Yaprak KOÇER- Hakan AKGÜN/SAMSUN, (DHA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıl dönümünde, \"Biz, Türkiye\'de özgürlük ve demokrasi alanlarını genişlettik. Kadın, artık siyasette, iş hayatında, evinde daha güçlü. Kadın, sahip olduğu her konumda 15-20 yıl önceye nazaran, çok daha güçlü. Kadınların daha çok karar alma mekanizmalarında olmalarını istiyoruz\" dedi.AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Karaaslan, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıl dönümünde kadın haklarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Karaaslan, 5 Aralık 1934 tarihinde, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiğini hatırlatıp, bir vekil olarak bu tarihin kendisi için çok önemli olduğunu vurguladı. Karaaslan, \"Bu tarih, dünyada, bu konuda öncü ülke olan Türkiye\'nin bir vatandaşı, bir evladı olarak da gurur vesilesi. Çünkü dünyada bugün çok gelişmiş ülkeler diye tanımlayabileceğimiz, insan hakları ve demokrasi konusunda kendilerini ön plana çıkaran ülkelerden çok çok yıllar önce bizim ülkemizde kadınımız, bu hakkı elde etti. 1934, bu konuda gerçekten çok önemli bir tarih bir dönüm noktası. Çünkü biz, eğer demokrasiden, katılımcılıktan bahsediyorsak eğer kadının olmadığı bir alanda bundan söz etmemiz mümkün değil. O yüzden hayatın her alanında kadın olması ve elbette siyasette de olmalı. İşte o nedenle hem gençlerin hem kadınların siyasetteki temsilinin artmasını diliyorum\" diye konuştu.\'Kadına fırsat verirse kadın yapar\' düşüncesinin doğru olmadığını savunan AK Parti\'li Karaaslan, şunları söyledi: \"Kadın, o fırsatı kendi oluşturandır. Hem de bütün imkansızlıklara rağmen ya da bütün diğer sorumluluklara rağmen bunu yapar. Bir kadın milletvekili olarak şu andaki mevcut potansiyelimizin, Meclis\'teki temsilimizin çok önemli bir rakam olduğunu düşünüyorum. Zaten AK Parti iktidarlarıyla birlikte cumhuriyet tarihinde ilk kez temsil oranı yüzde 14\'lere çıktı. Fakat yeterli mi? Hep söylüyoruz, değil. Daha çok temsil edilmesi lazım. Hatta ben, kendi şehrim için de bunu söylüyorum. Ben, bu şehrin tek kadın milletvekiliyim; ama gönül daha çok olmasını ister. Çünkü artık kadın, erkekten ziyade bu temsilde \'Ben de varım\' demek, \'Ben de şehrim için en çok da ülkem için katkı veriyorum\' demek önemli. Biz, bunu 15 Temmuz\'da çok net gördük. Belki o güne kadar dışarıda bir tecrübe yaşamamış, belki evin içindeki ailesiyle birlikte olan hayatını daha öncelemiş olan bir kadının biz, o gece kahramana dönüştüğünü gördük; mesele ülkesi, bayrağı, toprağı vatanı olunca. Bu potansiyel mevcut durum, bizim içimizde, ruhumuzda var. İş onu ortaya çıkarabilecek ve onu destekleyecek tüm sistemi bununla birlikte kurgulamak.\"\'AK PARTİ\'NİN BUGÜN EN BÜYÜK BAŞARISI, KADIN KOLLARIDIR\'Kendisinin de AK Parti Gençlik Kolları\'nda siyasete başladığını anlatan Kararaslan, \"Sonra çok farklı farklı alanlarında görev alarak, bugün partimin en üst düzey karar alma organındaki 50 kişiden biriyim ve aynı zamanda genel başkan yardımcı olmak gibi çok önemli ve onurlu bir görevi icra etmeye çalışıyorum. Biz, kadınların artık daha çok karar alma mekanizmalarında olmalarını istiyoruz. AK Parti\'nin bugün en büyük başarısı, kadın kollarıdır; bunu açıkça söylemek