Ergün AYAZ Alişan KOYUNCU GÖLCÜK(Kocaeli), (DHA)17 Ağustos depreminde oturduğu binanın yıkılması üzerine enkazdan 3 gün sonra kurtarılan, ancak iki ayağını da kaybeden Ufuk Koçak sporla yaşama tutundu. Tekerlekli sandalye ile basketbol ve tenis oynayan, doğa sporları yapan, su altına dalarak dünya rekorları kıran Ufuk Koçak, Spor yaparak hem hayatımı eğlenceli hale getirdim, hem de yaşama tutunmama neden oldu dedi.Kocaeli\'nin Gölcük ilçesinde, 17 Ağustos 199 Depremine oturduğu Güven Apartmanı\'nda yakalanan Ufuk Koçak, enkaz altında kaldı. Enkaz altından 3 gün sonra kurtarılan Ufuk Koçak\'ın, ayakları kesildi. Gördüğü tedavinin ardından sporla yaşama tutunan Ufuk Koçak, 22 metreye dalarak Dünya Engelliler Serbest Dalış Rekoru\'nu kırdı. Ufuk Koçak geçen yıl kendini ait rekoru 30 metreye dalarak yeniledi.Ufuk Koçak aynı zamanda engelli gençleri de yetiştiriyor. Yıkılan apartmanın adının \'Güven\' olmasının manidar olduğunu söyleyen Ufuk Koçak, 5 katlı bir apartmanda oturuyordum. İsmi de Güven Apartmanıydı. Çok manidar. Güven Apartmanı\'nın güvensiz kolonları depreme yaklaşık 10-15 saniye kadar dayanabildi. 15 saniye sonra büyük bir gürültüyle bina yerle bir oldu. Birkaç saniye sonra, o şok etkisi geçtikten sonra enkaz altında olduğumuzu fark ettim. Bir süre sonra sağımdan, solumdan, üstümden, her taraftan insan sesleri gelmeye başladı. Bir kolon tam boynumun üzerine gelmişti. Benim üzerimde duruyordu. Boynuma 3-4 parmaklık bir mesafede kalmıştı. Onu da eski bir koltuk durdurmuştu. O koltuk da bizim evimize ait bir koltuk değil. Hangi komşunun koltuğuydu onu da bilmiyorum. O kadar karışmıştı her şey birbirine. dedi.\'ENKAZDA 3 GÜN KALDIM\'Ufuk Koçak insanların kendisini tırnaklarıyla toprağı kazıyarak dışarıya çıkarttıklarını belirterek, Benim enkaz altında bekleyişim bu şekilde 3 gün sürdü. 3 gün sonra insanlar gerçekten tırnaklarıyla o kolonları, duvarları kazıyarak dışarı çıkarttılar beni. Çok eski bir dolap kapağı vardı orada. Beni onun üzerinde sürükleyerek çıkardılar. Subayların beni askeri helikoptere bindirdiklerini gördüm. Bizim askerimizi her zaman taş gibidir, beton gibidir. Dik duruşlarını hiç bozmazlar. Ben o tarihte askerden yeni gelmiştim. Hayatımda ilk defa orada ağlayan askerler gördüm. Adamlar bir taraftan işlerini yapmaya çalışırken bir taraftan da gözyaşı döküyorlardı. Bu insanın içini çok acıtan bir şey. Belki onların da aileleri enkaz altındaydı. Ne olduğunu bilmiyorum ama gerçekten büyük bir özveriyle, büyük bir emek ile beni helikoptere koyup İstanbul\'a hastaneye götürdüler. Enkazda 3 gün kaldığım için kangren yavaş yavaş yukarı çıkmış. Bu yüzden hastanede 2 ayağımın kesilmesi gerekti. Ben o gün hastane odasında, \'Ufuk, her şeye rağmen hayat devam ediyorsa, yaşayacaksın oğlum\' dedim. Bunu nasıl yapacağımı açıkçası ben de bilmiyordum. 