Ayakları anne karnındayken tümör ameliyatına hazırlandıHaber-Kamera: İstanbul DHAİstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi çok nadir görülen bir operasyona imza attı. Kosovalı Nil bebeğin anne karnında iken ,doğduğunda nefes almasını engelleyecek bir tümöre sahip olduğu tespit edildi. Doğum esnasında kordon bağı kesilmeden anne karnından sadece yarısı çıkarılarak soluk borusuna tüp yerleştirildi ve oksijensiz kalması engellendi. AMELİYATA 20 KİŞİLİK EKİP KATILDI3 profesör,5 uzman hekimden oluşan 20 kişilik bir ekip ile gerçekleştirilen ameliyat İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesinde ilk kez gerçekleştirildi. Ameliyat ile boynundaki tümörden kurtulan Nil, 3 kilo 100 gram olarak doğum kayıtlarına geçti. Nil bebeğin tümörünün ise 15 cm çapında, 100 gram ağırlığında olduğu tespit edildi. \"YURT DIŞINDA DOĞUMU GERÇEKLEŞTİRİN\" DENİLDİKosova\'da yaşayan Selda Sayhadi Tatar (29) ve Caner Tatar\'a (29) bebeklerinin boynunda bir kitle olduğu ve doğum sırasında sıkıntılar yaşayabileceği söylenince çare aramaya başladılar.Üniversite eğitimlerini Türkiye\'de alan genç karı koca İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi\'ne başvurdu. Çok nadir görülen boyun tümörü nedeniyle bebek sezaryen yöntemiyle anne karnından sadece yarısı çıkartılarak nefes yolu açıldı. Bu sırada bebeğin oksijensiz kalmaması için kordon bağı kesilmedi ve anneden beslenmeye devam etti. Bebeğin solunumu sağlandıktan sonra da yoğun bakıma alındı ve ertesi gün boynundaki kitleden ameliyatla kurtarıldı. Bu süreçte doğum esnasında hem bebek oksijensiz kalmamış oldu hem de nefes alması için boğazı delme işlemi gerçekleştirilmedi. \"ANNE İLE BAĞI KOPMADAN, KAFASI ÇIKTIKTAN SONRA SOLUK BORUSUNA TÜP YERLEŞTİRİLDİ\"İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıza Madazlı doğumun 37 hafta bittikten sonra gerçekleştiğini açıkladı. Madazlı doğumun EXIT olarak adlandırılan bir yöntem ile gerçekleştirildiğini belirterek \"Anne ile bebeğin göbek bağı kesilmeden kafasını sezaryen ile dışarıya çıkarttıktan sonra anestezist arkadaşımız entübasyon olarak adlandırılan soluk borusuna tüp yerleştirme işlemini gerçekleştirdi. Bu oldukça zor bir entübasyondu ve bu konuda çok deneyimli bir kişinin bunu yapması gerekiyordu ve ekibimizdeki çok deneyimli anestezist arkadaşımız bu işi gerçekleştirdi. Buradaki kritik nokta buydu çünkü solunumun devam etmesi gerekiyordu. Anne ile bağ koparıldıktan sonra çocuğun oksijenizasyonunun sağlanması mümkün olmayacağı için entübasyon gerçekleşmeyebilir ve bu dönemde çocuk kaybedilebilirdi. Dolayısıyla anne ile bağı kopmadan rahim içerisinden çıkartılmadan bir tek kafası çıktıktan sonra plasenta yoluyla anne ile dolaşımı devam ettiği süre içinde işlem gerçekleşti.\"PROF. DR. GONCA TEKANT: \"40 BİN DOĞUMDA BİR GÖRÜLÜYOR\"Kitlenin teratom adı verilen çocukluk çağında görülen bir kitle olduğunu ancak boyun bölgesinde görüldüğünde soluk borusu, atar ve toplar damarları etkilediği için hayati risk yaratma ihtimalinin daha yüksek olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı\'ndan Prof. Dr. Gonca Tekant operasyonu yapan ekipte bulundu.Tekant \"Zorlu bir vakaydı. Ama ekip çalışmasıyla bütün zorlukları birlikte güvenli bir şekilde aştık. Bebeğimizin