Göç bir fırsat mı?

Göç bir fırsat mı?

Almanya’nın Düsseldorf ve Duisburg kentlerinde halkla buluşan ve görüş alışverişinde bulunan AB Komisyonu'nun İstihdam ve Sosyal İşlerden Sorumlu Üyesi Laszlo Andor, göç hareketlerinin özellikle Almanya için bir kazanım olduğunun altını çiziyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Romanya'dan ve Bulgaristan'dan Almanya'ya gelen özellikle vasıflı işçiler Almanya’nın sosyal sisteminden aldıklarından çok daha fazlasını bu sistemlerin kasalarına ödüyorlar. Almanya’ya yanlış bilgilendirmelerle gelen ve suç şebekesi firmaların kurbanı olan, sömürülen Rumen ve Bulgarların sayısı ise az. Bunlar ücretli işler bulamıyor, diğerlerinden daha sert koşullarda ve hukuken izin verilenden daha fazla süre ile çalıştırılıyorlar ve kötü şartlar altında yaşamlarını sürdürüyorlar.”

Almanya'nın tarihsel göç geleneği

Tarihsel olarak uzun bir göç geleneği bulunan Almanya’nın Ruhr bölgesi bugün de göç almaya devam ediyor. Bu bölgenin önemli kentlerinden Duisburg’a şu sıralarda 600 kadar Bulgar ve Rumen göçmeni geldi, bunların yarısını çocuklar oluşturuyor. Ruhr bölgesinin dâhil olduğu Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nin Başbakanı Hannolere Kraft ile AB'nin İstihdam ve Sosyal İşlerden Sorumlu Üyesi Laszlo Andor, Duisburg'da AB'nin destek verdiği Romanya ve Bulgaristan’dan gelen göçmenler için başlatılan projeleri incelediler.

Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Çalışma Bakanlığı’nda entegrasyondan sorumlu müsteşar Thorsten Klute, göçün tüm toplumu ilgilendiren bir konu olduğunu, sadece belirli kurumların değil, elde bulunan tüm mekanizmaların bu konuda işbirliği içinde olmaları gerektiğini vurguladı.

Aynı konuda AB'nin İstihdam ve Sosyal İşlerden Sorumlu Üyesi Laszlo Andor, “Avrupa Komisyonu, üye ülkelerle işbirliğine, yerel yönetimleri, başka kurumları ve Avrupa Sosyal Fonu’nu (ESF) desteklemeye hazır” diyor.

'Geleceğe yatırım'

Laszlo Andor, Almanya'daki göçmenlerin, sunulan bu özel hizmetlerden ya da parasal kaynaklardan yararlanmalarının onların bu kaynakları kötüye kullandıkları anlamına gelmediğini, bu paraların geleceğe yatırım demek olduğunu belirtiyor. Andor, birliğe üye ülkelerin bütçelerini istikrarlı hale getirerek her şeyden önce yoksulluk ve azınlıkların Avrupa’dan dışlanması olgusu ile mücadele edilebileceğini söylüyor ve ekliyor: “Avrupa’da ihtiyacını hissettiğimiz şey sosyal yatırım politikaları, tek bir hedefe doğru ilerleme ve entegrasyondur.”

Laszlo Andor, göçmenlerin geldikleri ülkelerde de sosyal adaletsizliklerin, artan yoksulluğun ve ülkeden göçlerin durdurulması için uygun yapılanmaların oluşturulması gerektiğine işaret ediyor. Andor, sosyal adaletsizlikler nedeniyle birçok vatandaşta siyasî kuşkuculuğun arttığını, bunun faturasının ise azınlıklara çıkarıldığını, yine bunun da Mayıs'ta yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri açısından tehlikeli bir gelişme olduğunu belirtiyor.