Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın isteği ile cumartesi günü (28 Ekim 2017) istifa edeceğini açıklamasıyla ilgili olarak "Gökçek, CHP ile uğraştı, kaybetti; Erdoğan, AKP ile uğraştı, kazandı" dedi.
Atay'ın "Gelişigüzel olanın gidişi de güzel olur" başlığıyla (25 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Melih Gökçek’in ömrü CHP’yle uğraşmakla geçti. 23 yıllık “Ankara saltanatı”nda CHP Gökçek için kendini var edebildiği, herkese fark ettirebildiği ve yerinden edilemez saydırabildiği “Öteki” oldu.
Gökçek hep CHP’den hareketle kendini inşa etti Ankara’da… O yüzden bu uzun sürede başlangıçta CHP’ye yönelik hayli şiddetli, öfkeli, garezli seyreden karşıtlık çabaları, giderek nispeten neşeli ve komik hale de geldi. 2011’de Kılıçdaroğlu muhalifi “Baykalist”lerin CHP liderine Alevicilik yaftası üzerinden kazan kaldırdıklarına dair “güvenli kaynaklar”dan aldığı “duyum”u televizyonda canlı yayında ballandıra ballandıra anlatırken sordular ona; neden CHP ile bu kadar uğraşıyorsunuz diye…
Kendisini en çok hatırlayacağımız, dudak ucuna yerleştirdiği o hin gülümseme eşliğinde “Hobim o benim” diyerek yanıtladı. Şimdi bakıyoruz şu son bir iki haftada olan bitene ve dün gelen istifa kararına da…
Onun sosyal medyada hanidir pek çok insanın hobisi haline gelmiş olmanın ötesinde artık Erdoğan’ın hobisi haline geldiğini de düşünür oluyoruz!..
***
Gökçek, siyasi, ideolojik ve kültürel olarak kendisi açısından “dışardaki öteki” sayılacak bir unsurla (CHP) yer yer doğal ve kaçınılmaz, ama daha çok yapay ve göstermelik çatışmalar üreterek kendisine elden geldiğince uzatabildiği bir “yerel-iktidar” ömrü var etti.
Ama o, siyasi, ideolojik ve kültürel açıdan “içerdeki öteki”ne yenildi. Bir güç muhterisi için esas tehdit ve kalıcı yıkım odağı, kendisiyle aynı dili konuşan “içerdeki öteki”dir. Kavganın hası, esas “içerde”dir. Onun için çok meşhur ve anlamlıdır, “İhtilal evlatlarını yer” sözü…
Onun için her Danton’un bir Robespierre’i vardır. Ve onun için her Sezar’ın da bir Brütüs’ü vardır… Elbette AKP özelindeki iç çekişme yukarıdaki tarihsel örnekler kadar kanlı- bıçaklı seyretmiyor ve aman, seyretmesin de zaten!..
Fakat yaşananlara baktığımızda AKP’nin iktidar macerasında bir “Reis”in kalıp “bin reis”in elendiği kıran kırana bir iç çekişme tablosuyla karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla söylemek mümkün…
***
Gökçek’in istifa edeceğini açıkladığı sosyal medya mesajı sonrasında Erdoğan’ın attığı “Gençler”e vurgun ve de vurgulu Twitter mesajlarına bakın!..
Orada “AKP Reisi”nin yıllardır dilinden düşmeyen “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısının; “Haydi gençler başlayın, haydi gençlik hop hop hop” ile yer değiştirdiğini; “Nihavent”ten “pop”a doğru bir “gençlik aşısı”na gidildiğini; Ve Erdoğan’ın yıllarca beraber yürüdüğü, AKP kurmayı denilebilecek pek çok ismin nihaventle nihayete erdiğini düşünür olacaksınız!..
Gül, Şener, Arınç, Davutoğlu, Atalay, Çelik, Çiçek, Topbaş… Ve şimdi Melih Gökçek, Recep Altepe; muhtemelen yarın da Balıkesir Belediye Başkanı Edip Uğur…
***
Neden böyle oldu ve oluyor peki?.. Çünkü AKP iktidarının tarihi, özde Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetçi olmaktan bir karizmatik otoriteye, tapınılası bir “kült”e dönüşmesinin tarihidir.
AKP, Erdoğan’la birlikte kol kola, omuz omuza, kafa kafaya verip beraber yürüyenlerin partisi olarak doğsa da artık “Erdoğan’la doğmuş” ve ona bağlı, ona tutkun, ona vurgun yeni bir kuşağın, işte onun diliyle “Gençler”in partisi…
Evet, AKP, “Erdoğan kültü”ne beşiklik yapmıştır. Dolayısıyla başlangıçta AKP’nin Erdoğan’ı vardı. Şimdi Erdoğan’ın AKP’si var. Ve bu, parti bünyesindeki genç kuşakların gözünde böyle en çok…
O yüzden Erdoğan’la birlikte yola çıkmış herkes, bir başka deyişle kendisi dışında herkes, “metal yorgunu”!.. Erdoğan, “metal yorgunu” lafzıyla aslında “içerdeki ötekiler”i tasfiye ediyor. “İçeri”yi kendinden ibaret hale getiriyor.
***
İleride her ikisi de siyasi yükselişlerine AKP’nin “prehistoryası” olan Refah Partisi’nde aynı zaman diliminde başlamış Melih Gökçek ve Recep Tayyip Erdoğan için çözümlemede bulunanlar belki de şöyle bir sonuca varacaklardır: Gökçek: CHP ile uğraştı, kaybetti. Erdoğan: AKP ile uğraştı, kazandı!..