T24- Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in adli yıl açılış konuşmasını taraflı bulduğunu söyledi. Çiçek, "İnkarcılık söz konusu, Yargıtay kendini yargının tamamı kabul ediyor" dedi.Yargı çalışanlarının özlük haklarında çok önemli düzenlemeler yaptıklarını belirten Çiçek, Gerçeker'in bundan dolayı teşekkür etmesi gerektiğini ancak "yetmez" diyebileceğini söyledi.
Cnntürk'e konuşan Çiçek, "Daha başlangıçta böyle bir inkardan yola çıkarak, bu gerçekleri yok farz ederek bir nezaket, bir teşekkür cümlesini oraya koymadıktan sonra sizin konuşmanızın önemli bir kısmı taraflı konuşma olur, belli bir köşeden yapılan konuşma olur" diye konuştu.
Gerçeker'in konuşmasında genel değerlendirmelerinde doğru taraflar olduğunu ifade eden Çiçek, "Katıldığım nokta nedir? Bir ülkenin yargısı, yargı bağımsızlığı, yargı tarafsızlığı önemlidir. Yargının bizatihi kendisi o ülkenin bağımsızlığının göstergesidir. Nitekim geçmişte böyle bir kelam-ı kibar haline getirdim, 'bir ülkenin yargısının da ordusunun da yedeği yoktur' diye. Bundan dolayı da eleştirenler oldu. Yargıya bu kadar inanıyoruz, bunlara katılıyoruz. Bunlar genel doğrulardır da bizim yargımız bu genel ilkelerin neresindedir buna bakmak lazım. Üçüncüsü, sayın başkanın bugünkü konuşmasında şöyle bir kurgulama yanlışlığı gördüm. Yargıtay kendisini yargının tamamı kabul ediyor. Halbuki öyle değil. Yüksek yargıdan bir parçadır. Türkiye'de Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve askeri yargı var. Dolayısıyla kendi söylediklerini yargının tümünün kabul ettiği gerçeklermiş gibi anlatıyor. Tenkitleri de yargının tümü de böyle düşünüyormuş gibi bir noktadan hareketle kamuoyunda yanlış imaj oluşturdu" dedi.
'Yargının kendi içinden yargıya baskı var'
"Başbakan 'pranga' sözünü Danıştay için söylemişti" hatırlatması üzerine Bakan Çiçek, yargıya dışardan ve kendi içinden baskı olabileceğini söyledi. Çiçek, "Sayın Başkan'ın konuşmasında öz eleştiri yok. Dışardan baskıyı söylüyor da içerden olan baskılarla ilgili hiçbir açıklaması yok" diye konuştu.
Çiçek, "İçerdeki baskı ne?" sorusu üzerine, "İçerdeki baskı, yüksek yargının ilk derece mahkemelerine olan baskıdır. Yüksek yargıdan bir bölümünün bir başka mahkemede görülmekte olan davalarla ilgili yaptığı açıklamalardır, o da bir baskıdır. Bunlar tamamıyla teknik konudur. Dolayısıyla baskıdan bahsedilecekse bugün dışarıdaki baskı kadar yargının kendi içinden de yargıya baskı vardır ve bunu öz eleştiri olarak ortaya koyması lazım. Sayın başkanın konuşması tüm yargı adına konuşma olarak kabul edilemez. Neden edilemez? Çünkü özellikle halk oylamasıyla ilgili bir kısım konularda başka yargı kurumları kendisiyle aynı fikirde değil" dedi.
Gerçeker'in "anayasa değişikliği ile yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının büyük ölçüde zedeleneceğini" söylediğini hatırlatan Çiçek, bu iddiaların tamamının Anayasa Mahkemesine götürüldüğünü ve yüksek mahkemenin bu iddiaları doğru bulmadığını kaydetti.
