T24 - Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, "Son yılda gelen dosya sayısı 1 milyon 800 bine çıkmış, karara bağlanan dosya sayısı ise 800 bin. Yargıtay çalışmasa 800 bin dosya karara bağlanır mı? Bu sonuçlar, Yargıtay üyelerinin özveriyle çalıştıklarının kanıtıdır" dedi.
Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila'nın "Gerçeker: Maaş farkı rahatsız edici" başlığıyla yayımlanan (14 Ocak 2011) yazısı şöyle:
Gerçeker: Maaş farkı rahatsız edici
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’le yüksek yargıya yöneltilen eleştiriler ve Anayasa Mahkemesi’ne süper yetkiler tanıyan yeni yasa tasarısını konuştum.Gerçeker, tutukluluk süresi, tahliyeler, kulis faaliyetleriyle ilgili olarak yüksek yargıya yöneltilen eleştirileri haksız ve yersiz bulduğunu belirtti. Anayasa Mahkemesi’ne süper yetkiler tanıyan tasarıyı değerlendirirken de, “Yargıtay’ı ve Danıştay’ı yok sayan, yargı sistemini bozacak ve yargılama sürelerini daha uzatacak” düzenleme yorumunu yaptı.
Temyize temyiz
Gerçeker, Anayasa Mahkemesi’ne Yargıtay ve Danıştay kararlarını iptal yetkisinin verilmesini, yargı sistemini bozacak bir girişim olarak niteledi ve şöyle konuştu:“Yargıtay ve Danıştay, yüksek mahkemelerdir. Yargı kararları, temyiz aşamasından sonra kesinleşir. Vatandaş yüksek yargıya güvenir ve kesinleşmiş karara itibar eder. Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne tanınmak istenen yetki, temyiz mahkemelerinin üzerinde bir temyiz mahkemesi oluşturulmasıdır. Yargıtay’ı ve Danıştay’ı yok saymaktır. Böyle bir yargı anlayışı olmaz. Bu yetki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bile yok. Kesinleşmiş karar ortadan kaldırılıyor. Bölge mahkemeleri ve Anayasa Mahkemesi‘nin temyiz mahkemesi haline getirilmesi yargı kademesini artıracak ve yargı sürecini daha da uzatacaktır. Anayasa Mahkemesi’ne böyle bir yetki tanınırsa yargı sistemimiz çok ciddi bir kaosa sürüklenir.”
“Seçimle övünüyoruz”
Gerçeker, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in yönelttiği, “Yüksek yargıda her hafta seçim var, seçim kulisi yapmaktan mesai yapılamıyor” anlamına gelen eleştirisini ise, “insafsızlık” olarak değerlendirdi ve şu yorumu yaptı:
“Seçim yapılan yerde kulis olması doğaldır. Yargıtay’da var da Meclis’te yok mu? Seçim olan yerde kulis olur. Gerçi bizim yasamızda propaganda yasaktır, ama seçimin doğası gereği yapılıyor. Elbette yanlış yapılan bir şey varsa hep beraber eleştirelim. Ama bu yüzden Yargıtay çalışmıyor gibi bir sonuca varmak insafsızlıktır. 2005 yılında Yargıtay’a gelen dosya sayısı 700 bin, karara bağlanan dosya sayısı 500 bin. Son yılda gelen dosya sayısı ise 1 milyon 800 bine çıkmış, karara bağlanan dosya sayısı ise 800 bin. Yargıtay çalışmasa 800 bin dosya karara bağlanır mı? Bu sonuçlar, Yargıtay üyelerinin özveriyle çalıştıklarının kanıtıdır. Ben, yabancı ülkelerin Yargıtay başkanlarına seçimle işbaşına gelmemizi övünerek anlatıyorum. Onlar da takdirle karşılıyorlar.”
“Yargıtay’ın kusuru yok”
Gerçeker, Hizbullah sanıklarının tahliye edilmeleriyle ilgili eleştirilere ise şu yanıtı verdi:
“Biz, dosyaları özelliklerine göre öne alarak çalışırız. Daireler böyle çalışır. Zamanaşımı dikkate alınır, tutukluk varsa dikkate alınır ve bu dosyalar öncelikle karara bağlanır. Arkadaşlarımız böyle çalışırlar. Eleştirilen dosya için de bu geçerli. Eğer ortada bir yanlış, kusur varsa hep beraber eleştirelim ve düzeltelim. Ama haksız yere suçlamalar yapmayalım. Söz konusu dosya 85 klasör ve binlerce sayfa. Bu dosyaların incelenmesi elbette zaman alır. Ayrıca duruşmalı dosyalar için duruşma günü vermek zorundasınız. Bu dava Yargıtay’a eylül ayında gelmiş. Çok yeni. Duruşma günü belirlemek zorundasınız. Ancak tutukluluk süresi konusundaki yeni sınırlamaya yetişmemiş.”
“Maaş farkı rahatsız ediyor”
Gerçeker, maaş farklarının rahatsız edici olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
“Yargı mensuplarının mali hakları da çok yetersiz. Ayrıca rahatsız edici farklar var. Yasama, yürütme, yargı eşit diyoruz ama mali haklarda büyük eşitsizlikler var. Madem eşitiz mali hakların da öyle olması gerekir. Bir yüksek yargı mensubu, birinci sınıfa ayrılmış bir yargıç, bir milletvekilinin, bir bakanın maaşının yarısı kadar maaş alıyor. Büyük fark var. Bu fark yetmiyormuş gibi şimdi de kendi aramızda da farklılık yaratıyorlar. Meclis’teki tasarı, Anayasa Mahkemesi üyelerine ek ödeme öngörüyor. Bu ödemelerle 2.500-3.000 liralık farklar oluşacak. Bu çok rahatsız edici ve adil değil. Ben bunu kendim için de söylemiyorum. Ben 3-4 ay sonra emekli olacağım; ama meslektaşlarımın haklarını savunmak zorundayım. Bu maaş farkları yargıda büyük rahatsızlık yaratacaktır.”