Mide, ince ve kalın bağırsakta yüksek öldürücü özelliğe sahip GIST (Gastrointenstinal Stromal) isimli tümörün metastaz yapması durumunda hastanın yaşam süresini uzatmak için kullanılan "Glivec" adlı ilacın, artık cerrahi operasyon sonrasında metastaz riski yüksek hastalarda da koruyucu amaçlı kullanıldığı bildirildi. Yurt dışında FAZ 3 çalışmaları tamamlanan araştırma sonucunda ilacın, tümörün metastaz riskini yüzde 80'den fazla azalttığının belirlendiği kaydedildi. Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Onkoloji Hastanesi Başhekimi ve onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın, yaptığı açıklamada, literatürde tümörün, mide, ince ve kalın bağırsakta nadir görüldüğünü ancak yüksek öldürücü özelliğe sahip olduğunu söyledi. Tümörün, hissedilebilir bir belirti vermediği için tanısının zor konulduğuna dikkati çeken Yalçın, "Çünkü, tümör organın içine değil dışına doğru büyüyor. Bu nedenle endoskopi ile tanınması çok zor. Tümörün erken evrede anlaşılabilmesi ve uygun tanı ve tedavisi için bu konuda mutlaka deneyimli bir uzmanın olması gerekiyor" dedi. Yalçın, bu tümörün yüzde 50 sıklıkla en çok midede görüldüğünü ve genellikle karın içi boşluğuna metastaz yaparak sindirim sisteminin bütünlüğünü bozduğunu, kanama ve ağrıya neden olduğunu, ardından karaciğere yayıldığını kaydetti. Tümör, ilacı kullanmayanların yüzde 17'sinde nüksetti Prof. Dr. Şuayib Yalçın, son yapılan araştırmalarla bu tümörün biyolojik şifresinin çözüldüğünü ve bununla ilgili makalenin 18 Mart 2009'da uluslararası tıp dergisi Lancet'te yayımlandığını ifade ederek, tümörün, vücutta CKİT diye isimlendirilen bir bölgedeki yapısal değişikliklerden (mutasyon) kaynaklandığının tespit edildiğini anlattı. Tıpta devrim diye yorumlanan 'Glivec' isimli ilaçla, bu bölgeye müdahale edilerek kanserin kontrol altına alındığını dile getiren Yalçın, "Tek tedavisi cerrahi olan ama cerrahi sonrasında çok sık nükseten ve genellikle ileri evrede görülen hastalarda bu ilaç, hastaların yaşam sürelerini uzatmak için kullanıldı. Türkiye'de de 2002'den bu yana kullanılıyor" diye konuştu. Yalçın, ilacın, hastaların çoğunda kanseri kontrol altında tuttuğunun belirlenmesiyle 2000'li yıllarda korunma amaçlı kullanılıp kullanılamayacağının araştırıldığını ve artık faz çalışmalarının tamamlandığını belirterek, "Faz 3 tamamlandıktan sonra ilacı kullananlarda 1 yıllık sağ kalım yüzde 98, ilacı kullanmayanlarda yüzde 83 çıktı. Yani tümör, ilacı kullananların sadece yüzde 2'sinde nüksederken, ilacı kullanmayanların yüzde 17'sinde nüksetti" bilgisini verdi. Sonuçların bilimsel olarak kanıtlanmasının ardından söz konusu ilacın artık koruyucu amaçlı olarak da kullanılmaya başlandığına dikkati çeken Yalçın, "Bu çalışma gösterdi ki riskli ve özellikle yayılma eğilimi olan durumlarda ve ömür boyu ilacı kullanmak zorundaki kanser hastalarında ameliyattan sonra ilacın belli bir süre kullanılması, tümörün nüksetme riskini yüzde 80'in üzerinde azaltıyor" dedi. Türkiye'de ruhsatlı değil Yalçın, çok az yan etkisi olduğu belirlenen ilacın, ileri evre hastalarda yaşam boyu kullanılırken, koruma amaçlı risk grubundaki hastalarda en az 1 yıl süresince verilmesinin gerekli olduğunu kaydetti. İlacın yurt dışında ruhsatlı olduğunu ancak "Türkiye'de henüz ruhsatlı olmadığını" belirten Yalçın, ilacın bir kutusunun ortalama 6 bin TL olduğunu söyledi. Yalçın, "İlaç, koruyucu amaçlı kullanımı açısından henüz ruhsatlı olmadığı için SGK ödemiyor. Türkiye'de onay süreçleri henüz tamamlanmamış durumda" dedi. Bu konuda birçok bilimsel araştırması olan Prof. Dr. Yalçın, bu tür tümöre bağlı kanser hastalarından metastaz riski yüksek olan kişilerin HÜ Onkoloji Hastanesine başvuruda bulunabileceklerini ifade ederek, şunları söyledi: "Burada yapacağımız ileri tetkikler sonrasında hasta tedaviye uygunsa tüm masraflar, hastanemizle yapılan uluslararası protokol sayesinde tarafımızdan karşılanacak. Bu nedenle hekimlerimizin, bu tür hastaları bize yönlendirmesini istiyoruz. Hastalarımızı tedaviye alacak ve sürekli takiplerini yapacağız. Tedaviye uygun olup olmadığına bakacağız. Uygun olan hastalara ilacı biz sağlıyoruz. Vatandaşın cebinden bir para çıkmıyor. Sürekli de hastaların takibi yapılıyor." (AA)