran ile birlikte, Suriye\'deki iç savaşa son verme çabaları ise genelde başarılı oldu ancak burada da PYD\'nin siyasi rolü nedeniyle Moskova ve Ankara arasında anlaşmazlık yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Uluslararası ilişkilerde haklı olduğumuz veya müttefiklerimizle farklı tutumları benimsediğimiz birçok konu olabilir. Tarihin bize çok net olarak verdiği dersler ispat ediyor ki; Türkiye\'yi dünya siyaseti ve ekonomisinde etkili kılan en büyük güç kaynakları her zaman demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve özgürlükler olmuştur. Bu nedenle acilen olağan demokrasi ortamı ve reform gündemine dönmemiz doğru olur. Devlet geleneğimizin dikkatli diplomatik üslubu da bu yönelimi desteklemelidir. Kavga kavgayı, barış barışı doğurur\" şeklinde konuştu.
\"DEMOKRASİ ALTIN KADAR KIYMETLİDİR AMA ÇEYREĞİ DE, YARIMI DA OLMAZ\"Bilecek, toplumda AB üyeliğini isteyenlerin oranının yüzde 70\'ler seviyesinde olduğuna dikkat çekerek, \"Bu hayli yüksek rakamın bize işaret ettiği mesaj, her şeye rağmen, Türk toplumunun sosyal standartları ileri, refah seviyesi yüksek, demokratik bir hukuk devletinde yaşama iradesinin ne kadar güçlü olduğudur. Türk toplumu çok iyi bilir ki \'göstermelik\' demokrasi diye bir şey yoktur. Demokrasi altın kadar kıymetlidir ama çeyreği de, yarımı da olmaz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Paris ziyaretleri sırasında Fransa Cumhurbaşkanı, Türkiye\'nin üyelik sürecinin, tamamen değilse bile demokrasi kalitesinde yükselme işaretleri görülene kadar sona erdiğini söyledi. Üyelik yerine Türkiye ile yeni işbirliği yolları, yöntemleri bulunması gerektiğinden bahsetti. Bu tür bir ikinci sınıf konumlandırma, ülkemizin küresel siyaset dengeleri ve ekonomik rekabet menfaatleri açısından olumsuz bir gelişme olur. Brexit örneği AB dışında kalmanın maliyeti hakkında herkese bir fikir verdi. Türkiye\'nin AB ile ilişkilerinin hukuksal temelini üyelik süreci oluşturur. Asya\'dan Amerika\'ya tüm dünya ekonomik aktörleri için Türkiye\'nin çekim gücünde, AB ile mevzuat uyumu ve üyelik sürecinin güvencesi belirleyici etkenlerdir. AB ile müzakereler fiilen ilerlemese de, süreç resmen kopmamalı, tam üyelik perspektifi korunmalı; daha olumlu siyasal koşullar oluşana kadar gümrük birliği, güvenlik ve enerji gibi somut alanlarda entegrasyon devam etmelidir\" diye konuştu.
OHAL\'İN KALDIRILMASIBilecik, \"Anayasa Mahkemesi\'nin tutuklu gazetecilerin tutukluluk hallerinin kalkması yönünde verdiği bir karar, alt mahkeme tarafından uygulanmadı. Önde gelen hukukçularımızın, hukuka ve anayasal düzenimize aykırı buldukları bu kararla, Türkiye\'nin AB üyeliğini, demokrasinin yetersizliği üzerinden engellemek isteyenlerin eline maalesef güzel bir koz verdiğimize şüphe yoktur. Anayasayı yaşatan, içindeki ifadeler kadar, dışındaki uygulamadır. Medeniyetin ilk şartı adalettir. Hukuk, devletin toplumsal düzenidir. Adalet olmadan düzen olmaz. Kısaca, Demokrasi su ise, testisi adalettir. Türkiye\'nin hem dünyada hak ettiği saygın konumunu koruyabilmesi hem de gelişmesi, kalkınması için yakın tarihin hepimizi sarsan travmalarından kurtulup hızla normalleşmeye başlaması gerekir. Bu nedenle atılması gereken ilk adımın, daha önce de başka vesilelerle gündeme getirdiğimiz gibi OHAL\'in son bulması olduğuna inanıyorum. Hain terör odaklarına en etkin güvenlik önlemleri ile darbe vururken, yasama, yürütme ve yargımızı en ileri demokratik standartlara taşımak için her zaman devletimize destek olacağız. Yargının gerek ulusal gerekse evrensel hukuk ilkelerine, öz ve usul açısından daha fazla itina göstermesinin Türkiye\'nin atlattığı tehlikenin dünyaya daha iyi anlatılmasında tartışmasız önemde bir unsur olduğuna inanıyorum. Tutukluluğun istisna; tutuksuz, delilleri güçlü ve detaylı hazırlanmış, özenli iddianamelerle yargılanmanın esas olduğu bir yargı anlayışına ve uygulamasına ihtiyacımız var\" dedi.
