Barzan Kaya*
Haziran direnişinde burada olmadığım için çok şey kaybettiğimi bilerek, yine de bir konuda kızgınlıkla-şaşkınlık arasında olduğumu söylemeliyim!
Gezi sürecinde takip edebildiğim kadar her çağrıya binlerce kişi büyük bir iştahla katılım sağlıyordu. Ve fakat anlamlandıramadığım bir durum var..
Gezi direnişi dediğimiz süreçte gözaltına alınıp hukuksuzca tutuklanan onca insanın ailesi her cumartesi Galatasaray Lisesi önünde oturuyor ve fakat kendileri dışında yanlarında kimsecikleri göremiyorlar. O gözlerinden yılların öfkesi fışkıran binler nerede?
O aileler ''Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!!'' diye haykırdıklarında etraflarında niçin o binleri göremiyorlar?
Anadolu yakasını geçelim mesela..
Mesela Silivri, Avcılar, Gaziosmanpaşa, Beşiktaş, Sarıyer, Bakırköy'ü de geçelim.. 39 ilçe var sanırım İstanbul'da.. Yalnızca ikisi: Beyoğlu ve Şişli'ye yüklenelim!
Mesela '' AKP yaşam tarzıma müdahale ediyor gitmeli!'' deyip direnen Cihangir nerede? Sıraselviler'de direniş günlerinde evlerinin kapılarını sağ olsunlar hiç kapatmayan o yürekli insanlarımız nerede?
Kapitalizmin, evlerini başlarına yıkmak için gün saydığı Beyoğlu ve Okmeydanı'nın kent yoksulları nerede?
Neredesiniz ey ahali?
Birinin çıkıp çağrı yapmasını mı bekliyorsunuz?
O çocuklar sizden daha yavaş koştukları için yakalanmadılar polise!
Bilahare evleri basıldı!
Türlü hakaret ve işkence ile gözaltına alınıp tutuklandılar!
Siz yoksunuz diye, sayıları az diye çekip gitmiyor aileler, her cumartesi oradalar. Çocukları bırakılana kadar da orada olacaklar!
Sesleri erken çöken karanlığa karışıp zindan duvarlarında yankılanıyor da bir sizin, bizim kalbimizin sokaklarına mı düşmüyor..
Elbette adalet arayışı İstanbul'la da sınırlı değil. Yurdun değişik yerlerinde tutsak ailelerin adalet arayışı devam ediyor!
İstanbul direnişin çıkış merkezi olduğundan özellikle GS Lisesi önünde yapılan eylem üzerinden gidiyorum. Yoksa diğer şehirlerde de durum farklı değil. Birkaç kişi ile sürüyor adalet arayışı..Bu yalnız bırakmanın, omuz vermemenin Gezi aileleri için nasıl korkunç bir demoralizasyona neden olduğunun farkında mısınız?
Her çağrıda sizinle birlikte binler olan o çocukların, şimdi ailelerinin etrafında yine binler olabilmektir direnişi anlamlı kılacak olan.
Eğer biz haziranda direndik, diyorsanız o ailelerin yanında olmalısınız!
Eğer biz daha nice Haziranlar yoğuracağız, diyorsanız orada olmalısınız!
Sadece İstanbul’da da değil!
Yurdun her yanında evlatlarını rehin alanlardan hesap soran tüm ailelerin yanında olacaksınız!
Evlatlarının bir mezarı olsun diye İstanbul'da, Amed'de, Batman'da, Mardin'de 19 yıldır yılmadan oturan analara, yine Galatasaray Meydanı'nda ''F tipi cezaevleri kapatılsın. Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!'' diye haykıran tutsak yakınlarına omuz vereceksiniz..
Güneşli güzel günler kendiliğinden oturmuyor sofraya!
Barikatlar arkasında kapitalizme, şovenizme ve her türden gericiliğe meydan okuyanları sahiplenmekle kurulur güneşin sofrası..
O ailelerin etrafında çember olsaydınız, vaktiyle adalet arayışlarına omuz verseydiniz kendilerini şüphesiz çok daha umutlu hissetmezlermiydi?..
Eğer sizler vaktiyle haziranda olduğu gibi o ailelerin yanında olabilseydiniz belki de o çocuklar da şimdi aileleriyle birlikte olabileceklerdi!
Kulaklarını sağır edebilseydiniz adalet hırsızlarının belki de o çocuklar bunca zaman uzak düşmeyeceklerdi ailelerinden…
Yine de geç değil…
Hadi yurdun her yanında evladının özgürlüğü için oturan analara, kardeşlere omuz vermeye alanlara!
And olsun ki; o çocuklar er ya da geç geri dönecekler ve yine yerlerinde durmayacaklar.
İnsanca bir yaşamı aydınlatacak ateşler yakmaya devam edecekler!
Peki ya siz, biz, onlar, binlerce yürüyenler, o ailelerini yalnız bıraktığımız çocukların yüzlerine nasıl bakacağız?
Ses olun!
Nefes olun!
Barikat olun!
Analara; senin binlerce çocuğun var deyin, omuz verin!
Evladı tutsak anaya, gözünü kaybeden yoldaşa, yaşamını koca bir kafeste geçirmeyi kader sanan halka yalnız olmadığını hatırlatın..
__________ * Fotoğraf, kısa film ve belgesel çalışmaları yapıyor