Eğitim ve araştırma hastaneleri başta olmak üzere tıp fakültesi ve devlet hastaneleri ekonomik kriz etkileriyle boğuşuyor. Kurdaki artış nedeniyle kalp-damar, beyin cerrahisi gibi pahalı malzeme gerektiren ameliyatların aciliyet dışında yapılmaması yönündeki talimatların bazı devlet hastanelerine gitmeye başlanması durumun diğer hastanelerde de benzer olduğunu ortaya koydu. Ordu Devlet Hastanesi Başhekimliği’nden doktorlara giden talimat yazısında kalp damar cerrahi ameliyatlarında, acil durumlar dışında ameliyat yapılmaması istendi. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, İstanbul’da bazı hastanelerde de Ordu’ya benzer durumun yaşandığını açıkladı.
Cumhuriyet'ten Sibel Bahçetepe'nin haberine göre üniversite hastanelerinde döner sermaye ödemelerinin yapılmadığı bazı hastanelerde ise yarısının verildiği belirtildi.
Ordu Devlet Hastanesi Başhekimliği’nden doktorlara giden talimat yazısı sağlıkta yaşanan krizin yansımasını bir kez daha ortaya çıkardı. Doktorlara gönderilen yazılarda, dolardaki artış nedeniyle doktorlara pahalı malzeme gerektiren kalp damar cerrahi ameliyatlarında, acil durumlar dışında ameliyat yapılmaması gerektiği belirtildi. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, pek çok hastanede benzer sorunların yaşandığını belirterek, yaşananların ‘kışkırtılmış sağlık talebinin’ sonucu olduğunu söyledi. Saip “Performans sistemi ile birlikte hastanelerde kışkırtılmış bir sağlık talebi yaratılmıştı. Bu da sonuçta çok fazla tetkik, gider demekti.
Bu şekilde bu hastanelerin dönmeyeceği ortadaydı. Bir taraftan harcamalar, giderler artıyordu. Şimdi de ekonomik kriz ile birlikte sistem iyice çıkmaza girdi. Hiçbir yerde giderler karşılanamıyor. Birçok yerde döner sermayaler yarıya indi, bazı yerlerde hiç ödenmiyor bile ” dedi. İthal ilaç sorunu yaşandığını, hammaddenin yurtdışından gelmesi nedeniyle ucuz ilaçlarda bile sıkıntı yaşandığını belirten Saip, sorunları şu şekilde sıraladı: “Kanser ilaçların birçoğu piyasada bulunamıyor. İstanbul’da da pek çok hastanede Ordu’daki durumun benzeri yaşanıyor. Hastanelerde ameliyatlar için gerekli malzemeler alınamayınca tabi ki işlemler de yapılamıyor. Anestezi eleman yetersizliği, malzeme sorunları gibi nedenlerden zaten sorunlar yaşanıyordu, amealiyat günü verilemiyordu. Sağlık açısından sıkıntı verici bir durum var. İthal malzemelerin yanında, ucuz malzemelerde bile sıkıntılar yaşanıyor. Firmalar geri ödemeler alamadıkları için ihalelere girmiyorlar. Çapa’da örneğin hemşeriler, döner sermayeler daha az, taşınma tehditi ve aşırı iş yükü olduğu için devlet hastanelerine gidiyorlar, hemşire sayısı azaldığı için, ameliyat sonrası bakım gibi hizmetlerde yürümüyor.Cerrahpaşa’da da yine benzer sorun var.”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Cerrahpaşa İşyeri Temsilcisi Aydın Erol, ödenek yetersizliğinin yanında döviz kurundaki artış nedeniyle medikal firmaların hastanedeki tıbbi malzeme ihalelerine girmediği, bu nedenle hastanede ameliyat ve tedaviler için malzemelerin bulunmadığı, hastaların ya eski malzemelerle tedavi edildiği ya da malzeme paralarını ceplerinden ödeyerek kendilerinin temin ettiğini söyledi. Özellikle beyin cerrahisi gibi alanlarda ameliyatları yapılmadığını öne süren Erol, özetle şunları kaydetti:“İki fakültenin 600 milyon liraya yakın borcunun olduğu söyleniyor. Hastanede zaten son birkaç aydır performans ödemeleri yapılmıyor. Öğretim üyeleri ya emekli oluyor ya da istifa ederek özel sektöre geçiyor. Beyin cerrahisi gibi hayati önem taşıyan ameliyatlar durma noktasına geldi. Yalnızca basit ameliyatlar ve poliklinik hizmeti verir durumda.”
SES Genel Başkanı Gönül Erden, bir süredir artan ilaç fiyatları nedeniyle tedavilerin aksadığını ameliyatların yapılamadığını ancak son ekonomik krizin sorunları katladığını belirtti. Erden, “Piyasada kalitesiz, kötü malzemeler bulunuyor. Bu malzemeler üzerinden de tedaviler yapılmaya çalışılıyor. Bunların hastalara yansıması da sıkıntıları beraberinde getiriyor. Üniversite hastanelerine ‘kendi yağınızda kavrulan’ politikası var. Bütün bu sıkışmışlıklar üniversitelerde daha fazla hissediliyor” dedi.
