Gerçek babam kim?

Gerçek babam kim?

Federal Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde 65 yaşındaki Inge Lohmann'ın hayatı boyunca cevabını aradığı bir soru var: Gerçek babam o mu? Inge Lohmann'ı gerçek babasının kim olduğu sorusu aklından hiç çıkmamış. Çok uzun bir süre bu soruyu yüreğinde taşımış. Inge bugün 65 yaşında. Babası hakkında bildiklerini, gerçek annesi aracılığıyla öğrenmiş. 1950'li yıllarda annesinin bir ressamla kısa süreli bir ilişkisi olmuş. Anne, kızının babasının bu ressam olduğundan emin.

Bunu şüpheye yer kalmayacak şekilde tespit etmek için Inge'nin annesi 1954 yılında mahkemeye başvurmuş. Ancak günümüzde "DNA testi" olarak bilinen babalık testi o dönemlerde henüz icat edilmemiş olduğundan, babalığın tespiti için kan grubu örtüşmesi ve kulakların benzerliği gibi yöntemler kullanılmış. Bilirkişiler, söz konusu testler sonrasında ressamın Inge'nin babası olmadığı sonucuna varmışlar. Bunun üzerine Krefeld'deki yetkili mahkeme iddianameyi geri çevirmiş ve dosya kapanmış.

Kader darbeleri

Inge'nin annesi yeniden evlenmiş, ancak sabıkalı, öfkesini kontrol edemeyen biriyle... Inge üvey babasından cinsel şiddet dahi görmüş. Bir gün, Inge'nin üvey babası annesinin üzerine yürüyünce, Inge erkek kardeşinden yardım istemiş. O da korkusundan babasını bıçaklamış ve baba o gün aldığı yaralar neticesinde hayatını kaybetmiş. Bütün bunlar olduğunda Inge sadece 12 yaşındaymış. Bu türden çocukluk hatıraları Inge için travma niteliğinde.

Yaşananların ardından Inge için arayış başlamış: Gerçek babam kim? Inge'nin annesi, babası olduğu düşündüğü kişinin ismi ile fotoğrafını kızına vermiş. Hatta, Inge'nin babası olduğu sanılan kişinin kendi satırlarını kaleme aldığı bir şiir defteri bile varmış. Inge için bu nefret dolu, döven, söven üvey babasına karşı tam bir tezat oluşturmuş. Inge teselliyi bu sıcak, dostane baba imgesinde bulmuş.

Inge'nin kendisi de erken yaşta anne olmuş. Üç öz çocuğunun yanı sıra bir çocuk evlat edinmiş, çok sayıda çocuğun da bakımıyla ilgileniyor. Inge, kendi çocuğukluğunda göremediği sevgi ve şefkati böylelikle başka çocuklara göstermeye çalışıyor. Ancak gerçek babasının kimliğine dair soru işaretlerini yıllarca aklından atamamış. Birkaç kez onunla buluşmuş da... Yıllar yılları izlemiş, Inge bir yandan gerçek olduğunu düşündüğü babasını göz önünde tutmaya gayret etse de, herhangi bir girişimde bulunmamış. Ta ki beklenmedik bir şey olana kadar...

Inge Lohmann'ın eline 2009 yılında doğum belgesi geçmiş. Belgede, doğumun 'sözlü haber verildiği' bilgisine yer veriliyor. Yani annesinin babası olduğunu söylediği kişi doğumu doğrudan yetkililere bildirmiş. Inge Lohmann, gerçek babası olduğunu düşündüğü kişiye bunu söylediğinde, o buna kulaklarını kapatmış ve bir genetik test yaptırmayı da reddetmiş. Başvurduğu diğer bir mahkeme de Inge'ye yardım etmeyince o da mücadeleye hazır olan bir avukata ve kendisine mali yardım yapılması için çeşitli birimlere başvurmuş. Zira Almanya'nın en üst düzey mahkemelerindeki davalar hiç de ucuz değil.

Hukuki durum

Federal Anayasa Mahkemesi'nin nasıl bir karar vereceğini tahmin etmek güç. Ancak bir takım işaretler var. Zira Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, bir insanın kendi köklerini araştırabilmesi ve gerçekleri bilmesi hakkını tam olarak tanıyor.

Çocuklar ailelerinin kim olduğunu bilmek istiyor. Evlat edinilmiş de olsalar, sperm bankası ile dünyaya gelmiş de olsalar, günün birinde köklerini merak ediyorlar. Almanya'da çocuk psikologları bu bilginin çocuk gelişimi için çok önemli olduğunu kaydediyor. Kendi kökünü arama dürtüsü, ilerleyen yaşlarda da ortadan kaybolmuyor. Alman Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda 1988 yılı tarihli kararında, "çocuğun menfaatlerinin her şeyin üzerinde olduğu" belirtiliyor.

Yedi yıldır, Alman yasalarında da babalık testine ilişkin net bir düzenleme bulunuyor. Buna göre, aile üyelerinin kendi aralarında DNA testi yaptırma konusunda sınırsız hakkı var. Inge'nin sorunu ise bu yasanın, sadece anne ile açık bir şekilde bir ilişki içinde olan babaları test yapmakla yükümlü kılması. Inge'nin babası ise annesi ile hiçbir zaman birlikte yaşamamış, hiç evlenmemiş ve hukuk önünde de babalığı kabul etmemiş. Inge'nin doğum belgesinde babanın kim olduğunun bilinmediği yazılı.

Inge, baba olduğundan şüphelenilen kişilerin de tükürük ile DNA testi yaptırmasının zorunlu kılınmasını istiyor. Bu, sadece bir 'gönül macerası' yaşamış olan kişiler için de babalığı kabullenme anlamına gelebilir. Yani Inge'nin davası biraz da Anayasa Mahkemesi'nin cesaret sınavı olacak.