lazım. Bu, sadece üye sayısı ile ölçülebilecek bir başarı değildir. Bu, bir adanmışlıkla ölçülebilir. Kadın, diğer her şeyi, o sorumluluklarını yerine getirirken, siyasette var olur. Bizim kadın kollarımız dağ, dere, tepe, kış, yaz yani hiçbir gözleri görmeden çalışırlar. Fakat Türkiye\'de, bugün bizim ihtiyacımız olan, ana kararların alındığı mekanizmalarda da kadınların sayısını artırmak. Burada, bize çok büyük sorumluluk düşüyor. Çünkü eğer bizler, başarılı olup, önü açarsak bunun arkası gelecek\" dedi.Türkiye siyasetini değerlendirirken, sadece son 15 yıllık AK Parti iktidarına değil; bütün hikayeye baştan bakmak gerektiğini belirten Kararaslan, şöyle devam etti: \"Neredeydik, nereye geldik? Ama en büyük değişim, son 15 yılda yaşandı. Bunu kabul ederek, başlamak gerekir. Türk kadınının temsil noktasında, önünde çok büyük bir engel vardı, Türkiye\'de başörtüsü sorunu. Bugün bizim hatırlamadığımız bazen geçmişe dönüp, baktığımızda \'Bunlar, Türkiye\'de mi yaşanmış?\' dediğimiz şeyler, çok yakın geçmişte yaşandı bu ülkede. Aslında hafızamızı diri tutmamız lazım. Genç kızlar, başörtüsü kullandıkları için okullara giremediler. Eğitim hayatının dışında bırakıldılar. Aynı zamanda bir kadın olarak \'Ben de varım, iş hayatına girmek istiyorum, kamuda görev almak istiyorum, ben de okuyup, şu işi yapmak istiyorum\' dediğinizde aynı zamanda \'Meclis\'e girip, ben de şehrimi temsil etmek istiyorum\' dediğinizde gerekli bütün etkenler olsa da başı örtülü bir kadın olduğunuz için bu engel, sizi bunları yapmaktan mahrum kıldı bu ülkede. Bunun kaldırılması, kadının önünü açan, kadının siyasette ve diğer bütün alanlarda var olmasının önünü açan önemli kilit noktalarından birisidir. Biz, Türkiye\'de özgürlük ve demokrasi alanlarını genişlettik. Kadın, artık siyasette, iş hayatında, evinde daha güçlü. Kadın, sahip olduğu her konumda 15-20 yıl önceye nazaran, bugün çok daha güçlü. Bugün iyi temsiller, oldukça siyasette kadın görünür oldukça karar alma mekanizmalarında daha güçlü oldukça bunun gerisinin de hızla geldiğini düşünüyorum.\"KILIÇDAROĞLU\'NA TEPKİ: ÖZÜR DİLEMESİNİ BEKLEDİK, DİLEMEDİ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu\'nu da \"Eğer erkek, evine ekmek getiremiyorsa yeterli kazancı elde edemiyorsa eğer akşam eve geldiğinde, tencere kaynamıyorsa o erkek, hıncını kadından alır\" açıklaması üzerinden eleştiren Karaaslan, şunları söyledi: \"Bunu büyük bir hakaret olarak kabul ediyorum hepimiz için. Birincisi kadın, evde bekleyen, tencere kaynatması gereken, kaynamıyorsa da dayak yemeyi kendine hak görülen bir obje midir? Aynı zamanda yoksul erkekler için de bir hakaret olarak kabul ediyorum. Evine para götüremeyen, o an için bir maddi sıkıntı yaşayan erkek, gidip, evde bunun acısını karısından çıkaran, şiddet uygulayan mıdır? Hayır, ikisi de değildir. Biz, bunun bir siyasi partinin genel başkanın ağzından çıkmış olmasını kınıyoruz. Her şeyden önce özür dilemesini bekledik. Dilemedi henüz; ama bu açıklamanın öyle boş bulunup, söylenecek bir açıklama olduğunu zannetmiyorum. Çünkü daha öncesi de var, buna benzer açıklamalar. Biz, o yüzden bu tip açıklamaları duymak istemiyoruz. Kadınlar olarak duymak istemiyoruz. Bu tip açıklamaları yapanların, acil özür dilemesini bekliyoruz.\"