*Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı, Gabriel Munuera Vinals;- \"Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke şu anda. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin sunmuş olduğu destek çok önemli ve dünyaya örnek oluşturuyor.\"- \"Bu proje, Türkiye\'de Suriyeli nüfusun yaşadığı sorunlara yönelik hak temelli projeleri yürütüyor. Medya gerçekten Suriyeli mültecilerin nasıl görüldüğüne yönelik önemli bir role sahip.\"-\"(AB ile 3 milyar Avro yardım anlaşması) \"Bu tahsis edilen tutardan yaklaşık 1 milyar Avro şu ana kadar harcanmış durumda. Bu maddi olanağın uygulanması ileri düzeyde olsa da halen medyada çok sınırlı miktarda fonun harcandığı haberlerini duyuyoruz. Tabii AB\'nin maddi olanağı uygulama konusundaki taahhütlerine yönelik olumsuz bir resim çiziyor. Fakat bu fonlar gerçekten harcanmış .\"Murat DELİKLİTAŞ-Mehmet İlkay ÖZER / İstanbul DHAİltica Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) üyeleri, Mülteci Hakları İçin Medya ve İş Birliği projesi kapsamında yapılan toplantıda gazeteciler ve Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi. Gazeteciler Cemiyeti ile ortak yapılan toplantıda mültecilerin Türk medyasında temsil edilme yöntemleri ile ilgili farkındalık yaratmak, yapıcı mesajları yaymak suretiyle mülteciler hakkında eksik bilgilendirme ve yanlış sunumların azaltılması için Türk medyasıyla sivil toplum arasında daha güçlü bir ilişki kurmak konularına değinildi. Bomonti Hilton Oteli\'nda yapılan toplantıya Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı, Gabriel Munuera Vinals, İGAM Başkanı Mtin Çorabatır, Oxford Üniversitesi\'nden Profesör Alexander Betts ile STK temsilcileri ve gazeteciler katıldı.\"TÜRKİYE\'NİN SUNMUŞ OLDUĞU DESTEK ÇOK ÖNEMLİ VE DÜNYAYA ÖRNEK OLUŞTURUYOR\"Toplantının açılış konuşmasını Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals yaptı. Sözlerine, \" Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke şu anda\" diyerek başlayan Vinals şöyle devam etti: 3.3 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor. Çoğu Suriye\'deki ihtilaftan kaçan mülteciler. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin sunmuş olduğu destek çok önemli ve dünyaya örnek oluşturuyor. Avrupa Birliği de bu konuda destek istendiği zaman özellikle Türkiye\'deki mültecilere yönelik özel bir olanak ortaya koydu. Okullardaki Suriyeli çocukların entegrasyonunu kolaylaştırmak için, Suriyelileri iş gücü piyasasına entegre edebilmek için ve onlara yönelik temel hizmetlerin sunulabilmesi, sağlık gibi hizmetlerin sunulabilmesi için kendilerine yönelik bir destek bu. Son yıllar içinde Türkiye\'ye gelen göç akımı önemli. Türkiye bu konuda uluslararası platformun gururu. Bunu her zaman söylüyorum. Türkiye\'deki Suriyeliler hala sorunlarla karşı karşıyalar. Ev sahibi topluluklarda hala göçmen olarak görülüyorlar. Bunun güçlükleriyle biz de karşılaşıyoruz. \"TÜRK GENÇLERİ SURİYELİ MÜLTECİLERE KENDİNİ EN AZ YAKIN HİSSEDEN GRUP\"Vinals, \"Hacettepe Üniversitesi\'nin yürüttüğü bir çalışmaya göre, korumaya ihtiyacı olan Suriyeliler konusunda Türkiye\'deki ev sahibi topluluklar şundan korkuyorlar, \'gelirlerse ve daha uzun süre kalırlarsa bu ekonomik sıkıntıya yol açacak. Yerel topluluklarda iş kaybına yol açacak\' diye düşünüyorlar. Bugün British Council tarafından yürütülen bir çalışmaya göre, 18 ila 20 yaş arasındaki Türk gençleri Suriyeli mültecilere kendini en az yakın hisseden grup. Çoğu Suriyeli mültecilerle tanışmamış bile. Bunun altında hem ayrımcılık hem de yabancı düşmanlığı geliyor. Bunun nedenini bilmiyoruz. Türkiye\'deki Suriyelilerin marjinalleştirilmesi önemli bir sorun. Bakış açılarını değiştirmemiz için çalışmamız gerekiyor\" dedi.