(Görüntülü Haber) Türkiye'nin ilk transgenik kuzusu 'Çimen' 4 yaşında

İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)- TÜRKİYE\'nin ilk transgenik (gen transferi gerçekleşmiş) kuzusu \'Çimen\' 4 yaşına girerken, yapılan çalışmayı değerlendiren Prof. Dr. Sema Birler, \"Ülkemizin bu tür bilimsel çalışmalara ihtiyacı var. Bu bilimsel çalışmaların sonucunda üretilen bilginin sanayi ile işbirliği içinde bir ürüne dönüşmesine, yani bilim-sanayi işbirliğine ülkemizin çok ihtiyacı var\" dedi.İstanbul Üniversitesi\'nin Avcılar Kampusu\'ndaki Veteriner Fakültesi Dölerme ve Sun\'i Tohumlama Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Sema Birler ve ekibinin insan sağlığı için önemli bazı proteinleri içeren koyun sütü elde etmek amacıyla üzerinde çalıştığı Türkiye\'nin ilk transgenik kuzusu \'Çimen\', 2013 yılı Kasım ayında TÜBİTAK\'ın da desteği ile dünyaya geldi. Prof. Dr. Sema Birler, fakültede yaşıtı kuzularla birlikte dıştan bakıldığında hiçbir farklılık göstermeyen \'Çimen\'in oldukça sağlıklı olduğunu söyledi. Prof.Dr. Birler, \'Marker gen\' olan yeşil floresan gen taşıyan \'Çimen\' konusundaki çalışmayı, katma değeri yüksek olan bazı proteinleri koyun sütünden elde etmek amacıyla yaptıklarını söyledi. Prof.Dr. Sema Birler, DHA muhabirine yaptığı açıklamada şöyle konuştu:\"Ön çalışmayı gerçekleştirdik. Başarıyla 5 kuzumuz doğdu. Bu çalışma sonucunda bunlardan bir tanesinde bu marker genin anlatımını gördük. Şimdi bir sonraki aşama için de projelerimiz devam ediyor. Bu konuda yeni proje üretimi içerisindeyiz. \'Çimen\'in gerek kuzuyken gerek büyüdükten sonra kendi akranları arasında hiçbir farkı yok. Diğer koçlardan fiziksel olarak hiçbir farkı yok. Sadece floresan ışık altında bu verilen genin anlatımı neticesinde mukozasında bazı bölgeler yeşil parlamalar gösteriyor. Normal ışık altında hiçbir farkı yok.\" Prof.Dr. Sema Birler, çalışmalarına başladıkları dönemde Türkiye\'de laboratuvar fareleri üzerinde bu tür çalışmalar yapıldığını anlatırken, \"İÜ Veteriner Fakültesi\'nde öncelikle tavşan, daha sonra kuzularda bu çalışmayı gerçekleştirdik. Sonuçta her iki çalışmadan da başarılı sonuçlar aldık. Dünyada 2006 yılından itibaren transgenik hayvanların sütünden üretilen ilaçlar insanlarda kullanılmaya başlandı. Bu ilaçlar Avrupa ve ABD’de onaylanmış durumda ve ülkemizde de kullanılıyor. İnsan hastalıklarında kullanılabilecek daha ucuz ve insan organizmasına daha uygun proteinler transgenik hayvanlar yoluyla üretilmekte\" dedi.Prof. Dr. Birler, çalışmalara süt ile örnek verirken istenen bir proteinin üretilebilmesi halinde bu sütün katma değerinin çok yüksek olacağını belirterek, \"Ülkemizin bu tür bilimsel çalışmalara ihtiyacı var. Bu bilimsel çalışmaların aynı zamanda sanayiye aktarılmasına, bilim-sanayi işbirliğine ülkemizin çok ihtiyacı var. Bu konuda çalışmalar Ana bilim dalımızda devam ediyor.\"KLONLAMANIN 10\'UNCU YILITürkiye\'de klonlama çalışması sonucu ilk klon yavrular; \'Oyalı\' ve \'Zarife\' 2007 yılı Kasım ayında doğdu. 10 yıl önce iki klon kuzu birer hafta aralıklarla dünyaya geldi. Biyoteknolojik çalışmanın Türkiye\'de de yapılabilirliğini ortaya koyma açısından önemli bir gelişme olarak kabul edilen klonlama çalışmaları ile genetik üstünlükleri olan, yüksek verimli hayvanların tıpatıp benzerleri üretilebileceği gibi, katma değeri yüksek ürünleri üretebilen transgenik hayvanların da elde edebilmesi hedeflendi. Bu çalışmayı başından itibaren koordine eden Prof.Dr. Sema Birler, şöyle dedi:\"Klonlama; aslında önemli açılımları olan bir teknolojidir. Bizim ilk çalışmalarımızın temelinde klonlama yöntemiyle transgenik hayvan üretimi vardı. Ancak klonlamayı başarmış olmamıza rağmen, bu teknik ile ilgili bazı sorunlar, zorluklar nedeniyle transgenik hayvan üretimi konusunda başka çalışmalara yöneldik. Yani gen transferini daha kolay yapabileceğimiz başka metotlar seçtik. Hawaii Üniversitesi ile ortak olarak gerçekleştirdiğimiz çalışmalar sonucunda 2013 yılında ülkemizin ilk transgenik tavşanları ve aynı yılın kasım ayında da ülkemizin ilk transgenik kuzusu dünyaya geldi. Bu kuzuya \'Çimen\' ismini verdik. Transgenik canlı, gen transferi gerçekleşmiş canlı demektir. Burada, transfer edilen gen üretimi istenen proteinin kodudur. Yani istediğimiz proteini üretecek kodu o hayvanın genomuna transfer etmek ve bunun sonucunda da hayvanın bu proteini üretmesini amaçlıyor bu çalışmalar. Ülkemizde bilimsel altyapı özellikle son yıllarda iyice gelişti. Bu çalışmalar ile ülkemizde katma değeri yüksek, bilimsel yöntemlerle elde edilmiş, sanayiye de uygulanabilen ve ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtarabilecek farmasötik ürünler üretmenin yolu açılmış olur. Öncelikle bunları bilimsel olarak ortaya koymak, daha sonra ise bu teknolojiyi kullanarak bir üretim yapmak gerekir. Bu anlamda üniversitelerin sanayi ile işbirliği içinde katma değeri yüksek ürünleri üretmeye başlaması gerekiyor. Ülkemiz için çok önemli bir aşama. Önemli olan; üretilenlerin kendi üretildiği alanlarda hatta başka alanlarda da bir değere dönüşmesidir. Ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak, üretimi arttıracak ve ülkemizin dışa bağımlılığını ortadan kaldıracak, bilgiye dayalı üretime ihtiyaç var.\"