\"2020 YILINDA EN ÖNDE GELEN BECERİLER \'PROBLEM ÇÖZME\', \'ELEŞTİREL DÜŞÜNME\' VE \'YARATICILIK\' OLARAK ÖNE ÇIKACAK\"Erol Bilecik, \"İşgücümüzün ortalama eğitim düzeyi 8 yıldır. İşgücünün yüzde 56\'sını lise altı eğitimliler oluşturuyor. Biliyoruz ki yüksek katma değerli üretimin birincil faktörü nitelikli işgücüdür. Bunu sağlayacak bir eğitim felsefesine sahip değiliz. PISA sıralamasında sonlarda yer almamız gerçekten çok üzücü ve bir o kadarda düşündürücü. 2020 yılı itibariyle bugün önemli sayılan yeteneklerin yüzde 35\'i yerini yeni yeteneklere bırakacak. Geleceğin meslekleri de buna göre şekillenecek. 2020 yılında en önde gelen beceriler \'problem çözme\', \'eleştirel düşünme\' ve \'yaratıcılık\' olarak öne çıkacak. Müfredat, eğitim yöntemleri ve öğretmen eğitimi; yenilikçi, analitik ve eleştirel düşünen, problem çözme becerileri yüksek bireyler yetiştirilmesi yönünde geliştirilmelidir. Ancak bu şekilde yeniden yapılandırılan bir eğitim sisteminden iş dünyasının ihtiyaçlarını karşılayacak bir işgücü; toplumun özgür, hukukun üstünlüğüne inanan ve demokratik yaklaşıma sahip vatandaşlardan oluşmasını kolaylaştıracak bir birikim çıkabilir. Bu adımları atmak, bizim yalnızca görevimiz değil, aynı zamanda gelecek nesillere borcumuzdur\" diye konuştu.
\"KAĞIT ÜZERİNDE KALMAYAN SOMUT İCRAATLAR İÇİN DAHA FAZLA GEÇ KALINMAMALIDIR\" Bilecik, \"Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz büyüme hızı gerçekten etkileyiciydi. Ne var ki, yüksek büyümeyle beraber enflasyon ve dış borç başta olmak üzere maalesef finansal kırılganlıklarımızın arttığını gördük. İç talebe yönelik uygulanan politikalar talebi arttırmakta başarılı olurken, bütçe açığının artmasına, enflasyon oranımızın ise çift haneye çıkmasına neden oldu. 2018 yılında ekonomi politikalarının daha dengeli ve nitelikli bir büyümeyi desteklemesini arzu ediyoruz. Kredi artış hızlarının makul düzeyde seyretmesi, finansal istikrara katkıda bulunurken, verimliliği arttırıcı reformlara hız verilmesi ise hem rekabet gücümüzü arttıracak hem de fiyat istikrarına katkıda bulunacaktır. Reform isteği, ilerlemenin en büyük motorudur, kağıt üzerinde kalmayan somut icraatlar için daha fazla geç kalınmamalıdır. Hemen tüm ülkelerde vergi mevzuatı değişiklikleri ekonomik reform gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Daha önce söylediğimiz gibi Türkiye\'de müthiş haksız rekabete yol açan bir kayıtdışı ekonomi sorunumuz var. Kayıt dışılığı azaltan daha adil ve rekabet odaklı bir sisteme ihtiyacımız var. İş dünyası olarak, işgücü piyasasındaki katılıkları giderecek düzenlemelerin yapılmasını çok önemli bir öncelik olarak görüyoruz\" dedi.
Görüntü Dökümü:----------------------- Bilecik\'in konuşması- Detaylar
18.01.2018 - 11.20 Haber Kodu : 18011804618.01.2018 - 11.22 Haber Kodu : 18011804818.01.2018 - 11.35 Haber Kodu : 18011805618.01.2018 - 11.49 Haber Kodu : 18011805918.01.2018 - 11.53 Haber Kodu : 18011806218.01.2018 - 12.13 Haber Kodu : 18011806518.01.2018 - 12.27 Haber Kodu : 18011807118.01.2018 - 12.32 Haber Kodu : 180118076