\"MEDYANIN HALKA DOĞRU BİR ANLAYIŞI YANSITMASI ÇOK ÖNEMLİ\"Vinals proje hakkında ise şu ifadeleri kullandı: Bugün bizi burada bir araya getiren proje mültecilere yönelik bir olanağın, bir desteğin parçası değil, Avrupa Birliği\'nin küresel bir aracı tarafından finanse edilen bir proje bu. Bu proje, Türkiye\'de Suriyeli nüfusun yaşadığı sorunlara yönelik hak temelli projeleri yürütüyor. Medya gerçekten Suriyeli mültecilerin nasıl görüldüğüne yönelik önemli bir role sahip. Onların hikayesini anlatması konusunda da önemli bir role sahip. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu\'nun gazetecilerin davranışları konusunda 1986 yılında değiştirilen bir deklarasyonu var. Burada deniyor ki, \'gazeteciler ayrımcılığın medya tarafından daha da arttırılması tehlikesine karşı bilinçli olmalıdır.\' Tabii ki, mülteciler konusunda haber yapmak diye bir gerçeklik var. Mültecilerin yasal haklarının anlaşılması çok önemli. Dolayısıyla ilgili Uluslararası hukuk temelinde, Türkiye\'nin uluslararası hukukla ilgili görüşleriyle birlikte medyanın halka doğru bir anlayışı yansıtması çok önemli. VİNALS: (AB İLE 3 MİLYAR AVRO YARDIM ANLAŞMASI) BU FONUN HABERLERDE YETERİNCE YER ALMADIĞINI GÖRÜYORUZVinals, AB ile Türkiye imzalanan ve AB tarafından Türkiye\'deki mültecilere kullanılmak üzere ayrılan fonun medyada yeteri kadar yer almadığına değinerek, \"Bazen Avrupa Birliği\'nin mültecilere yönelik özel fonu görülüyor. Bu fonun haberlerde yeterince yer almadığını görüyoruz. Bilindiği gibi 18 Mart 2016 tarihinde AB ve Türkiye bir bildiri yayınladı. Bu bildiri çerçevesinde AB 3 milyar Avro Suriyeli mültecilere destek konusunda sunmaya karar verdi. Bu açıklandı. Türkiye\'deki mültecilere yönelik maddi olanak adı altında ortaya koyuldu. Bu noktada iki büyük sözleşme, her biri 300 milyon Avro değerinde olmak üzere Aralık 2016 yılında imzalandı. Bir tanesi Sağlık Bakanlığı, bir diğeri Milli Eğitim Bakanlığıyla imzalandı. Ve buna yönelik fonlar da iletildi. Kızılay Kartı olarak biliyorsunuz, bu aracın insani kısmına 348 milyon Avro finansman sunulmak üzere. Bu Kızılay işbirliği içerinde. Kızılay ve Dünya Gıda Forumu işbirliğinde bu fonlar tekrar sürülüyor. Belirttiğim uluslararası finansman kuruluşlar, uluslararası STK\'lar aracılığıyla bu finansman kullanılıyor. İnsani ve diğer eylemler konusunda bu fon Kasım 2017 itibarı ile 2.9 milyar tutarında tahsis edilmiş durumda. Bu tahsis edilen tutardan yaklaşık 1 milyar Avro şu ana kadar harcanmış durumda. Bu maddi olanağın uygulanması ileri düzeyde olsa da halen medyada çok sınırlı miktarda fonun harcandığı haberlerini duyuyoruz. Tabii AB\'nin maddi olanağı uygulama konusundaki taahhütlerine yönelik olumsuz bir resim çiziyor. Fakat bu fonlar gerçekten harcanmış durumda. Bir sözleşme bir yüklenici ile imzalandığı zaman mültecilere yönelik sunulacak olan mal, yapım işi bu sözleşmelerin bir kontrol altında uygulanacağı anlamına gelir\" diye konuştu. PROF. BETTS: UMUYORUM Kİ POLİTİKALAR VE FIRSATLAR SUNULUR VE YÜKTEN FAYDAYA DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ BU KİŞİLERİOxford Üniversitesi\'nden Profesör Alexander Betts ise, katılımcılara hitaben bir sunum yaptı. Dünya üzerinde yaşanan mülteci sorunları hakkında değerlendirmelerde bulunan Betts, şöyle konuştu:Geleceği tahmin etmek çok zor. Şu çok net ki hareketlilik 21\'ici yüzyılın çok önemli güçlüklerinden biri olacak. İki tane eğilim bunu tanımlayacak aslında. Birincisi kırılganlık. Dünyanın birçok yerinde kırılgan ülkeleri görüyoruz. Güney Sudan, Suriye, Afganistan gibi ülkeler dünyanın mültecilerinin yarısından fazlasını oluşturuyor. Bu kırılgan ülkeleri tekrar bir araya getirebilmemiz gerekiyor. Bunu yapana kadar iklim değişikliği temelinde de daha fazla insanın kendi menşei ülkelerinden ayrılacağını var saymalıyız. Bununla birlikte teknoloji. İnsanlar artık daha uzak yerlere gidebiliyorlar. Bu noktada iki tane şansımız var. Sadece kapıyı kapamak bir seçenek değil. İnsanlara kaçınılmaz bir maliyet ve yük olarak davranabiliriz. Uzun vadeli bir çözüm bulana kadar onları ev sahibi topluluklara entegre edebiliriz. İki seçeneğimiz bunlar. Umuyorum ki politikalar ve fırsatlar sunulur ve yükten faydaya dönüştürebiliriz bu kişileri.