'Gergedan böceği ile sembolleşen gazetecilik şaheseri'

'Gergedan böceği ile sembolleşen gazetecilik şaheseri'

Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, geçtiğimiz hafta birçok yayın organında yer verilen ‘90 bin dolarlık gergedan böceği’ haberlerinin doğrulanmadan yayınlanması ve bu nedenle pek çok vatandaşın gergedan böceği avına çıkmasını eleştirdi. Sorumluluğun öncelikle haberi servis eden İHA’da olduğunu ancak Hürriyet’in de aralarında bulunduğu medya kuruluşlarının da durumda pay sahibi olduğunu vurgulayan Bildirici, “evrensel gazetecilik ilkelerini, haber araştırma yöntemlerini, editoryal kontrolü, hepsini geçtim; bir böceğin 90 bin dolar ettiği gibi uçuk bir iddianın inanılır bulunup, manşetler arasında yer verilmesi şaşırtıcı” dedi.

Bildirici “editörün önüne böyle bir haber geldiğinde şüphe duyması, en azından bir uzman görüşüne başvurmayı düşünmesi beklenirdi. Bunları yapmak yerine medya, çıkardığı yangını heyecanla seyreden çılgınlar gibi davrandı. Yangından geriye ‘gergedan böceği’ ile sembolleşen bir gazetecilik şaheseri (!) kaldı” ifadelerine yer verdi.

Faruk Bildirici’nin Hürriyet gazetesinde “Asparagas böceği” başlığıyla yayımlanan (20 Temmuz 2015) yazısı şöyle:  

Ne Arda Turan’ın Barcelona’ya transferi ne de koalisyon görüşmeleri...

Bence önceki hafta Türkiye’de vatandaşların bir bölümünün gündemi ‘gergedan böceği’ haberleriydi. Okur mesajlarına ve Google’da en çok arananlar listesine dayanarak söylüyorum bunu.

“Gergedan böceği”ni bilmeyen, “Bu da nereden çıktı” diyenler için özetleyeyim. İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) 3 Temmuz’da geçtiği, “Yüksekova’da gergedan böceği bulundu” haberiyle gündeme girdi bu böcek. Haberde, böceği evinde bulan kişinin “Hobi olarak besleyenler varmış. İnternet verilerine göre 90 bin dolar gibi ciddi bir değeri varmış” cümlelerine de yer veriliyordu. Yüksekova Belediyesi’nin veterineri de ev sahibinin bu sözlerine “... Yasadışı yollarla yurtdışına satışı yapılıyor” diyerek destek veriyordu.

Hurriyet.com.tr, haberi önce “Yüksekova’da gergedan böceği bulundu” başlığıyla girdi. Bir süre sonra haber, galeri olarak düzenlendi. Kapaktaki başlık bu kez “90 bin dolarlık böcek balkondan girdi” olmuştu. Aynı saatlerde Milliyet, Sabah gibi gazetelerin web sayfaları başta olmak üzere onlarca internet sitesi de Hürriyet gibi “90 bin dolar” başlığıyla yayına verdi haberi. (Ama ertesi gün basılı gazetede bu habere yer verilmedi.)

Ardından Alaplı’dan Hayrabolu’ya kadar Türkiye’nin hemen her yerinden ‘gergedan böceği’ haberleri gelmeye başladı. 90 bin doları duyan gergedan böceği aramaya çıkmıştı. Yerel muhabirler, “... Gergedan böceği bulundu” haberleri yağdırırken, böceği bulanların satacak yer arama telaşı da görülmeye değerdi. Bana gönderilen onlarca mesajdan biliyorum böcek bulanların halini.

Heyecan dalgası üç gün kadar sürdü. 6 Temmuz’da hurriyet.com.tr’nin “Gergedan böceği çılgınlığı” haberinde, bu böceğin böyle bir maddi değeri olmadığı yazıldı. Bunu ertesi gün İHA’nın ve diğer gazetelerin haberleri izledi; hatta “doğanın çöpçüsü” olarak nitelenen ve nesli azalan bu böceği yakalayana ceza verileceği açıklamaları da geldi. Parasal değeri olmadığını kabullenemeyip yine de gergedan böceği yakalayanlar oluyor. O yüzden de “Gergedan böceğine bakanlık kalkanı”, “Avlanmayın, 38 bin lira para cezası var”, “Parasal değeri yok” haberleri hâlâ devam ediyor.

