(Görüntülü Haber) "Komşunuzdan gelen çocuk çığlıkları cinsel istismarın habercisi olabilir"

Gökçe KARAKÖSE- Özgür KUMANOVALI / İSTANBUL, (DHA)-  SON zamanlarda artış gösteren cinsel istismar vakalarını değerlendiren Altınbaş Üniversitesi Sosyal Hizmetler Programı Bölüm Başkanı Hülya Türk Çataloluk, aile içi istismarın çoğu zaman bir kereyle kalmayıp tekrar ettiğine dikkat çekti ve istismara uğramış çocukların nasıl fark edilebilecekleri hakkında ipuçları verdi. Altınbaş Üniversitesi Adalet Programı Öğretim Üyesi Nezihe Çörtük ise “Eğer komşularınızda bir çocuğun çığlıklarını sürekli duyuyorsanız cinsel istismara maruz kalıyor olabilir” dedi.

 

Çocukta dissosiyatif bozukluklar (kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulması) görülebildiğini söyleyen Öğr. Gör. Hülya Türk Çatoluk ailelerin çocuklarında daha önce görmedikleri bir davranış varsa buna dikkat etmeleri gerektiğine dikkat çekti  ve şu uyarılarda bulundu:

 

“Çocuk, uyku problemleri, yeme bozuklukları, hırçınlıklar, ani trans geçişler, uzun süreli dalgınlıklar yaşayabilir. Akademik başarısında düşme, okula gitmeme isteği, alt ıslatma, gece uyurgezerlik gibi problemler görülebilir. Her çocukta farklı davranış değişiklikleri ortaya çıkabiliyor. Ebeveynlerin daha önce benim kızım, oğlum böyle yapmazdı dedikleri davranış değişiklikleri gördüklerinde bunu sorgulamaları gerekiyor. Çocukla güven ve sevgi çerçevesi içerisinde konuşmayı denemeleri, kendileri başaramıyorsa bir uzman kişiden yardım almaları gereklidir.” 

 

“CİNSELLİK SOSYAL BİR TABU”

 

Cinselliğin yeme içme, uyku gibi temel ihtiyaçlardan bir tanesi olduğuna değinen, toplumun ve çocukların cinsellik hakkında bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Çataloluk, “Çocukların doğru davranışları ayırt edebilmelerini sağlamak için de bir cinsel eğitimden geçmesi gerekli. Bunun için, müfredat kitaplarında cinsel eğitim dersleri olabilir, anne babalara da  bu eğitim verilmelidir, sağlık sistemi bu konuda destek olabilir. Çocukların iyi, kötü davranış, doğru dokunma, doğru okşama bunları ayırt edebilmesi için bu bilgilere ihtiyacı var. Çocuğun aile içinde kendini ifade edebilecek sevgi ve güven ortamını bulması gerekli. Kendisine yanlış bir davranışta bulunulduğunda bunu bir yetişkinle paylaşabileceğini bilmesi gerekiyor” diye konuştu.

 

Çocukların bu süreçte sadece aile desteğinin yeterli olmayacağını söyleyen Çataloluk, “ Çocukların tüm kurumların desteğine ihtiyacı var. En başta sağlık ve eğitim sisteminin desteğine ihtiyacı var. Bu desteği verirken çocuğun yanında olması gereken profesyonel meslek elemanlarının da desteği alınmalıdır. Çünkü cinsel istismar aynı zamanda bir toplumsal sorundur. Bu çok boyutlu ve toplumsal bir sorun olduğu için pedagoglar, sosyal hizmet uzmanları, psikiyatristler, psikologlar ve hukukçuların işbirliği halinde çalışması gerekiyor” dedi.

 

ÇOCUKLARA YAPILAN CİNSEL İSTİSMAR AİLE İÇİNDE SAKLI KALIYOR

 

Altınbaş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Adalet Programı Öğretim Üyesi Nezihe Çörtük ise çocukların cinsel istismara uğramalarının ardından yaşanacak hukuksal ve adli süreci anlattı. Çörtük, yazılı normların yeterli olduğunu ancak uygulamada problemler yaşandığına dikkat çekti ve  “Bir duyarlılık problemimiz var. Türk toplumunun aile içi ilişkilere müdahale etmeme, çocuk yetiştirme tarzlarına müdahil olmama gibi çekinceleri mevcut olduğundan, aile içi cinsel istismar, ihbar aşamasına bile gelemeden kapanıyor. Belirli bir toplum ya da aile içerisinde kalıyor. Asıl sorun bazen de çocuk ihbar aşamasına gelene kadar bunu ebeveynlerine iletebilmişse, ebeveynlerin bunu adli makamlara iletmesinde yaşanıyor” dedi.