"Yasama ve yürütme yargıya müdahale ediyor" yönündeki eleştirilerle ilgili olarak da Çiçek, "Sayın başkanın bugünkü konuşmasını değerlendirmeye esas görüyorum ama yargının tümünü bağlayan, sanki yargı tümüyle böyle düşünüyormuş, doğrunun tamamı buymuş gibi de bir imaj yaratılıyor bugünkü konuşmada. Bu doğru değil" dedi.
'Ayak altında ezilen siyaset oluyor'
Türkiye Barolar Birliği Başkanının konuşmasını hatırlatan Çiçek, savunmanın da yargının önemli bir parçası olduğunu belirterek, birliğin Türkiye'deki yargı sistemine yönelik eleştirilerini aktardı.
Çiçek, "Ortak akılla hareket edilemez miydi? Söyledikleri sizde endişe yaratmıyor mu?" sorusu üzerine, "Bu endişeyi paylaşmayan kimse olmaz, o genel doğrudur ama ne yapılınca yargı çöküyor ya da çökmüyor? 'Hayır' dediğinizde bugünkü ilkel, iptidai kast sistemini savunmaya devam ediyorsunuz demektir. Yani pazar günü 'hayır' oyu çıktığı takdirde bu itiraz edilen iki konuyla ilgili bugün şikayet edilen husus devam edecektir. Uzlaşma bir moda çözüm oldu. Uzlaşmak istemeyenle nasıl uzlaşacağım, bir de bunun yolunu söyleseler" dedi.
Türkiye'de yargının algılanmasına ilişkin baroların araştırmaları bulunduğunu söyleyen Çiçek, "İtibar sıralamasında, arzu ederim ki ve doğru olanı da budur, yargı birinci sırada olsun, bilemediniz ikinci sırada olsun, hadi olmadı üçüncü sırada olsun. Bugün yargı ilk üç sırada gözükmüyor itibar ve güven sıralamasında ve bundan dolayı üzülüyorum. Bunda bizim kusurlarımız olabilir, dışarıdakilerin, yargının kendi içinde eleştiri yapması gerekir" diye konuştu.
Sorumlu olmadıkları alandan bile vatandaşların kendilerine soru sorduğunu ifade eden Çiçek, "Madem bu işin hesabını ben vereceğim o zaman yetkinin bende olması lazım ya da en azından bu karar verilen kurullarda benim de olmam lazım ki bu işin hesabını vereyim. Ayrı bağımsız kurullar doldu Türkiye'de, bağımsız otoriteler ama ortada, ayak altında ezilen siyaset oluyor. Bizden evvel geldi bunlar, buna itiraz ediyoruz" dedi.
KPSS'den bu sınavı yapan kurumun sorumlu olduğunu belirten Çiçek, bu işe karışmaları halinde "imtihanlara siyaset karışıyor" diye eleştiriler geleceğini söyledi.
Anayasa değişikliğine yönelik bazı eleştirilerin hatırlatılması üzerine de Çiçek, "Samimi olarak bir şey söyleyeyim, kendimize olan güveni de sarsmamak adına her türlü teminatı vererek ifade ediyorum, dışarıda bunları söyleyen bazıları içerde gelip bize 'Adalet Bakanı'nın olmasında fayda var, müsteşar olmasında' diyor" dedi.
Yargıtay Başkanı Gerçeker'in 'örgütlenme özgürlüğü engellenmemeli' açıklamasına ilişkin soru üzerine Çiçek, bu yönde çalışmaları olmadığını söyledi.
Kamuoyunun yargı alanındaki örgütleri yakından takip ettiğini ifade eden Çiçek, yargı alanındaki bu örgütlenmelerde üyelerin aynı zamanda hakim ve savcı olduklarını göz önünde bulundurmaları gerektiğine dikkati çekti.
"YARSAV bu haliyle hakikaten meslek örgütü müdür yoksa onu aşan bir konumdadır bunu kamuoyu çok yakından biliyor" diyen Çiçek, yargıya güven konusunda bazı tereddütler yaşandığını kaydetti.