Okur temsilcisi olarak dikkatimi çeken, “90 bin dolarlık gergedan böceği asparagası” üretilmesinin ve ülkenin dört bir yanında onca insanın komedi filmlerine konu olacak şekilde böcek avına çıkmasının sorumluluğunu hiç kimsenin üstlenmemesi. İHA dahil olmak üzere ajanslar, gazeteler ve internet siteleri, “haberlere konu olan gergedan böceği” ya da “Son günlerde gazetelere manşet olan ve vatandaşların ilgisini çeken gergedan böceği” deyip geçiyorlar.

Halbuki olayı böyle sunmak, medyanın sorumluluğunun üzerini örtmeye çalışmaktan başka bir şey değil. Bence açıkça kabul etmeleri gerek, bu komedinin ilk sorumlusu Yüksekova’daki ev sahibinin “90 bin dolar” sözünü kontrol etmeden, araştırmadan habere koyan İHA’dır. Ardından da ajans haberini, hiçbir editoryal denetime tabi tutmadan ve hatta aradaki cümleyi alıp başlığa koyan onlarca internet sitesidir. Kuşkusuz hurriyet.com.tr’nin de payı var yaşananlarda.

Evrensel gazetecilik ilkelerini, haber araştırma yöntemlerini, editoryal kontrolü, hepsini geçtim; bir böceğin 90 bin dolar ettiği gibi uçuk bir iddianın inanılır bulunup, manşetler arasında yer verilmesi şaşırtıcı bir durum. Anlıyorum, durmaksızın akan haberlerin tümünü kontrol etmek çok zor. Yine de bir editörün önüne böyle bir haber geldiğinde şüphe duyması, en azından bir uzman görüşüne başvurmayı düşünmesi beklenirdi. Bunları yapmak yerine medya, çıkardığı yangını heyecanla seyreden çılgınlar gibi davrandı. Yangından geriye “gergedan böceği” ile sembolleşen bir gazetecilik şaheseri (!) kaldı.

İHA’dan yanıt

İHA Yayın Yönetmeni Dursun Kabaktepe, “gergedan böceği” haberleriyle ilgili sorumu özetle şöyle yanıtladı:

“Gergedan böceği ile ilgili haber 3 Temmuz 2015’te Hakkâri’den ‘Dünyanın en nadir görülen böceği misafirleri oldu’ başlığıyla abonelerimize servis edilmiştir. Haber metninde, böceğin fiyatına ilişkin ifade tamamen vatandaşın kendi açıklaması olarak yer almıştır. Aynı haberde, veteriner hekim görüşü de yer almaktadır. Ardından yurdun birçok bölgesinden benzer haberler yapılmış ve bu haberlerde vatandaşların fiyat konusunda söylemleri iddia şeklinde yer almıştır. Artan ilginin akabinde, böceğin değerine ilişkin bir haber hazırlanarak, ‘Gergedan böceğinin hiçbir maddi değeri yok’ başlığıyla servis edilmiştir.”

Nasıl yazılmalı?

“NEFRET tacirlerine aracılık” başlıklı yazımda, medyanın nefret söyleminin propagandasına zemin oluşturmaması gerektiğini vurgulamıştım. Nefret söylemi içeren konuşmaları haberleştirirken, gazetenin o söylemi benimsemediğinin ve söylenenlerin yanlışlığının altının çizilmesi gerektiğine dikkat çekmiştim.

Medya etiği konusunda saygın bir isim olan Ragıp Duran, bir elektronik ileti göndererek, “nefret söylemi”nin nasıl haber yapılması gerektiğini somutlaştırdı:

“Nefret tacirlerine karşı önerdiğin tutum önemli ve doğru. Bu konudaki genel yaklaşım ve yöntem şu; senin de belirttiğin üzere, bir yandan okura gerekli bilgiyi vermek zorundayız, bir yandan da nefret söyleminin yaygınlaşmasını önlemeliyiz. Her zaman kolay kurulacak bir denge değil.

Benim izleyebildiğim kadarıyla, nefret söylemi içeren açıklamaları, tırnak içinde de olsa, olduğu gibi vermek doğru değil. Senin örneğinde söz konusu siyasi yetkilinin açıklaması, ‘Dursun Güneş, konuşmasında Yahudi ve Hıristiyanlara karşı nefret söylemi içeren cümleler kullandı’ şeklinde verilebilir. Böylelikle bu söylemi yaygınlaştırmadan üstelik de gazete olarak bu söyleme eleştirel yaklaştığımızı göstermiş oluruz.”