 

\" ÇOCUK ÇIĞLIKLARINA DUYARSIZ KALMAYIN\"

 

İstatistiklerde, çocuğun cinsel istismarının çok büyük oranda tanıdığı ve yakını olan kişiler tarafından gerçekleştirildiğini dile getiren Çörtük, “Çoğu zaman istismar, çocuk kendi konutundayken  veya failin evinde, yani evimize aldığımız ya da güvenerek çocuğumuzu evine gönderdiğimiz bir kişi tarafından gerçekleştiriliyor. Bunun önüne geçebilmek için herkes bu durumun bir suç olduğunu, müdahale etmemenin ahlaki bir tavır olmadığını anlamalı. Eğer alt komşunuzda bir çocuğun çığlıklarını sürekli duyuyorsanız o çocuk cinsel istismara maruz kalıyor olabilir. Farkındalık çok önemli çünkü farkındalık, cinsel istismar vakalarının adli makamlara yansımasını artıracaktır” ifadelerini kullandı.

 

“ÇOCUĞUN İFADESİ BİR DEFA ALINMALI”

 

Kovuşturma ve soruşturmanın sağlıklı yürümesi ve çocuğun bu süreçlerde örselenmemesi için uzman bir görüşmeci tarafından çocuğun bir kez ifadesi alınması gerektiğini vurgulayan Çörtük, “Çocuk olayı defalarca anlattığı zaman bu durumu saptırabiliyor” dedi ve şunları söyledi:

 

“Bir istismar vakası kolluk birimlerine ve adli birimlere ulaştığı anda çocuğun yanında bir kollukla güven içinde çocuk izlem merkezlerine sevki gerekiyor. Çocuk izlem merkezlerinde, çocukların alanında uzman kişilerce ürkmeyecekleri bir ev gibi, bir oyun odası gibi dizayn edilmiş yerlerde görüştürülmeleri neticesinde olaya ilişkin ifadesi alınıyor. Bu görüşmeciler çocuğun anlayabileceği ve aktarabileceği niteliklerde kelimeleri kullanmak zorundalar. Odanın nitelikleri, dizaynı görüşmecilerin kıyafeti, ışık önem arz ediyor. Çocuğa ‘olay olduğunda saat kaçtı?’ diye sormaktansa ‘o sırada televizyonda ne vardı?’ diye sormak daha doğru ve nitelikli bilgi almamızı sağlıyor. Çocuk olayı defalarca anlattığı zaman bu durumu saptırabiliyor. Böylece ortaya bir şüphe çıkıyor ve ceza hukukunun ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereğince ifadenin delil olma niteliği azalmış oluyor.”

 

“ÇOCUK AİLE İÇİ İSTİSMARDA KORUNMAYA ALINIYOR”

 

Aile içi cinsel istismar vakalarında çocuk her zaman koruma altına alınıyor diyen Çörtük,  “Taraflardan biri istismarcıysa, diğer taraf seyirci ebeveyn sayılıyor. İhmal eden ebeveynin çocuğu kendi evinde korumasının mümkün olmadığı öngörülüyor” dedi şunları söyledi:

 

“Bakım tedbiri uygulanması yönünde verilen kararlarda çocuk, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ilk izlem ve değerlendirme merkezlerine götürülüyor. Çocuğun uğradığı travmaya ilişkin nasıl bir rehabilite uygulanabileceği ve çocuğun devlet tarafından nasıl korunma altına alınabileceğine karar veriliyor. Koruma altına alınması kesinleşmişse Çocuk Destek Merkezleri (ÇODEM) denilen merkezlerde bir ev gibi, kadrolu hemşiresi, psikoloğu, sosyal hizmet uzmanı bulunan yerlerde çocuğun rehabilitasyonuna devam ediliyor. İşin içerisinde bir töre vasfı varsa çocuğun başka bir şehirdeki ÇODEM’e nakli söz konusu oluyor.”