Suriye’deki savaştan kaçarak İstanbul’a gelen ailesiyle birlikte cami avlusunda kalan görme engelli Zeynep, ailesi gündüzleri yiyecek aramaya çıktığında banklarda oturarak saatlerce ailesini bekliyor.
Milliyet gazetesinden Bünyamin Aygün’ün yaptığı röportajda, saatin kaç olduğunu ezan sesinden anladığını söyleyen Zeynep, evlerine dönecekleri günün hayalini kuruyor.
Bünyamin Aygün’ün görme engelli Zeynep ile yaptığı röportajın bir kısmı şöyle:
“Suriye’de devam eden iç savaş 3’ncü yılına girerken savaş mağdurlarının sayısı yüz binleri aştı. Savaştan kaçarak evinden, yurdundan olan Suriyelilerden sadece bizi Zeynep... İstanbul Bahçelievler’de önceki akşam bir parktaki banka oturup yiyecek aramaya giden ailesinin gelmesini bekleyen âmâ genç kızın dramı filmlere konu olacak türden. Evinden binlerce kilometre uzakta sokak lambasının aydınlattığı bir banka oturan genç kızın yanına yaklaşıp kim olduğunu sorduğumda gülümseyerek aksanlı Türkçesiyle yanıt veriyor; ‘Abi ben Suriyeliyem.’ Neden tek başına oturduğunu ve ailesini sorduğumda ise donuk bakışlarını çevirmeden “Onlar yiyecek bulmaya gittiler beni de burada bıraktılar abi’ diye yanıt veriyor.
Sınır kasabalarının ve köylerinin artık kabul etmediği Suriyeli mültecilerin umutlarından biri haline gelen bu koca şehir ‘Bu genç kızı yutmaz mı?’ diye içimden geçiriyorum. Yaşadığı, alıştığı bir dünyadan hiç bilmedikleri farklı bir dünyaya geliyorlar. Henüz 14 yaşında olan Suriyeli Türkmen Zeynep’e ben soruyorum o yanıtlıyor; Taraf olmadıkları için Şam’dan göçe zorlanmış ailesiyle. Önce Halep’in yakınlarında bir çadır kentte yaşamışlar. Çok geçmeden Halep’ten de göç ettirilmişler. Türkiye tek umutları olmuş. Ancak kamplar dolu. Zaten Araplar tarafından sevilmediklerini düşündükleri için kampa yerleşmeyi istememişler. Sınır kasaba ve köyleri de artık Suriyelileri istemediği için bir hafta önce İstanbul’a gelmişler.
Zeynep bankta beklerken günün hangi saattinde olduğunu ezan sesinden anlıyor. ‘Kaç saattir parkta bekliyorsun’ sorusuna, ‘Bilmiyorum abi ama annemler gittiğinde öğlen ezanı okunuyordu. Zaten saatim de yok’ diye yanıt veriyor.
Bahçelievler’de bir caminin parkında yatıp kalkan aile gündüzleri yiyecek bulmaya çıkınca tek başına bankta saatlerce kalıyor Zeynep. Teklifsiz fotoğraf çekmeye başladığımda ayıbımı yüzüme vurarak ‘Abi foturafımı niye çekirsin?’ diye soruyor. Yanıt alamayan Zeynep bu kez deklanşör sesinin geldiği yöne dönüp karanlık dünyasında beni görecekmiş gibi bakışlarını sağa sola çevirerek, içinden geçeni söylüyor; ‘Savaş bitince evimize döneceğiz.’ Hayalle gerçek arasındaki yaşamında, sekiz saattir oturduğu banktan kaybolma korkusuyla ayrılmayan Zeynep’in yüzündeki acı gülümseme aslında savaşın yarattığı dramın zirvesini gözler önüne seriyor.”