Göğe bakan şair 88 yaşında

Göğe bakan şair 88 yaşında

Türk edebiyatının en önemli şairlerinden biri olan Turgut Uyar’ın bugün doğum günü. Şair yaşasaydı bugün 88 yaşında olacaktı.

“Kendi şiirlerimi sonraları pek okumam. Çoğu zaman 8-10 yıl önce yazdığım bir şiiri tanıyamadığım, yadırgadığım bile olur” dese de şair, ardında Göğe Bakma Durağı, Çılgın-Hüzünlü, Palyaço, Bir İntihar Akşamı gibi defalarca okunacak şiirler bıraktı.

İkinci yeni şairlerin en önemli isimlerinden olan Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Babası Hayri Bey, bir subaydı ve ailesinden uzakta yaşamak zorunda kalıyordu. Bu nedenle Turgut Uyar da babasından ayrı büyüdü. Şairin naif kişiliğinin oluşmasında, babasından sıklıkla ayrı kalmasının yarattığı hüznün payı büyüktür. Hüznünü şöyle anlatır Uyar: “Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem “Yapma oğlum” derdi ona, “O içli bir çocuk…”

Turgut Uyar, Bursa Işıklar Askeri Lisesi ve sonra da Askeri Memurlar Okulu’nu bitirdi. Ardından çeşitli illerde askeri memurluk yaptı. Bu görevinden istifa eden Uyar, 1967 yılında kadar SEKA’da çalıştı ve buradan emekli oldu.

İlk evliliğini Yezdan Şener ile yaptı. 18 yaşında baba olan Uyar, bu evliliğinden olan 3 çocuğunu memurluk yaptığı yerlerde büyüttü. 1966 yılında eşinden ayrılıp, İstanbul'a yerleştiğinde o dönem Cemal Süreya ile ilişkisi bitme aşamasında olan Tomris Uyar ile şiir üzerine mektuplaşmaya başladılar. Bu mektuplaşmalar 1969'da evlilikle sonuçlandı. Tomris Uyar ile evliliklerinden bir erkek çocukları (Hayri Turgut Uyar) oldu. Siroz hastalığına yakalanan Turgut Uyar, 22 Ağustos 1985'te yaşama veda etti. 

Garip akımından İkinci Yeni'ye

 

İkinci Yeni akımının öncüleri arasında sayılan Uyar'ın ilk şiiri 1947'de Yenigün dergisinde yayımlandı. Hece ölçüsüyle yazdığı ve toplumsal konuları işleyen ilk iki kitabı Arz-ı Hal (1949) ve Türkiyem (1952)'den sonra, Dünyanın En Güzel Arabistanı (1959)'yla bireyin iç dünyasına ve birey-toplum ilişkisine yöneldi. Tütünler Islak (1962) ve Her Pazartesi (1968)'de de koruduğu bu çizgi yerini Divan (1970) ile geleneksel şiirin kalıplarına, Toplandılar (1974) ve Kayayı Delen İncir (1982) ile söz konusu dönemde yaşanan sınıfsal mücadelenin yansımalarına bıraktı.

Şair eserlerini kendi sesinden şöyle anlatıyor: