Türkiye'de haftalarca devam eden 5 kişinin hayatını kaybettiği 100'lerce kişinin yaralandığı Gezi eylemlerinin bilançosu ağır oldu. Eylemcilerin çoğunu gençlerin oluşturduğu protestolar Türkiye’de yeni bir muhalefet hareketine dönüşebilir mi? Uzmanlar, Gezi'nin siyaseti nasıl etkileyeceğini değerlendirdi.
Türkiye'de on binlerce kişiyi sokaklara döken Gezi Parkı eylemleri siyasette yeni bir başlangıcın temelini atabilir mi? Uzmanların Deutsche Welle Türkçe'de yaptıkları değerlendirmeye göre, bunu şimdiden kestirebilmek güç. Basel Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nden Türkiye'deki olayları yakından izleyen Prof. Dr. Maurus Reinkowski eylemlerin Türkiye tarihinde bir dönemeç olduğunu vurguluyor: “Henüz bu eylemlerin nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz. AKP'nin büyüsünün bozulduğunu görüyoruz. Türkiye sivil toplumu olgunluk emareleri gösterdi. Çok sayıda cesaret verici işaret var, ancak Arap Baharı olayların menfi yönde de seyredebileceğini ortaya koydu. Derin, iç savaş benzeri bir bölünme ihtimalini Türkiye için görmüyorum, fakat uzun süreli olabilecek bir hüsran dönemine hazırlıklı olunmalı. Özgürlük hareketi başarısız olabilir, AKP daha uzun yıllar iktidarda kalabilir. Her ne olursa olsun bu Türkiye tarihinde çok önemli bir eşik ve bu özelliğini de muhafaza edecek, çok olumlu bir gelişme. Ancak yeni bir hükümet, yeni siyasi şekillenme, yeni parti oluşumları bağlamında nasıl gelişmeler olacak, bunlar henüz öngöremediğimiz şeyler…”
Duisburg-Essen Üniversitesi'nden siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. Hans Jürgen Axt da iktidar partisi AKP'nin bu protestolar nedeniyle siyasi gücünden fazla bir şey kaybetmediği görüşünü destekliyor. Ancak muhalefetin biçim değiştirdiğini de sözlerine ekliyor: “Spekülasyon yapacak olursam, Türkiye'de yarın seçimler yapılacak olsa AKP'nin yeniden kazanacağı, sandıktan birinci parti olarak çıkacağı tahmininde bulunurum. Bunun nedeni şu: Biz hep İstanbul'a bakıyoruz, Batı'daki kentlere bakıyoruz. Oysa Türkiye'nin geri kalanını, Doğu'yu, özellikle de Kayseri gibi yükselen Anadolu merkezlerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. AKP buralardan büyük destek alıyor. Ancak AKP'li olmayan kesimin, artık CHP'nin kontrolünde olmadığını, yeni bir hareketin, siyasi partiler açısından kategorize edilmesi şu anda mümkün olmayan yeni insanların siyaset sahnesine girdiğini gözlemliyoruz. Sendikacılar, eski komünistler, yeşiller… Çok renkli bir kitle. Bu nereye varacak, bu sosyal hareket kalıcı olacak mı, söylemek çok güç. Fakat bence Türkiye'de yeni bir muhalefet doğuyor. Şayet AKP zeki ise kulaklarını açmalı ve bu kitle ile açık bir diyaloğa girmeli.”
Gezi eylemlerinin ardından hükümet kanadından ılımlı adımlar da atılmış, protestocuların ‘mesajının’ alındığı yönünde açıklamalar yapılmıştı. Ancak AKP’nin iktidarda olduğu 11 yıl boyunca karşılaştığı en sert muhalefet olan bu eylemlerin, AKP’nin politikasında bir değişikliğe neden olup olmayacağı belirsizliğini koruyor. Basel Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nden Maurus Reinkowski, AKP’nin uzun yıllar boyunca uluslararası kamuoyunda reform yanlısı bir parti, Ortadoğu ülkelerine model olarak görüldüğünü, ancak protestoların bastırılma biçiminin bunun tam tersini ortaya koyduğunu ifade ediyor. Prof. Hans Jürgen Axt ise AKP'nin tutumunda bir değişiklik beklemiyor: “Bir değişiklik olacağını tahayyül etmek zor. Erdoğan'ın toplumu cepheleri kutuplaştırarak kendi bindiği dalı kestiğini düşünüyorum. Siyasi rakiplerinizi önceden çapulcu, terörist diye nitelerseniz, bu iletişimi oldukça zorlaştırır. Bu yüzden, Erdoğan'ın ateşle oynadığı kanısındayım. Kısa zaman içerisinde bu yangını söndürebilecek mi, emin değilim. Karar sürecine iştirak etmek isteyen, meşru talepleri olan protestocularla iletişime girmeyi başarabileceği konusunda şüphelerim var. “
Her ne kadar Gezi eylemlerinde protestocu gruplar heterojen bir görünüm sergilese de, ‘muhafazakâr-seküler' çekişmesinin yaşandığı Ortadoğu ülkelerindeki gerilimin Türkiye'ye sıçrayıp sıçramayacağı da tartışılan noktalardan. Fakat uzmanlar Türkiye'de bir iç savaş ya da taraflar arasında birlikte yaşama huzurunu bozacak bir gerginlik meydana gelmesini beklemiyor. Basel Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nden Prof. Dr. Maurus Reinkowski Türk toplumunun çoğulcu yapısına şu sözlerle dikkat çekiyor: “Tabii ki Türkiye'de devletin kendi talepleri doğrultusunda hizmet vermesini isteyen Müslümanlar var. Ancak öte yandan kendisini seküler olarak tanımlayan kentliler de var. Ben Türkiye'de bir çeşitlilik olduğunu düşünüyorum. Alevileri düşünün mesela… Ya da Erdoğan'ın çizgisini desteklemeyen Müslümanları. Türk toplumunda da iki kutup var, fakat çok fazla gri tonlar, gölgeler, iç içe geçen kimliklerle birlikte. Şimdiki olayların toplumun kutuplaşması yönünde bir manipülasyona açık olduğu doğru, ancak bu harekete destek olan çok sayıda Müslüman da var. Bana kalırsa ‘Taksim hareketi' de diyebileceğimiz bu hareket, AKP'ye İslamcı bir parti olduğu için değil, ‘otoriter' bir parti olduğu için karşı çıkıyor.”
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın verdiği bilgilere göre, Gezi eylemlerinde şu ana kadar 3'ü eylemci, biri polis biri de temizlik işçisi olmak üzere 5 kişi yaşamını yitirdi, toplam 11 bin 823 kişi ya yaralandı ya da biber gazından etkilendiği için hastanelere başvurdu.