Eski İstanbul Eczacı Odası başkanlarından eczacı Semih Güngör, ilaçta ciddi sorun ile karşı karşıya olunduğunu belirtti. Güngör yaşanan sorunları şöyle sıraladı: “Şu anda ithal ilaçta firmaya ödenen kur sabit ve 2.69 lira. Avro 7 liralarda. Böyle olunca firma Türkiye’ye ilaç vermek istemiyor. İthal ilaçlarda durum korkunç, durma noktasına geldi. İlaç yok. Piyasadan birçok firma çekilmeye başladı, dağıtım kanalları ellerinde kalanları da sistemlerinde yok görünüyor, acil ihtiyaç halinde piyasaya veriyor. Ağırlıklı kan, kanser gibi hayati önem taşıyan ilaçlar bulunamıyor. Bir kısım ilaçlar Türkiye’de üretiliyor ama ithal gelen hammaddeler kullanılıyor. Bu hammaddeler de Avro üzerinden olduğu için üretimde de sıkıntı var. Öyle olunca piyasada hızla giden bir ilaç yokluğu oluştu. Bunun bir de medikal malzeme tarafı da var. Onlarda da sorunlar yaşanıyor” dedi.
Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem ise özellikle beyin gibi ciddi hastalıkların ameliyatlarının ertelenmesinin sakıncalarına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Beyin cerrahisi alanında kullanılan malzemelerin birçoğu dolar ve Avro bazlı olduğu için kullanılan, firmalar hastanelere malzemeleri vermek istemiyorlar. Hayati önem taşıyan bu ameliyatların ertelenmemesi gerek. İsim vermeyeceğim, bir üniversite hastanesinde 6 ay ve 1 yıl anevrizma ameliyatı için bekleyen insanlar tanıyorum. Bana ‘nerede, nasıl yapabiliriz?’diye soruyorlar. Stentler, kullanılan malzemelerin fiyatı yüksek. Beyin anevrizma gibi bir hastadan bahsediyoruz. Bu patlayan bir bomba aslında. Kumar oynuyorsunuz aslında. Anevrizma yarın da patlayabilir, hemen de.”
İlaçlarını bulamayan ya da ameliyatların yapılamadığını belirten hastalar, bu süreçte ya yaşamını yitiriyor ya da tedavileri aksadığı için sorunları giderek büyüyor. Bu hastalardan bazıları şöyle;
Zamanında ilaç ilaç bulamadığı için yaşamını yitiren hastalardan biri de Akut Lenfoblastik Lösemi hastası genç Furkan Güler. Güler, sosyal medya hesabından paylaştığı videoda, “Cumhurbaşkanlığı sekreterliğine kadar tüm üst mercilere yetişmeye çalışmama rağmen sesimi duyuramadım. İlk kürünü aldığım akıllı ilaç Blincyto (Blinatumumab) Sağlık Bakanlığı’ndan onay almama rağmen, ilaç Türk Eczacılar Birliğine geçtiği için ilacı paramız ile bile alamıyoruz. Hastalığım hızla ilerlemekte ve 2. kürümün başlaması gerekirken ilaç olmadığı için hastalığım hızla ilerliyor. Belkide bu ilaca Türkiye’de ulaşamadığı için organlarım zarar görebilir, ölüm ile sonuçlanabilir” ifadelerini kullandı. Güler mesajından sonra 25 Eylül’de yaşamını yitirdi.
Adı Eylül N. Henüz iki yaşında. SGK ile medikal firmaları anlaşamadığı için Eylül’ün işitme cihazı temin edilemiyor.CHP Eski milletvekili Barış Yarkadaş “Eylül’e 60 bin TL’lik cihazı almayan hükümet, Erdoğan’ın yeni uçağı için 3. Havalimanı’na 100 milyon TL’ye özel hangar yaptırıyor?” diye sormuştu.
İzmir’de işitme kaybı yaşayan ve biyonik kulak (koklear implant) takılması gereken Talha Erel (2,5) de ameliyatların durması nedeniyle mağdur olan hastalardan biri. Cihazlar için Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) hastanelere ödenen ücrete yapılan 7 bin 500 liralık zam diliminin cihazı temin eden firmalar ile paylaşılamaması ve döviz kurunun yükselmesi, ameliyatların durmasına yol açınca Talha gibi işitme kaybı olan çocuklar da zor durumda kaldı. Baba Tunahan Erel (30), “Sorun çözülmezse oğlum, sessiz bir dünyaya mahkum olacak” demişti.
CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, sağlıkta yaşanan krizi TBMM gündemine taşıdı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya yüksek dolar kuru sonrası tıbbi ilaç ve malzeme alımlarında yaşanan sıkıntıları soran Emir, Türk lirasında yaşanan değer kaybının ardından yaşanan ilaç krizine, hastanelerin klinik, acil servis ve ameliyathanelerinde tıbbi malzemelere ulaşım konusunda yaşanan sıkıntıların eklendiğini anlattı.
Verdiği önerge ile krizi gündeme taşıyan Emir, tıbbı malzemelerin büyük bir kısmının Sağlık Uygulama Tebli-ği’nde (SUT) yer alan fiyatlar üzerinden ithal edildiğini, SUT fiyatının kurun çok altında kalması nedeniyle zarar etmek istemeyen firmaların ellerindeki ürünleri piyasaya sunmayıp depolarında muhafaza ettiklerini ileri sürdü. CHP’li Emir, yaşanan bu gelişmeler sonrasında bazı hastanelerimizin klinik ve acil servisine hasta kabul etmediğini, kimi sağlık kuruluşlarının ameliyat olması gereken hastalarını ameliyata alamadıkları yönünde şikayetler aldığını kaydederek, bakanlığı acilen önlem almaya davet etti.
Sağlıkta alınacak önlemler konusunda geç kalınmamasını isteyen Emir, aksi halde sorunların katlanarak büyüyeceğini ve krizin sağlık hizmetlerini durdurma noktasına getireceğini söyledi.