Gezi soruşturmaları neden şimdi gündemde?

Gezi soruşturmaları neden şimdi gündemde?

Burcu Karakaş / DW Türkçe

İstanbul'un Taksim Meydanı'nda başlayıp ülke geneline yayılan Gezi Parkı protestolarının üzerinden yaklaşık beş buçuk sene geçti. Ancak Türkiye, aradan geçen zamanın ardından yeniden Gezi eylemlerini konuşmaya başladı.

Bir seneden fazla süredir iddianamesiz bir şekilde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın Gezi Parkı olaylarını finanse ve organize etmek için Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş.'yi kullandığı iddiasıyla düzenlenen operasyonda, 13 kişi gözaltına alınmıştı. Anadolu Kültür'e yönelik operasyonun ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın genişletildiği ortaya çıktı.

İstanbul'da 2013 yılında başlatıldığı tahmin edilen soruşturma hakkında gizlilik kararı bulunuyor. Söz konusu soruşturma kapsamında, kamuoyunun Gezi eylemleri sırasında yakından tanıdığı isimler savcılık tarafından teker teker ifade vermeye çağrılıyor. Bir süredir yurtdışında yaşayan oyuncu Memet Ali Alabora hakkında ise tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıktı. Kararda, Alabora'nın "Kaos ve kargaşa yaratarak mevcut hükümeti işlevsiz hale getirmek ve ortadan kaldırmak amacıyla" Gezi Parkı eylemlerinde etkin rol aldığı iddia ediliyor.

Gezi soruşturması kapsamında ifade veren isimlerden biri, Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yöneticilerinden yüksek mimar Mücella Yapıcı'ya göre, iktidar yerel seçimler öncesi suni gündem yaratma gayretinde. DW Türkçe'ye konuşan Yapıcı, "Seçim öncesi ötekileştirme ile toplumu gruplara ayırarak kamuoyunun dikkatini başka tarafa yönlendirmeye çalışıyorlar" diye konuştu.

Mücella Yapıcı'nın bir diğer dikkat çektiği konu ise toplumsal hafıza. "Baskıcı iktidarlar mekânları yok edip mesela yıkılan Atatürk Kültür Merkezi gibi, toplumsal hafıza temizliği yaparak yeni bir toplum hafızası yaratmaya çalışırlar" diyen mimar Yapıcı, Gezi soruşturmasının da bu çalışmanın bir parçası olduğunu düşünüyor. Gezi Parkı protestolarına Türkiye toplumundan farklı birçok kesimin katıldığını ifade ederek "Reisi olmayan, herkesin özgür iradesiyle itirazını ortaya koyduğu barışçıl eylemlerdi. Müslümanından ateistine, HDP'lisinden MHP'lisine herkes bir aradaydı" diye de ekliyor.

Türkiye tarihinde daha önceden rastlanmamış bir durum olduğunu vurgulayan Yapıcı, "Böyle bir tarih var ve bunu beş sene sonra yeniden yazmak yazmak gerekiyor. Toplumsal hafızanın yerine iktidarın işine gelecek şekilde Gezi'yi ‘öcü' gibi gösterme çalışması var" görüşünde.

Yapıcı, soruşturmanın gizli olmasına rağmen iktidar yanlısı medyada çıkan haberlere de tepkili. Yapıcı "Gizli olduğu için dosyayı biz göremiyoruz. Ancak bize sorguda sorulmayan konuların gazetelerde haber olması saçma bir durum" diyor.

"Toplumsal hegemonyayı ele geçirmenin ilk adımı"

"Ben bazen AKP iktidarının neyi, ne zaman ve neden yaptığını anlamakta güçlük çekiyorum” diye sözlerine başlayan Taksim Dayanışması'ndan avukat Can Atalay ise soruşturmanın Gezi Parkı protestolarını suçlulaştırma ve karalamaya yönelik olduğunu düşünüyor. Savcılığa ifade veren isimler arasında yer alan Atalay, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP iktidarının kültürel ve sosyal hegemonyayı ele geçirmemekten zaman zaman yakındığını hatırlatarak "Bence Gezi soruşturmaları toplumsal hegemonyayı ele geçirme operasyonunun ilk adımıdır" diyor.

Siyasi iktidarın Gezi Parkı protestoları hakkında daha önceden soruşturma başlatarak harekete geçmesini beklediklerini dile getiren Atalay, "Biz buradayız. Karalamaya karşı ne yanıt verilmesi gerekiyorsa o yanıtı vereceğiz” diye konuşuyor.

"İktidar safları sıklaştırmak için kullanabilir"

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Erdoğan, Gezi eylemlerinin yeniden gündeme gelmesinin yerel seçimlerle ilgisi olabileceği kanaatinde. Erdoğan, Gezi eylemlerinin toplumun bir kesiminde "kahramanlık” bir diğerinde ise "ihanet” mitleriyle anıldığını, daha eylemler sürerken farklı sosyolojik mevzilerin oluştuğunu belirterek, siyaset için Gezi Parkı protestolarının iyi bir "anlatı” (narrative) olduğunu söylüyor. Emre Erdoğan, "Dolayısıyla iktidar, seçime giderken bu anlatıyı kullanarak safları sıklaştırmak isteyebilir" diyor.

Dünyada popülist bir çağın hüküm sürdüğünü ifade eden Emre Erdoğan'a göre, siyasi liderler herhangi bir krizle karşı karşıya kaldıklarında "günah keçisi” göstermek durumunda kalabiliyor. "Bir konuyu dış ve iç güçlere bağlayıp 'günah keçisi' göstermek karmaşık bir olayı basitleştirir. Bugün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bile dış güçlerden bahsediyor" diyen Erdoğan'a göre, Gezi eylemlerinin bugün gündeme gelmesi siyaset açısından anlaşılabilir bir durum.

"Kırılmaya yol açan önemli bir fay hattı"

"Türkiye'de Kutuplaşmanın Boyutları" araştırmasının koordinatörlüğünü yürüten Erdoğan, araştırma için katılımcılara sordukları "Türkiye toplumunda en fazla kırılmaya yol açan olaylar nedir?" sorusuna verilen cevaplarda, Gezi Parkı protestolarının üçüncü sırada yer aldığını söylüyor.

Gezi protestolarının Türkiye'nin toplumsal hafızasında kırılmaya yol açan önemli bir fay hattı olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye toplumunun neredeyse yarısının Gezi eylemlerinin "dış güçler" tarafından tetiklendiğini düşündüğünü dile getiriyor. Gezi hakkında yapılan çalışmaların, AKP ve MHP tabanının toplumun geri kalanı kadar eylemlere sıcak bakmadığını ortaya koyduğunu hatırlatarak eylemlere karşı çıkan kesimin söz konusu protestolar ile "halkın iradesine ket vurulduğunu" düşündüğünü ekliyor.