Çiçek, şöyle devam etti: "Şu anki görüntü iyi bir görüntü değil. Her konuda konuşan bir meslek örgütü var mıdır batıda onu da ben bilmiyorum. O zaman böyle konuşuyorsanız ihsas-ı rey konusunu da gündeme getirecektir beraberinde. Yargı mensupları önlerindeki davayla ilgili açıklamada bulunamaz. Şimdi Türkiye'nin en temel konuları, ki bunların bir kısmı yargıya taşınan veya taşınacak konular, bu konularla ilgili olarak bu kadar taraflı bir tutumun içine girerseniz ve üstelik bu tutumunuz sadece yargı konularıyla ilgili kalmaz her alana sirayet ederse o zaman yargıya güven alanında ciddi sıkıntılar meydana gelir. O zaman da kimse demesin ki 'bunlar yargıyı yıpratmak için oluyor'. Bu dengeyi iyi korumak lazım. 'Batıda da var' diyoruz ama batıda ben bilmiyorum bizdeki kadar çok demeç veren, bildiri yayınlayan bir yargı teşkilatı var mıdır? Bizde yargı maşallah siyasi parti başkanlarından daha fazla konuşuyor, her konuda konuşuyor. Öyle olunca da tartışmanın içine çekiliyor. 'Canım konuşmasın mı' diyebilir, öyle diyorsa konuşsun ama siz konuşursanız ben de konuşurum. Bu konuşmalar beraberinde suçlama da getiriyor. Suçlanan taraf da size bir şeyler söylemeye çalıştığında o zaman 'yargı yıpratılıyor' gibi bir tartışmanın içine girmiş oluyoruz."
Kılıçdaroğlu'nun üslubu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Avrupa'nın yapılacak değişikliğe olumlu bakmasının ardında Avrupa Parlamentosu raportörünün Türkiye'de hükümet tarafından ağırlanmasının, rüşvet verilmesinin yattığı yönündeki" iddialarının da sorulması üzerine, Cemil Çiçek, bir ana muhalefet partisi liderinin konuştuğu konuların ciddiyeti olması gerektiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu'nun insanları zan altında bırakmak yerine varsa belgeleri ortaya koyması gerektiğini ifade eden Çiçek, Kılıçdaroğlu'nun siyaset sahnesine çıktığından beri hep hükümeti asılsız olarak suçladığını söyledi.
Bunu siyaset için "üzücü" olarak nitelendiren Çiçek, "Sayın Kılıçdaroğlu çıkar kürsüye bir tane dosya alır getirir,dosyanın içinde ne var siz bilmezsiniz, seyredenler de bilmez. 'Bu dosya şöyle, bu dosyada şu var, şu yolsuzluk var' der. O dosyanın içinde belki de delege listen var senin. O dosyanın içinde ne varsa götür Ankara savcısına ver, İstanbul savcısına ver, götür yargı makamlarına ver. Bugüne kadar bunların getirip de verdiği bir dosya hatırlamıyorum ama vatandaşın kafasını bulandırmak, günü kurtarmak, gündemi değiştirmek, bugünü, yarını, iki günü idare edebilmek adına bu türlü akıl almaz ve son derece yanlış bir usul ve üslup içinde tartışma yapıyor" dedi.
Çiçek, Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği konuları 3 günden fazla tartışmadığını, sürekli gündem değiştirdiğini söyledi. Partisinin referandum harcamalarını nereden yaptığının sorulması üzerine Çiçek, harcamaların parti bütçesinden karşılandığını ifade etti.
Partilere aldıkları oy oranına göre hazineden yardımda bulunulduğunu belirten Çiçek, "Gelir ve giderlerimiz partimizin internet sitesinde var, herkes açar oraya bakar. Zaten bu hesapların tamamı Anayasa Mahkemesince değerlendiriliyor. Anayasa Mahkemesinde hesapları düzgün olan parti biziz. CHP'nin hesabı düzgün çıkmadı" dedi.