hiçbir zaman oksijen düşüklüğü yaşamadı hiçbir aşamada en ufak bir şekilde beynine oksijen gitmesi konusunda bir sıkıntı yaşanmadı. Kitle bebeğin yaşı ve yerleşimi göz önünde bulundurulduğunda zor bir kitleydi. MR\'da gösterildiği gibi hayati bir sürü yapıya yani soluk borusu, damarlar ve yemek borusuyla komşuluğu vardı. Dolayısıyla cerrahi planlamada dikkatli titiz bir çalışma gerekti. Yüze giden yüz sinirleri, atar damar toplar damarlar, soluk borusu, hepsi korunarak ameliyat uzunca bir süre içerisinde aşağı yukarı 3 saat içerisinde gerçekleştirildi. Servikal teratom dediğimiz yani boyun bölgesinde görülen teratomlar yaklaşık 40 bin doğumda bir görülüyor.\" PROF. DR. FATİŞ ALTINTAŞ: \"ENTÜBASYON YAPILAMASAYDI BOYNUNDA DELİK AÇILACAKTI\"Bebeğin sezaryen yoluyla dünyaya geldiğini,EXIT adı verilen bir doğum prosedürü uygulandığını, bu nedenle farklı bir anestezi uygulandığını da açıklayan Prof. Dr. Altıntaş \"Bebekler normal sezaryende göbek kordonu kesilir, nefes almaya başlar ve çocuk hastalıkları uzmanına teslim edilir. Bizim de işimiz anneyle ilgili olarak devam eder ameliyatın sonuna kadar. Ama burada bebek göbek kordonu kesilip hayata geldiğinde nefes alması mümkün olmayabilirdi çünkü boynundaki kitle üst hava yoluna bası yapacaktı. Eğer normal yollardan entübasyon gerçekleştirilemeseydi ekipte hazır bulunan çocuk cerrahisi uzmanları trakestomi denilen yöntemle boynunda delik açarak hava yolunu sağlayacaklardı. Ancak buna gerek kalmadı ve biraz zor da olsa bebeğin sadece baş kısmı anne vücudunun dışındayken, kolları ve bacakları annenin uterusu içindeyken göbek kordonu henüz kesilmemişken entübasyonu gerçekleştirdik. Daha sonra göbek kordonu kesildi ve hava yolu güvenli bir şekildeyken çocuk hastalıkları yeni doğan yoğun bakımına gönderdik.\" \"HİÇ ENDİŞELENMEDİM ÇÜNKÜ DOĞUMHANEDE 20 DOKTOR VARDI\" Anne Selda Tatar, doktorların ilgisini gördükten sonra çok rahatladığını belirtti ve duygularını şöyle anlattı: \"Başta çok endişeliydim hastaneye gelip, kontroller yapıldığında çok yanımda durdular o yüzden inanılmaz rahattım. Başımda 20 doktor vardı. Hepsi yanıma gelip \'Merak etme\' dediler. O yüzden çok rahattım ameliyatta. Ameliyatta gözümü açınca hemen kızım iyi mi dedim iyi dediler.Her şey çok güzel oldu şimdi bebeğimizi de alıp Kosova\'ya dönmeyi bekliyoruz.\" Baba Caner Tatar ise \"Biz de Türkiye\'de okuduğumuz için buradaki hastanelerin özellikle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi\'nin ileri düzeyde olduğunu biliyorduk. Hemen vakit kaybetmeden uçağa binip Türkiye\'ye geldik.Ameliyat da çok başarılı oldu\" dedi.DOÇ. DR. ZEKAYİ KUTLUBAY: \"BU TARZ VAKALARIN ALTINDAN BAŞARIYLA KALKMAYA ÇALIŞIYORUZ\"Başhekim Doç. Dr. Zekayi Kutlubay şunları söyledi: \"Hastanemizde uzman doktorlarımızın, diğer tüm ekibin gayretiyle başarılı bir operasyon geçirildi. Şu an hem anne açısından hem bebek açısından her hangi bir risk yok. Biz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi olarak bu tip zor vakaları elimizden geldiği kadar sağlıklarına kavuşturmak için gayret ediyoruz. Birden fazla branşın müdahale etmesi gerekilen durumlarda saatlerce süren operasyonlar da gerçekleştirebiliyoruz. Bu tarz vakaların altından başarıyla kalkmaya çalışıyoruz.\"