Türkiye’nin önemli tatil merkezlerinden biri olan, Gökova Körfezi’ndeki Ören beldesinde hava kirliliği seviyesi, sınır değerin iki katına ulaştı. Çevre Bakanlığının sitesinde “Açık havada yürüyüş yapmayın, bisiklete binmeyin” denmesine karşın bölgede ne vatandaşa ne de tatilcilere herhangi bir uyarı yapıldı. İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, “Bakanlığın verilerine göre kirliliğin kaynağı kükürtdioksit (SO2). Bu da bize termik santrali işaret ediyor ve filtre sistemlerinin zaman zaman devreye alınmadığını gösteriyor” dedi.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Ören beldesinde yıllar önce kurulan ve geçtiğimiz ay yaşanan orman yangınları sırasında alevlerin sıçramasının son anda önlendiği Kemerköy Termik Santrali, şimdi de hava kirliliği iddialarıyla gündeme geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı verilerine göre, saatlik sınır değerin 250 olarak kabul edilmesine karşın, bölgede havadaki kükürtdioksit (SO2) oranı, 22 Ağustos’ta 352, 24 Ağustos’ta da 511 olarak ölçüldü. 24 Ağustos günü Çevre ve Şehircilik Bakanlığının internet sitesinden “Açık havada yürüyüş yapmayın, bisiklete binmeyin” uyarısı yapıldı ancak bölge halkı bu konuyla ilgili bilgilendirilmedi. Bazı vatandaşların Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvuru yapması üzerine de Ören istasyonunun ölçüm sonuçlarına birkaç gün boyunca bakanlığın internet sitesinde yer verilmedi.
Bakanlığın verilerine göre kirliliğin kaynağının, beldenin hemen yanı başındaki Kemerköy Termik Santrali olduğunun anlaşıldığını ifade eden İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, şunları söyledi:
“Havadaki SO2 oranının fazlalığı bize kirliliğin kaynağı olarak termik santrali işaret ediyor. Biz dernek olarak yakın zamanda yayınladığımız raporla aslında özelleştirilmiş termik santrallerin çevre mevzuatına uyum durumlarını, geçici faaliyet belgelerini ve nasıl kirlilik kaynağı olduklarını ortaya koymuştuk. Şu anda hava kirliliğine sebep olduğunu gördüğümüz Kemerköy Termik Santralinin de bundan birkaç yıl önce çevre izni aldığını biliyoruz. Ancak çevre izni almış olmasına rağmen çevreyi kirlettiğini buradaki sonuçlardan görüyoruz. Her ne kadar filtreleri de olsa zaman zaman termik santrallerin kullandıkları kömürün cinsi ve çeşitli zamanlarda fuel-oilden kaynaklı, bu filtre sistemlerinin yeterince çalışmadığını ve yeterince verimli bir kirlilik giderimi yapamadıklarını biliyoruz. Filtre sistemlerinin zaman zaman devreye alınmadığı ve bunların maliyet olarak görülebildiğini de söyleyebiliriz.
Ancak dünya, AB başta olmak üzere fosil yakıtların kullanımını bırakıyor. İklim krizi hayatımızın her alanında. Maddi ve manevi kayıplar yaşıyoruz, bunların temel nedeni termik santral, fosil yakıtlar ve bunların küresel ısınmaya sebep olması. Dolayısıyla dünya vazgeçerken Türkiye’nin de termik santrallerini kapatıp, buradaki emekçilerin de zarar görmeyeceği şekilde adil dönüşüm sürecini yürütmemiz gerekiyor. Bu konuda çok geç kalıyoruz. Termik santrallerin hava kirliliğine sebep olduğunu net bir şekilde biliyoruz. Ne kadar yatırım yapılırsa yapılırsın sanayi devrimi zamanında bulunmuş bu metodun artık bırakılması gerekiyor. Termik santraller olduğu sürece temiz hava solumamız mümkün değil. Bu santrallerin artık hayatımızdan planlı bir şekilde çıkmasına ihtiyaç var.”