(Görüntülü Haber) 7 yaşında başladığı sobacılık mesleğini 55 yıldır sürdürüyor

Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)- SİVAS\'ta yaşayan Kadir Kipritçi (62), çırak olarak başladığı soba imalatı ve tamiratı mesleğini 55 yıldır sürdürüyor. 2009\'da emekli olan Kipritçi, 3 metrekarelik dükkânında kazandığı parayla geçimini sağlıyor.Kentte soba imalatı yapan Adem Çelebi\'nin yanında 1963 yılında çırak olarak mesleğe başlayan Kadir Kipritçi, aynı yıl içinde babası Mehmet Kipritçi\'yi kaybetti. Annesinin başka biriyle evlenmesi sonrası Kipritçi, ustası Çelebi\'nin yanında kalmaya başladı. İlkokuldan sonra eğitimine devam etmeyen ve yıllarca dükkânda yatıp kalkan Kadir Kipritçi\'nin tek destekçisi ustası Adem Çelebi oldu. 18 yıl boyunca ustasının yanında çalışan Kipritçi, biriktirdiği parayla 1981\'de kendi dükkânını açtı. 1973 yılında evlenen ve 4 çocuğu bulunan Kadir Kipritçi, 2009 yılında Bağ-Kur\'dan emekli oldu. Kipritçi, şimdi Küçükminare Mahallesi, Dikilitaş Caddesi üzerinde bulunan 3 metrekarelik dükkânında soba ve boru tamiratı, küllük ve boru bileziği yaparak mesleğini sürdürüyor.\'USTAMIN DÜKKÂNINDA UYUDUM\'Çocukluğunda zor günler geçirdiğini belirten Kadir Kipritçi, \"Bana \'Sobacı Kadir\' derler. 7 yaşındayken babam öldü. Annem de başkasıyla evlendi. Ben de ortada kaldım. Sivas\'ta bir ustam vardı, \'Sobacı Adem Çelebi\' derlerdi. Onun yanında uzun bir süre çalıştım. Ustamın dükkânında yatıp kalktım. Bu işi öğrendim. 1973 yılında evlendim. Bu meslek çok şükür karnımı doyurdu. Evimi aldım, emekli oldum, çocuklarımdan 3\'ünü evlendirdim. Ancak zamanla meslek önemini yitirmeye başladı. Daha sonra işte böyle kıyıda köşede kalıp ihtiyarladık. Öğrendiğim bu mesleğin mükafatını aldım\" dedi.\'İŞ ELBİSEMLE OKULA GİDİYORDUM\'Soba ustalığından kazancının az olduğunu söyleyen Kipritçi şöyle konuştu:\"Sabah saat 8-9 gibi dükkâna geliyorum. Dükkânda soba tamiri yapıyorum. Soba tamiri geliyor, kalorifer borusu tamiri yapıyorum. Diğer yandan inşaatlara küllük, boru bileziği yapıyorum. Sigaram ve çayım dışında masrafım yok. Mesela bugün 20 lira kazandıysam, 10 lirasını hanımıma veririm, gerisini de ben kullanırım. Bu şekilde bu duruma kadar geldik. Dükkândaki birkaç makineyi de ben yaptım. Gidip alalım dedim, bütçem yetmedi. Kendi çabamla yaptım. Çalışıp ekmek paramı çıkarıyorum. Bu mesleği öğrenirken hem okula giderdim hem de çalışırdım. Hatta bir gün çocukken okula gittim, üzerim yağ, pas içindeydi. Mustafa Ertürk diye bir öğretmenim vardı, Allah rahmet eylesin, bana tokat attı ve \'Ne biçim okula geliyorsun?\' dedi. Annem babam olmadığı için iş elbisemle okula gidiyordum. Ben de elimdeki defter ve kalemi atıp, korktum ve kaçtım. Ertesi gün öğretmenim benim annemin babamın olmadığını öğrenince dükkâna yanıma geldi. Bana \'Ben senin böyle olduğunu bilmiyordum\' dedi. Beni alıp götürdü ayakkabı, pantolon, bir de önlük aldı. Daha sonra da okuldan bana ilkokul diploması verdiler. Sonrasında okula devam etmedim. Ustamın yanında çırak olarak çalıştım.\"Mesleğin son temsilcilerinden biri olduğunu ifade eden Kadir Kipritçi, çırak bulamadığını, kazancın da eskisi gibi yüksek olmaması nedeni ile kimsenin bu işi tercih etmediğini söyledi.