Gerekçede kırmızı çizgiler var

Anayasa Mahkemesi’nin, gerekçeli kararında AKP’nin bundan sonra yapmaması gerekenleri işaret edeceği, mahkemenin laiklikle ilgili kırmızı çizgilerini göstereceği öğrenildi. Mahkemenin sadece 50 kanıtı davayla ilgilendirmesi, “iddianameyi güçlü bulmadı” şeklinde değerlendirildi AKP’nin, laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı haline geldiğine, ancak bu durumun kapatılmasını gerektirmediğine hükmeden Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararında kırmızı çizgilerini açıklayacak. AKP’yi kapatmayan , ancak son yıl aldığı Hazine yardımının yarısından mahrum bırakmakla cezalandıran Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 6’sı, AKP’nin eylemlerinin demokratik düzeni ortadan kaldırmayı hedef aldığına, partinin şeriat hedefine ulaşmak için şiddete yönelebileceğine karar verdi ve partinin kapatılması yönünde oy kullandı. Ancak kapatma için en az 7 oy gerektiğinden, AKP bu yaptırımdan kurtuldu. Kırmızı çizgiler 6 üyenin gerekçeli kararda, AKP’ye Hazine yardımından yoksun bırakma yaptırımının uygulanması yönünde oy kullanmadıklarını belirtecekleri, yasal zorunluluk nedeniyle oylarının diğer 4 üyenin oyuna eklendiğini ifade edecekleri bildirildi. 4 üyenin de, AKP’nin bundan sonra yapmaması gerekenlere işaret edecek bir gerekçe kaleme alacakları kaydedildi. Söz konusu gerekçe, mahkemenin laiklikle ilgili kırmızı çizgilerini de gösterecek. Alınan bilgiye göre, heyetteki üyeler, iddianame ve eklerinde yer alan 400’ü aşkın kanıttan yaklaşık 50’sini davayla ilgili buldu. AKP’nin “odak” haline gelip gelmediği bu kanıtlar üzerinden değerlendirildi. Değerlendirilen kanıtların azlığı heyetin iddianameyi çok güçlü bulmadığı şeklinde yorumlanırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “BOP’un eşbaşkanı” olarak gösterilmesi gibi yorumlar davayla tamamen ilgisiz bulundu. - Davayla ilgili kanıtlar arasında, üniversitelerdeki türban yasağını değiştirmek için 10. ve 42. maddelerde yapılan anayasa değişikliği “odak” tarifi yapılmasında başrolü oynadı. AKP’lilerin türbanla ilgili açıklamaları, “Anayasa Mahkemesi’nin laikliğe aykırı bulduğu türban serbestisi öngören eylemleri parti organlarının benimsediği” şeklinde yorumlandı. Türbanın bir özgürlük sorunu olduğu savunması benimsenmezken, Erdoğan’ın “velev ki siyasi simge” sözü de önemli bir kanıt sayıldı. - Heyet, Erdoğan’ın AİHM’nin türban kararından sonra yaptığı “ulemaya danışılsın”, eski TBMM Başkanı Arınç’ın da “Dindar cumhurbaşkanı istiyorum” sözlerini laikliğe aykırı buldu. Açık lise sınavlarına türbanla girilmesi, İHL’ler ile ilgili eylemler de “laikliğe aykırı” olarak nitelendirildi. Gülen kararı - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkındaki siyaset yasağı talebine gerekçe gösterilen kanıtlar da mahkeme tarafından değerlendirmeye alındı. Ancak bu kanıtlar laikliğe aykırı bulunmadı. Mahkemenin bu yorumunda, Yargıtay’ın Fethullah Gülen hakkında verdiği beraat kararı etkili oldu. - “Kırmızı sokak genelgesi” olarak nitelendirilen genelgeyle, içkili yerlerin kent merkezleri dışına çıkartıldığı iddiası laikliğe aykırı sayılmazken, AKP’nin “Amaç içkinin yasaklanması değil, gençlerin korunması” savunması etkili oldu. - Erdoğan’ın Malezya ziyaretinde Türkiye için “İslam devleti” nitelemesi yaptığına yönelik yabancı basında yer alan haberler de kanıtlar arasına alınmadı. Bu kararda, haberlerin iddianamedeki çevirisinin hatalı olduğu tespiti rol oynadı. - Erdoğan’ın “Katili ancak maktulün varisi affeder” sözünün şeriat arzusunu gösterdiği iddiası da, “aşırı yorum” olarak nitelendirildi. - YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın rektörlere gönderdiği “türbanlı öğrencileri derslere alın” genelgesi de, bürokratların eylemlerinin partiyle ilgili olmadığı gerekçesiyle kanıt olmadı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın kararı açıklamadan önce yaptığı ve siyasilere “uzlaşarak kapatmayla ilgili anayasa hükümlerini değiştirin” mesajı verdiği konuşmasının içeriğinden bazı üyelerin haberinin olmadığı ve bu bölümden rahatsızlık duyduğu da iddia edildi. Önceki konuşmalar Anayasa Mahkemesi heyeti, Başbakan Erdoğan’ın AKP kurulmadan önce yaptığı konuşmaları delil saymadı. Başsavcı Yalçınkaya, iddianamede bu konuşmaların partinin şeriat amacını gösterdiğini iddia etmişti. Ancak heyet, AKP kurulmadan önce yapılan konuşmaların partiyi bağlamayacağına karar verdi. Başsavcı izlemede Karardan sonra gözlerin çevrildiği Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya basının önüne çıkmama tavrını dün de sürdürdü. Mevzuata göre, kapatma istemi reddedilen Yalçınkaya, AKP takibini sürdürebilecek ve partinin bundan sonraki eylemlerini laikliğe aykırı bulursa yeni dava açabilecek. Olası bir iddianamede, yine AKP’nin laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı haline geldiği iddia edilebilecek.