20 yaşında 2 ayağı birden kesilmiş biri olarak hayata nasıl devam edeceğimi bilmiyordum. Sonra iğne oyalar gibi hayatımı yeniden işlemeye, yeniden örmeye başladım.DAĞLARA TIRMANDIHayatında tırmanmış olduğu en yüksek dağın klozet olduğunu söyleyen Koçak, Hastane odasında gözlerimi kapattım. Çünkü, iki ayağınız kesildikten sonra hiçbir şey yapamayacakmışsınız gibi geliyor. Gözlerimi kapatıp harmandalı oynamaya başladım ben. Harmandalının keyfi benim için daha önce oynadığım ile aynıydı. Sizi taşıyan sadece ayaklardır ama harmandalının keyfi bambaşka bir şeydir. Kendime, \'Gözlerini kapatıp harmandalı oynayabiliyorsan, hayal ettiğin her şey senindir\' dedim ve yeniden başladım. Yeniden kamp kurmaya başladım. Dağlara çıkıp çadır kurdum. Tırmanış yapmaya başladım. Tırmanış derken, benim hayatımda tırmanmış olduğum en yüksek dağ klozettir. Çünkü o 8 aylık bahsettiğim hastane sürecinden sonra, kimseye ses çıkartmadan sürüne sürüne tuvalete gittim. Benim o klozete tırmanmam yaklaşık 45 dakika sürdü. Oraya çıktığımda gerçekten sessizce sevinç çığlıkları atıyordum. Gerçek hayatta çıktığım en yüksek rakım 2 bin 365 metreydi. Fakat benim için halen klozet, çıktığım en yüksek dağdır.\'19 YILDIR HALEN ENKAZ ALTINDALAR\'Koçak depremin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen halen çok sayıda insanın enkaz altında olduğunu ifade eden Koçak,Deniz benim için bambaşka bir şeydi. Dalış eğitimleri almaya, dalış yapmaya başladım ve bir süre sonra Türkiye\'nin ilk engelli dalış eğitmeni oldum. Engelli kardeşlerimi su altı dünyasıyla tanıştırmaya başladım. Tedavim yurtdışında devam etti. Bu sürede yurtdışında engellenen insanlarla ilgili bir rehabilitasyon merkezinde eğitim aldım. Davranış bilimleri ile ilgili bir eğitimdi bu. Oradan da feyz alarak burada engellenen kardeşlerime 2009 yılından beridir yüzme, yelken, sörf, dalış, tırmanış gibi sporlarda yardımcı oluyorum. Ben enkazda 3 gün kaldım diyorum ama bir sürü insan 19 yıldır halen enkaz altındalar. O depremin travmasını atlatamadılar. Kendilerini eve kapatıp dışarıdaki sosyal hayatla ilişkilerini kestiler. Enkaz altında çok kalmamak lazım. İnsanın ölmeden gömülmemesi gerekiyor. Bu sadece engellenen insanlar için değil, dışarıda yaşayan insanlar için de aynısı geçerli. diye konuştu.\'YAŞAM ENERJİMİ İNSANLARA AKTARMAYA BAŞLADIM\'Depremden sonra yaşama enerjisini insanlara aktarmaya başladığını vurgulayan Koçak, şöyle konuştuBenim 2 tane Dünya Serbest Dalış Rekorum var. Üçüncüsüne de hayırlısıyla hazırlanmaya başladık. Bir aksilik olmazsa İstanbul\'da deneyeceğiz bunu. Şu anda görüşmelerimiz devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile çalışmaya başladık. Onlarla aramızdaki çalışmaları tamamlayabilirsek önümüzdeki sene 10 Mayıs Engelliler Haftasında İstanbul gibi devasa tarihi bir şehirde bir rekora daha imza atmak istiyorum. Onunla beraber misyonumu tamamlayıp ondan sonra diğer engellenen kardeşlerimizin eğitimlerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Depremden önce de sahip olduğum o yaşam enerjisini, yaşam felsefesini depremden sonra insanlara aktarmaya başladım. Temmuz ayında İtalya\'da yapılan Dünya Serbest Dalış Şampiyonası\'na Moral-Motivasyon Koçu olarak gittim. Dünyadan 24 ülkenin sporcuları gelmişti. 24 ülkenin sporcularının tamamının moral-motivasyon koçu bendim.