Gerçekte ne kadar büyüdük?

Gerçekte ne kadar büyüdük?

Mahfi Eğilmez

2012 yılının son çeyrek büyüme oranı % 1,4 olarak açıklandı. Buna göre 2012 yılının tamamında Türkiye ekonomisinin % 2,2 oranında büyümüş olduğunu gördük. 2010 yılında % 9,2 ve 2011 yılında % 8,8’lik büyüme oranlarından sonra 2012 yılındaki % 2,2’lik büyüme oranı oldukça sert bir iniş yaşandığını ortaya koyuyor.

GSYH büyümesi denilen olgu bir ekonominin bir dönemden ötekine üretim miktarındaki artış demektir. Basitleştirerek anlatmaya çalışayım. Yalnızca ekmek üreten bir ekonomide 2011 yılında piyasa fiyatı 1 TL olan 100 adet ekmek üretilmişse o ekonominin GSYH’sı şöyle hesaplanıyor: GSYH 2011 = 100 x 1 = 100 TL. Yani 2012 yılında 2011 yılındaki üretimle aynı standart ve kalitede 110 ekmek üretilmişse o ekonomi 2012 yılında 2011 yılına göre yüzde 10 büyümüş sayılıyor.

Dikkat edilecek olursa büyüme hesabını üretilen miktar üzerinden yaptık. Bunu nihai malların satış fiyatları üzerinden de yapabiliriz (çok sayıda mal ve hizmetin üretilip satıldığı bir ekonomide bu hesap ancak fiyatlar üzerinden yapılabilir.) 2011 yılında 100 adet ekmek ve 10 kg peynir üreten bir ekonomide ekmeğin adedi 1 TL ve peynirin kg’ı 15 TL ise GSYH (= (100 x 1) + (10 x 15)=) 250 TL olarak bulunur. 2012 yılında ekmek adedinin 110’a çıktığını, fiyatının değişmediğini buna karşılık peynir üretimin aynı kaldığını ama kg’ının 20 TL’ye çıktığını düşünelim. Bu durumda 2012 GSYH’sı (= (110 x 1) + (10 x 20) =) 310 TL olarak hesaplanır. Bu durumda ekonomi 2011’e göre yüzde kaç oranında büyümüştür? Bu görünüşe göre ((310 – 250) / (250) =) % 24 büyümüş görünmektedir. Bu, nominal büyümedir. Nominal büyüme fiyat artışlarını içinde barındırır ve gerçek refah artışını göstermez. Gerçek refah artışını bulabilmek için reel büyümeyi hesaplamamız, bu hesabı yapabilmemiz için de fiyat artışlarını arındırmamız gerekir. Bunun için de fiyatları 2011 fiyatlarına indirgeyerek hesabı yeniden yapmamız gerekir. Buna göre GSYH 2012 (= (110 x 1) + (10 x 15) =)  260 TL olarak hesaplanır. Bu durumda ekonomi 2012 yılında 2011 yılına göre yani reel olarak; ((260 – 250) / 250 =) % 4 oranında büyümüştür.

Şimdi diyelim ki 2011 yılında da da 2102 yılında da ortalama kur 1 USD = 1 TL olsun. Bu durumda 2011 yılı GSYH’sı dolar cinsinden 250 USD ve 2012 yılının GSYH’sı yine dolar cinsinden 310 USD olmuş görünür. Bu durumda dolar cinsinden büyüme % 24 olarak hesaplanır. Oysa gerçek bu değildir. Gerçeğin hesaplanmasında fiyatların sabit tutulması söz konusudur. Diyelim ki bu ekonomide on kişi yaşıyor ve 2012 yılında nüfus değişmemiş olsun. Bu durumda kişi başına gelir dolar cinsinden 2011 yılında 25 USD, 2012 yılında ise 31 USD olmuş görünmektedir. Yani kişi başına refah % 24 oranında yükselmiş görünmektedir. Oysa kişi başına düşen peynir miktarında artış olmamış, ekmek miktarı ise 1 adet artmıştır. 

Türkiye’nin 2002’den bu yana büyümesini farklı yaklaşımlarla hesaplarken cari fiyatlarla GSYH’nın yanına dolar cinsinden GSYH’yı ve 1998 yılına göre sabitleştirilmiş yani enflasyondan arındırılmış fiyatlarla GSYH serisini ekleyip 2002 – 2012 arasındaki görünüme bakalım.

\

GSYH cari fiyatlarla, yani o yıl içinde geçerli olan fiyatlarla, hesaplanıyor. Bu durumda o yılın fiyat artışlarını da içinde barındırıyor. Sonra bulunan bu tutar o yılın ortalama dolar kuruna bölünüyor ve dolar cinsinden GSYH bulunuyor. 2012 yılında GSYH cari fiyatlarla 1.416,8 milyar TL hesaplanmış. Bu tutarı 2012 yılının ortalama dolar kuru olan 1,8019’a bölersek karşımıza dolar cinsinden 786,3 milyar dolarlık bir GSYH çıkıyor. Cari fiyatlarla TL cinsinden ekonomi 2002’den 2012 sonuna kadar 4 kattan fazla, dolar cinsinden ise 3,5 kata yakın büyümüş görünüyor.

Oysa hesaplamada gerçek büyümeyi bulmak için bu hesapları fiyat artışlarını arındırarak yapmak gerekiyor. 1998 yılını baz alarak yapılan sabit fiyatlarla GSYH serisine bakarsak GSYH’nın 2002’den 2012 sonuna kadar olan büyümesi yüzde 62,5 olarak karşımıza çıkıyor. Gerçek büyüme budur. Yani Türkiye’nin GSYH’sı 2002 – 2012 arasında yüzde 62,5 oranında büyümüştür. Gerisi fiyat artışlarından kaynaklanan sanal büyümedir.

Bu hesapları bir kenara bırakıp çevremize baktığımızda ekonominin son on yılda büyüdüğünü görebiliyoruz. İnsanlar daha iyi arabalar, daha iyi konutlar talep ediyorlar, daha fazla sayıda insan beyaz eşya kullanıyor. Yani refah artışı gözle görülebiliyor. Buna karşılık bu refah artışı dolar ya da TL cinsinden cari fiyatlarla GSYH büyümesinin gösterdiği gibi 4 katın üzerinde ya da 3,5 kata yakın bir artışı ifade etmiyor. Olsa olsa sabit fiyatlarla artışın gösterdiği % 62,5’luk artışı ifade ediyor.

Ekonomik gelişmeyi ve refah artışını bu şekilde sunmak bize özgü değil. İnsanlık son on yılda hep birlikte kendisini aldatmaya karar vermiş ve sanal büyümeyle reel büyümeyi birbirine katarak konuyu böyle sunmayı tercih etmiş bulunuyor. Bu, gelişme yolundaki ekonomilerin hızla büyüdüğü ve gelişmişlerle arayı kapattıkları gibi bir sanal durum yaratarak gelişme yolundaki ekonomilerin siyasetçilerine itibar kazandırırken aynı zamanda gelişmiş ekonomilere yönelik eleştirilerin de azalmasına yol açıyor. O nedenle de herkes tarafından destekleniyor.